Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...Oraya, amacı iyi anlamış olan birinin gönderilmesi gerekiyordu. Sivas`ta yanımızda bulunan Refet Beyin gönderilmesi uygun bulundu. Refet Bey yola çıktı. Konya`da Temsilci Kurul tarafından gönderilen bir komutan gelmekte olduğu haber alınınca, yurtseverler canlanmış, diğer taraftan da Vali Cemal Bey hapishanede ne kadar kanlı katil, tutuklu varsa hepsini çıkarıp silâhlandırmış ve kendisine bir kuvvet oluşturmak istemişti. Konya`nın sayın halkı, bu alçakça davranışa karşı ayaklanarak yurtseverliğin gereğini yapmaya karar vermiş ve bunun farkına varan Cemal Bey, 26 Eylülde İstanbul`a kaçmıştır (Belge 107). Halk, belediye dairesinde toplanarak Hoca Vehbi Efendiyi vali vekilliğine getirmişti.
Roman Abramoviç
2000 aralığında, Rus uzakdoğunun en ucunda yer alan Çukotka bölgesine vali olarak seçilmişti; bu makama 2005 ekiminde yeniden Putin tarafından atandı. 2008 ekibinde bölge parlementosu başkanı olarak seçildi. Milyarder, Moskova’da oldukça uzaktaki bu unutulmuş köşeye son derece seyrek gitti, ama oraya muazzam yatırımlar yaptı.
Sayfa 245 - Bilge Kültür sanatKitabı okuyor
Reklam
Sakin, fırtınasız zamanlarda her yöneticiye, yönettikleri halk sadece kendi çabalarıyla hayatını devam ettiriyormuş gibi gelir ve böyle olduğunu düşünen her yönetici ister istemez bunun kendi çabalarının ve emeğinin başlıca ödülü olduğunu hisseder. Tarih denizi sakın olduğu müddetç, dayanıksız kayığıyla ilerlerken, kayığına bağlı halk gemisini de götüren her vali-yöneticiye, gemiyi kendi çabaları hareket ettiriyormuş gibi gelmesi anlaşılır bir şeydir. Ama fırtına çıktığı, deniz kabardığı ve gemi kendi kendine hareket etmeye başladığı anda bu yanılgının devam etmesi imkansız hale gelir. Gemi kendi büyük salınımlarıyla hareket eder, gemiyi götüren kayık artık onu yönlendiremez ve vali bir anda yöneten konumunu, gücünün kaynağını kaybeder; değersiz, faydasız, kuvvetsiz bir insan durumuna düşer.
Sayfa 412Kitabı okudu
Tarafe trajik ölümüyle de bilinir. Kardeşi el-Mutelemmis'le birlikte Hire kralı Amr bin Hind'in sarayında içki yarenliği yaptıkları sırada Tarafe'nin krala hicviye söylemesi üzerine kral, iki kardeşi ellerine birer mektup vererek güya ödüllendirilecekleri vaadiyle Bahreyn valisine gönderir. Ellerine verilen mektuplar aslında ölüm fermanlarıdır. Mektuptan şüphelenen el-Mutelemmis, mektubu okuma yazması olan birine okutur ve öldürüleceğini öğrenince Şam'a kaçar. Tarafe ise kardeşinin ısrarına rağmen muhtemelen mektubu okuyan kişinin yalan söylediğini düşünerek mektubu açmadan Bahreyn valisine teslim eder. Mektupta verilen ölüm fermanı, vali tarafından hunharca infaz edilir. 564 yıllarında öldürüldüğünde 26 yaşındadır.
Sayfa 53 - Tarafe bin el-AbdKitabı okudu
Var bir hayalimiz; Ferit'i tanımaya çalışmak
"Anlaşıldı mı dostum?" Ben Türk değilim, insan değilim, hayvan değilim, tıbbiyeli değilim, felsefeci değilim, aşık değilim, zengin değilim, fertçi değilim, cemiyetçi değilim, milliyetçi değilim. Vali Bey'in ecinnileri arasında oturan, iradesi çarpılmış, bir hafta sonra ne yapacağını bilmeyen, tembel hiçbir şeye yaramaz ve ömrünün yarısı Avrupa'da hariciye memurluklarında geçmiş, ayyaş, zampara, Hedonist, ciddiyetin yalnız hayvanlara yakıştığına inandığı için dünyanın bütün dramlarına kahkahayı basan ve bunun için "Gülener" soyadını alan bir baba ile, yarı sanatkar, yarı deli, erkek düşkünü, veremli ve veremden iki yetişkin kızını kaybetmiş, ayyaş, kokainman, Paris'te okuduğu için kültürlü, genç yaşında ölmüş bir ananın desencharte, demesuer, desoriente, deracine, degenere bir oğluyum.
Ötüken yayınları
insanların, Hıristiyanların, iyi yürekli insanların, kendilerini suçlu hissetmeksizin en korkunç kötülükleri yapmaları için ne gerekirdi şeklinde bir psikoloji sorusu sorulmuş olsaydı, bu sorunun bir tek yanıtı olabilirdi: Şu anda var olan durumun sürmesi, yani bu insanların vali, hapishane müdürü, subay, polis olması, yani birincisi, bu insanların, insanlara insanca ve kardeşçe bir yaklaşım göstermeksizin eşya gibi davranabildikleri ve adına devlet memurluğu denilen bir görev olduğuna inanmış olmaları, ikincisi ise devlet memuru olan bu kişilerin, insanlara karşı davranışlarının sonuçlarından tek tek sorumlu olmadıkları bir düzen olması gerekirdi. Bugün gördüğüm kadar korkunç işlerin daha başka koşullarda olmasına günümüzde bile olanak yoktur.
Sayfa 448Kitabı okudu
Reklam
Türkler’de Kadın!
Eski Türklerde kadınlar, umumen amazon idiler. Cündilik, silâhşörlük, kahramanlık, Türk erkekleri kadar Türk kadınlarında da vardı. Kadınlar, doğrudan doğruya, hükümdar, kale muhafızı, vali ve sefir olabilirlerdi. Alelâde ailelerde de ev müştereken, karı ile kocanın ikisine aitti. Çocuklar üzerindeki velâyeti hassa, baba ka­dar anaya da aitti. Erkek daima karısına hürmet eder­di, onu arabaya bindirerek kendisi arabanın arkasından yaya yürürdü.
Sayfa 148
Ahirete Yarayacak İşler
Süleyman bin Ceza Rahmetullahi Aleyh hazretleri buyurdu ki: “Bütün ibadetlerin kabul olmaları için; 1- Önce insanın Ehl-i sünnet itikadında olması ve ibadetlerin sahih olmaları, 2- Sonra, ihlâs ile yapılmaları 3- Ve insanın üzerinde kul hakkı bulunmaması şarttır. Hadisi şerifte, “Başkalarına gösteriş için namazını güzel kılan, yalnız olduğu
Hiç şehit düşmüş omuzu kalabalık birini gördün mü, paşa, yarbay, general? Şehit düşen bakan, milletvekili, vali çocuğu da yok anasını satayım!
Sayfa 133 - Metis Yayınları Ekim 2023Kitabı okudu
Artin Cemal, Konya ve Milli Mücadele
Konya`da vali bulunan Cemal Bey, Ferit Paşa Hükümetinin Anadolu`da önemli bir dayanak noktası durumuna geldi. Mondros Mütarekesi sonrası Konya’da millî faaliyetlerin gelişmemesi için Damat Ferit Paşa tarafından özellikle Konya Valiliğine tayin edildi (28 Kasım 1918). 1919’da Konya Valisi iken Konya ve Bozkır yörelerinde millî kuvvetlere karşı çıkarılan isyanların düzenlenmesinde birinci derecede rol oynadığı ithamı karşısında İstanbul’a kaçtı. Kuva-yı Milliye’ye karşı faaliyetlerde bulundu. Damat Ferit Hükümeti’nde Dâhiliye Nazırı oldu. Konya Valiliği döneminde Damat Ferit Hükümeti’nin Konya’daki eli, beyni, her şeyi oldu. Cemal Bey Konya’yı terk edinceye kadar Konya’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulamadı. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra vatana ihanetten yargılanan Cemal Bey, “Yüz Ellilikler” listesine alınarak yurt dışına sürgün edildi.
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
29 saatte okudu
Hakkari’de Bir Mevsim #feritedgü kaleminden •Bu eseri yalnızca bir bakış açısıyla değerlendirmemek gerektiğini düşünüyorum. Bir eğitimci olarak ayrı, bir anlatıcı olarak ayrı, çevre ve insanların hayatı yaşayışı etrafında ayrı, kişinin bulunduğu konumdan ayrılıp bilmediği bir şehirde kendini anlamlandırma çabasını da ayrı değerlendirmek gerekir
Hakkari’de Bir Mevsim
Hakkari’de Bir MevsimFerit Edgü · Everest Yayınları · 202310,1bin okunma
Bu tür ukala insanlara toplumun belli kesimlerinde kimi zaman, hatta çoğu zaman rastlanır. Her şeyi bilirler. Zamanımızın bir düşünürünün dediği gibi, yaşamda ilgi duydukları daha önemli şeyler ve görüşleri olmadığından, zekâlarının, yeteneklerinin tüm ilgisi tek bir yöndedir. Gelgelelim, "her şeyi bilirler" derken burada oldukça sınırlı bir alanın kastedildiğini bilmek gerek: Falanca nerede çalışıyor, kimleri tanır, malı mülkü ne kadardır, vali olarak nerelerde görev yapmıştır, karısı kimlerdendir, ne kadar drahoma getirmiştir, kuzeni kimdir, uzak akrabaları kimlerdir, vb. vb... Hep bu çeşit şeylerle ilgilenirler. Her şeyi bilen bu kişilerin çoğu dirsekleri aşınmış, yırtılmış giysilerle dolaşır, ayda on yedi ruble maaş alır. En küçük ayrıntısına varana kadar her şeylerini bildikleri insanlarsa, onları buna hangi sebeplerin yönlendirdiğini elbette bilmezler; oysa bu çokbilmişlerin çoğu, handiyse bütün bir bilimsel çalışma düzeyinde olan bu bilgileriyle pek rahattır, bu bilgileri nedeniyle kendilerine saygı duyar, hatta en yüksek düzeyde ruhsal doyum içinde olurlar. Hem epey de çekici bir bilim dalıdır. Bu bilimde kişisel huzurunu da, ülküsünü de en yüksek düzeyde bulmuş ve hatta bütün kariyerini yalnızca bu alanda yapmış çok bilim adamı, edebiyatçı, ozan, politikacı gördüm ben.
İspanyol kâşif ve vali, Vasco Nuñez de Balboa'nun kıyıya çıkıp Güney Denizi'yle Güney Amerika'nın tamamını Kastilya Krallığı adına almasının ardından, orada yaşayan halkı kovarak topraklara hiçbir prensi asla yaklaştırmaması adil mi?
İdare gitti, maslahat elimizde kaldı
KELEBEK OK YAY ALMIŞ DAĞΑ ÇIKMIŞ ASLANLAR ÜRKÜTMÜŞ!.... 1889-1909 arasındaki on yılda, Ermeniler, büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da: yirmi altısı 1895 yılında olmak üzere, 32 isyan ve olay çıkardılar. 1895 Ekim'indeki Trabzon isyanında hadiseler aşama aşama çığrından çıktı. Zamanın Trabzon Valisi, tedbirsizlik ve bölgedeki devlet güçlerinin zayıflığı sebebiyle, bir türlü önü alınamayan olayları defalarca İstanbul'daki hûkümete bildirdi: yardım talep etti. İstanbul'dan her defasında, "Durumu idare-i maslahat ediniz" telgrafını aldı. Hareket kontrol edilemez duruma gelince de. bunalmış olan vali gözünü karartıp, şu telgrafı İstanbul'a çekti: "İdare gitti, maslahat elimizde kaldı."
— Vali çağırıyor... dediler. Ödüm patladı, korkudan titreyerek valinin yanma gittim. Vali de bir hoş adammış: — Aferin oğlum, dedi, çok iyi yapıyorsun... Bu milletin ömür boyunca, hem kendisinin, hem anasının ağladığı yetmiyor, bir de tiyatroya gelip ağlamak için üste para veriyor. Ağlat ağlatabildiğin kadar... Belki ağlaya ağlaya aklımız başımıza gelir...
Nesin yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.