Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben, kendi kendimi bütünüyle mahvettim. Artık kendimi kıyaslayabileceğim herhangi bir şey var mıdır; ahlak kuralları filan? Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur artık. Hele böyle bir durumda ahlak dersleri kadar yersiz bir şey olamaz. Ah, şu kendini beğenmiş tipler! Böbürlene böbürlene sana nasihatler vermeleri! Şu anki durumumun iğrençliğini ve pisliğini en az kendileri kadar bildiğimi bilselerdi, o koca dillerini sallamaktan vazgeçerlerdi. Bana bilmediğim ne söyleyebilirler ki? Benim sorunumla ilgili ne bilebilirler ki?
207 syf.
·
Puan vermedi
2000'den beri Kutlu'nun hangi kitabını okusam hep Uzun Hikaye ile mukayese ediyorum. Ona en çok yaklaşan ( hatta belki de geçen ) Beyhude Ömrüm idi. Sonrasında (bence) yine iyi işler yapsa da Uzun Hikaye hep müstesna kaldı. Nur da öyle... Kutlu, kitapta modern şehir hayatı, tabiri caizse dünya debdebesi içinde bunalan bir huzur arayan Nur adlı genç bir mimarı konu almış. Aslında bir 'arayış hikayesi' yazmış. İntisap edecek bir şeyh arıyor Nur kendisine. Zengin bir kız, temiz yürekli... Hatta Kutlu onu yatılı olarak koleje gönderiyor ve kendi yaşadıklarını ona yaşatıyor. Her gece kitap bitirmeler, kimsenin telkini olmaksızın endi kendine namaza başlamalar falan bizim gibi Kutlu okurlarının tarihçe-i hayatına dair bildiğimiz şeyler. Nur sürekli bir arayış içinde ve bu süreçte hikayeye girip çıkan bir başka mimar Sinan var. O ise dini eğitim almış, mütedeyyin ve efendiden bir genç Hikayede Sinan'ın aile efradı ile Nur'un anne ve babası da yer buluyor. Kutlu'nun kendine has sürükleyici dili burada da var. Sıkmadan okutuyor kendisini. Daha önceki kitaplarından Sır'ı andıran bölümler var; tasavvufi epeyce şey de... Gelelim bence olumsuz taraflara. Zaman kavramı delik deşik edilmiş görünüyor. Hikayede yaşanan dönüşümler ve oluşturulan tipler biraz Ahmet Günbay Yıldız romanları gibi olmuş; basit ve sathi. Bir de olmaz olsun böyle sonlar arkadaş!
Nur
NurMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20144,025 okunma
Reklam
328 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu haftanın kitabı aslında ben konusu ve işlenişi bakımından çok fazla Aynı Yıldızın Altında kitabını benzettiğim ama elbette oldukça fark yönleri bulunan Zac Ve Mia kitabı oldu. Aslında benim uzun zamandır okuma listemde olna bir kitaptı.Ben konusunun elbette daha çok aşk olduğunu sanmıştım ama daha çok 2 gencin kanser mücedalesini anlatıyor diyebilirim.Aynı Yıldızın Altında kitabından daha iyi değil elbette ama bence o kitaptan bana daha samimi daha akıcı ve daha gerçekçi geldi nedense.Belki de yazarın kadın olmasından dolayıdır bilemiyorum ... Yine 2 karakterin ağzından ayrı ayrı bir anlatım var bence kitabın tek eksiği bu gençlerin kendi hayatlarına - ayrı hayatlarına- daha çok yer verilmesi ve aralarındaki o bağın o aşkın çok derin hissettilmemesi diye düşünüyorum.Oldukça komik Amerikan vari espiriler ve göndermeler vardı zaten Zac oldukça komik biri onun yerlerini ve düşüncelerini okurken oldukça eğleniyorsunuz fakar Mia için aynı şeyleri söyleyemicem.Kanser bir kız tamam ama bence kızın kendi karakteri oldukça huysuz ve gıcık.Yani hani böyle filmlerde olur ya anne babasını sürekli karşı gelir kacıjamm gidijemm bu evden diyen ergen tipler hani ağzının ortasına bi tane patlatasınız gelir heh Mia'da aynen öyle bir karakterdi işte.
Zac ve Mia
Zac ve MiaA. J. Betts · Pena Yayınları · 2014157 okunma
Anarşist Banker – Fernando Pessoa
Akşam yemeğimizi sona erdirmiştik. Karşımda arkadaşım olan, o büyük tüccar ve ünlü üçkâğıtçı banker oturuyordu. Sağlığını düşünmeyen biriymişçesine purosunu tüttürüyordu. Sohbetimiz artık tutukluk yapmaya başlamıştı ki sonunda tamamen kesiliverdi. Şansıma güvenip sohbeti yeniden başlatmak istedim, bunun için aklıma gelen en iyi ilk fikri
Tefrika YayınlarıKitabı okudu
115 syf.
·
Puan vermedi
Küçük kasabalar, tren istasyonları ve yollarda geçen, hiçbir yere tutunamayan kısa ama aslında upuzun bir hikâye bu… Bugün film izlemek için film arayışına girmiştim. Karşıma Uzun Hikâye çıktı. Tam izlemeye başlıyordum ki geçen gün kardeşimin elinde bu isimde ki kitabı görmüştüm. Sonra filmi kapatıp kitabı elime aldım başladım okumaya. Bu kitap
Uzun Hikâye
Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336,2bin okunma
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Şuraya -spoiler- koyalım. George Orwell bu kitapta ne demiş size tek kelime ile anlatıyorum. İşte eşit dünya düzeni, herkes çalışacak, herkes paylaşacak, herkes eşit şartlarda yaşayacahahah saçmalamayın, kendinize gelin böyle bir dünya yok demiş. Kitabın özeti budur bence. Kitabın vurucu sözü " BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR, AMA BAZI HAYVANLAR
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246,2bin okunma
Reklam
Veysel Atayman Ağustos 2004, İstanbul
Tolstoy’un bizzat katıldığı Kırım Savaşı, Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa ve Sardinya-Piemonte ittifakının, dönemin Çarlık Rusyası’na karşı yürüttüğü bir savaştı. Büyük devletlerin çıkar çatışmalarının sonucu olan Kırım Savaşı’nın görünürdeki nedeni ya da bahanesi, Rusya’nın, Osmanlı tebaası arasında yer alan Ortodoks cemaatini kendi
168 syf.
10/10 puan verdi
Beyaz Gemi’yi Bir De Bu Yorumdan Sonra Düşününüz…
Eser, bir semboller şaheseridir. Bu nedenle evet, bir görünen tarafı ve anlatımı vardır ama bir de semboller üzerine kurulmuş bir iç anlatımı vardır. Bu yazım şekli Aytmatov’un dehasını ve ustalığını gösterir. Nitekim diktatörlüklerde, baskıcı sistemlerde insanlar fikirlerini açıkça dile getiremedikleri için hep semboller kullanırlar. Bu bazen
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201870,3bin okunma
280 syf.
9/10 puan verdi
Okumakta çok geç kaldığım yazarlardan olduğunu biliyorum; Fakir Baykurt'un. Fakat şuna da inanırım bazı yazarlar ve eserler okumak istemekle okunmaz; onlar kendisini okutacağı zamanı bilir ve karşımıza çıkar. Muhtemelen öyle zamanlardan birinden geçmiş bulunuyorum. Eserin kapağını araladığımızda karşımıza ilk olarak "Yılanların Öcü Üstüne
Yılanların Öcü
Yılanların ÖcüFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20215,4bin okunma
Her yazar kendi diktatörünü yazmış. Bunlar da dünyada çok tanınmışlar, satılmışlar. Zülfü’nün romanının bunlarla hiçbir ilgisi yok. Zülfü’nün romanı başka bir roman. Yepyeni. Ben bu romanı okuduğumda şaşırdım kaldım. Zülfü yepyeni bir ustalık, yepyeni bir roman getirmişti. Beklemediğim bir yenilikti Zülfü’nün getirdiği. Zülfü’nün yarattığı yeniliği okuyucuya bırakmak istiyorum ya, yapamıyorum. Önce zalimliği gözükmeyen gizli bir zalim. Gururlu ama gururu hiç belli değil. Böylesi adamda ne bulunursa onda da var ama hiç belli değil ya da davranışlarını saklıyor. Biz adamları tanıyoruz. Onları çok iyi tanıyoruz. Böyle bir insanı bulmak, yazan her usta romancının kârı değil. Zülfü’nün romanlarındaki inceden ince psikolojiyi bulmak kolay değil de böyle incelikleri bulamayanlar üzülemez çünkü onun romanları zenginliktir. Doğa, yan tipler hepsi de romanda özel bir ses, bir zenginliktir. Bu romanda yaşam kadar canlılık vardır. Her romancıya nasip olmaz.
Reklam
"Siz hangi burçsunuz?" cümlesiyle başlayan sohbet sonsuza dek sürebilir. "Ay ben de İkizler burcuyum" "İnanmıyorum, sen hiç İkizler gibi değilsin, İkizler biraz dengesiz olur!" "Hayır Terazi dengesiz olur. Benim annem Terazi'dir mesela. Tam yani!" "Benim kuzenimin karısı Terazi, hiç dengesiz değildir
Sayfa 138Kitabı okudu
Kumarbaz/Dostoyevski
Ben, kendi kendimi bütünüyle mahvettim. Artık kendimi kıyaslayabileceğim herhangi bir şey var mıdır; ahlak kuralları filan? Bana faydası olacak hiçbir ahlak kuralı yoktur artık. Hele böyle bir durumda ahlak dersleri kadar yersiz bir şey olamaz. Ah, şu kendini beğenmiş tipler! Böbürlene böbürlene sana nasihatler vermeleri! Şu anki durumumun iğrençliğini ve pisliğini en az kendileri kadar bildiğimi bilselerdi, o koca dillerini sallamaktan vazgeçerlerdi. Bana bilmediğim ne söyleyebilirler ki? Benim sorunumla ilgili ne bilebilirler ki? Kumarbaz/Dostoyevski
814 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.