Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Muhterem Valifem Hazretleri! Pekâlâ bilirsiniz ki, ben ne yaptığımı bilirim. Netice görmeseydim başlamazdım. Bugün Anadolu halkı ve tekmil millet hakkımda büyük bit itimat gösterdi. ' Seni bırakmayız' dediler.
“Ben gidiyorum, ” dedi. Ve geri geleceğimi bilmeni istiyorum. Seni seviyorum, çünkü… “Hiçbir şey söyleme, “ diyerek sözünü kesti. “İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur. “
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
Vay vay aşka bak :D
Seni lanetli bir düşman kandırdı, Ama kim bilmiyorum ve seninle beraber ben de mahvoldum; Hiç kuşkusuz seninle birlikte ben de öleceğim. Sensiz nasıl yaşarım? Senin tatlı konuşmandan Aşkından nasıl vazgeçerim de bu vahşi ormanlarda kimsesiz yaşarım? Bir kaburgamı daha versem ve Tanrı Bir Havva daha yaratsa bile senin kaybını asla unutamam. Hayır, hayır! Doğanın bağı çekiyor beni, sen benim Erimsin, kemiğimsin, mutluluk ya da acılarda ayrılamayız biz.
Ben seni kaç yıl sevdim Aya kattım ve sevdim Yalnızdım çok yalnızdım Ay başka mavi başka
Türk edebiyatının zirvesi.. (Bence)
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Seni Allah'a havale ediyorum ve ben ol istiyorum. Kırdığın yerden kırıl! Kırıl ki beni anla. Kırıl ki ben ol. Eyvallah.
Reklam
Peçorin kimseyi sevmedi. Anna Karenina istediği kadar sevilmedi. Peçorin, Anna Karenina'ya aşık olsun isterdim, sevmeyi bilen ve sevmekten korkmayan o kadına tutulsun isterdim.. Peçorin, eminim o zaman ''Ya o beni sevmezse'' diye soracaktı.. Ben de ona, ''Anna Karenina, Anna Karenina'ysa eğer, seni sever'' derdim.
Ey insan, bu büyük kentin bir vatandaşı oldun, beş veya elli yıl daha, senin için ne fark eder? Onun yasalarına göre ikisi de her insan için eşittir. Seni bu kente getiren de ondan çıkaran da doğadır, o bir tiran veya adaletsiz bir yargıç değil, bir gösteri sahibinin bir aktörü kiralaması ve sonra sahneden indirmesi gibi düşün, bunda katlanılamayacak ne var? "Ama ben beş perdede değil, üç perdede oynadım." "Doğru diyorsun ama demek ki yaşamın tamamı üç perdelik bir oyun." Doğa kusursuz bütünü planlıyor, dün senin oluşman, bugün ise dağılman için bir sebep belirliyor, ikisinin de sebebi sen değilsin. Nazikçe git, zira seni serbest bırakan da bunu nazikçe yapıyor.
Sayfa 176 - Can Yayınları - 1. BaskıKitabı okuyor
"Tanrım." diye fısıldadı Luke. "Syd..." Yüzünü avuçları arasına alıp daha fazlası için eğildi. Birbirlerine daha yakın olmak için uzandıklarında Syd- ney'nin sertleşen göğüs uçları Luke'a dokunuyordu. Luke boşta kalan elini onun sırtından aşağı kaydırıp, onu sertliğine doğru bastırdı. Terasa doğru yaklaşan sesler onları birbirinden ayırdı. Zorlukla nefes alarak karanlıkta birbirlerine baktılar, bir zamanlar karşılıklı hissettikleri şeylerin kaybolmadığını, uzun zaman önce paylaştıkları ne varsa uykuya yatıp, tekrar onlara hatırlatmak için fırsat beklediğini keşfetmek ikisini de şaşkına çevirmişti. "Yarın akşam yemeğe bana gelir misin?" diye sordu Luke. Tutkulu öpücüklerin etkisiyle kendinden geçmiş olan Sydney ona bakmaya devam ediyordu. "Hâlâ senin tercihin, Syd." "Ben, şey... bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum." Bir- den, Maddie ve Janey'nin daha önce anlattıklarını hatırladı. Janey, Joe için en doğru olanı yaptığını düşünürken, aslında olabilecek en yanlış kararı vermişti. "Bilmediğin nedir?" diye sordu Luke. "Söyle bana." "Korkuyorum." Luke eskiden kumsalda sevişirlerken yaptığı gibi, onun saçlarını parmaklarına doladı. "Neden korkuyorsun, tatlım?" "Seni tekrar üzmekten. İşçı Bayramı'ndan sonra eve dö- neceğim. Aramızda daha önce olanlardan sonra..."
Sayfa 59
Denizden gelen hava ılıktı, ama Sydney'nin tüylerinin ürpermesinin sebebi havanın sıcaklığı değil, yanı başında duran adamdı. "Bu hafta seni özledim, Syd." Sydney ona döndü, adım atma konusunda hazır olup ol- madığından emin değildi. "Ben de seni özledim." Dudakla- rını yaladı, bakışlarını Luke'a çevirme cesaretim buldu. "Söylediklerini çok düşündüm." Dökülen bir tutam saçı Sydney'nin kulağının arkasına atan Luke sordu: "Ve?" "Şu anda ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok. Kötü bir bahisim." Luke kollarını ona doladı. "Söylemiştin." Bunu nasıl yapabiliyordu? Nasıl onu sarıp sarmalarken aynı zamanda bu kadar güvende hissettirebiliyordu? Luke, sanki kendine engel olamıyormuş gibi, başını eğip onu öptü. "Luke..." "Hmm?" Tekrar öptü. "Bu akşam ne kadar harika gö- ründüğünü söylemiş miydim!""
Sayfa 57
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.