Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
210 syf.
·
Puan vermedi
Hep ertelediğim bir kitaptı. Yeni bir kitap okumak için karar verme aşamasındayken anasayfamda karşıma çıktı aynı kitap: yaşamak! Kıymetli bir okurun incelemesi ile ikinci defa karşıma çıkmış oldu yani. Daha fazla ertelemeden başlayayım en iyisi dedim:) Bazen olur ya bir kitaba başladığınızda karmakarışık olaylar olur, sizi kitaptan soğutma
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,2bin okunma
104 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Bekleyecek Vaktim Kalmadı(yaş 80)
Yazarın depresif bir halle yazdığı o kadar bariz ki. Adam bile inanmamış kitap yazdığına. Tabi bu durum kitabın havasını hiç bozmadı. Dili sade, okunabilir bir kitap. Bazı cümlelerde hayatın anlamını sorguladigimiz hatta acaba o yaşlarda bizde mi böyle olacağız diye düşündürüyor. Ici karamsarlık ve ölümü beklemeye dair o kadar fikirden sonra bu kitap nasıl devam edecek diye sorgulama yaptırıyor. Farklı dili ve düşüncesi olan bir kitap, şans verilebilir.
Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık
Bekleyecek Vaktim Kalmadı ArtıkJean-Louis Fournier · Yapı Kredi Yayınları · 20222,190 okunma
Reklam
392 syf.
9/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Geçmişi bir kenara bırakıp devam edebilmek...
Herkese selam. Bu ne güzel bir kitaptır yarabbiiii. :D Nasıl bekleyeceğim şimdi serinin devamını. Unutucam bir de en kötüsü. :( Tristan beni mahvetti. Literally. Çok kırgın, çok öfkeli ve çok yalnız. Parçalandım resmen. Kitap boyunca sürekli bir "gerçek"ten bahsediliyordu. Sayfa 337'ye kadar öğrenemiyorsunuz ama öğrendiğiniz vakit
Yırtıcı
YırtıcıRuNyx · Martı Yayınları · 202432 okunma
384 syf.
8/10 puan verdi
Şu an bu kitap yüzünden ağlamak istiyorum. Selamlar, sevgili okurlar; O kadar fena bir hâldeyim ki, ağlayamıyorum bile. Keşke ağlayabilecek kadar daha az üzülseydim ama bu kitap, bana sonlarında yaşattığı şokla bu dramı yaşattı. Kitabın konusunu zaten arka kapakta okuyup anlarsınız. Çocukluğundan beri hep karşılaştırılmış olan ve Nor’un aldığı
Mercan ve İnci Tacı
Mercan ve İnci TacıMara Rutherford · Martı Yayınları · 202347 okunma
SEN GİDİYORSUN Sen giderken benim yüreğim acı çekiyor, gözümden nefret yaşları akarak seni izliyorum sadece. Bir kez olsun geri dönüp bakar mı ? diye dua ediyorum yalvarırcasına, ama gidiyorsun karanlıklara karışıp hayal meyal kayboluyorsun sonra. Gidiyorum bilinmezlere doğru senden sonra, bedenimi taşıyan şuursuz bir akılla nereye giderse ayaklarım oraya kadar. İstikametlerimiz ters sen başka yüreklere yelken açan rotasız gemi misali, bense kaptanı olmayan sandal gibi sallanarak gidiyorum. Neye yanayım, neye üzüleyim ki gözümden akan iki damla yaşa yol verirken yanaklarım çaresizce kıvranan zavallı yüreğime mi. Yoksa her nefeste adını haykırdığım duvarlarda yankılanan aksına mı yalvarayım geri gelsin diye. Yâda masamda adına karalanmış sayfalar dolusu şiirlere, mektuplara yoksa adını kazıdığım kalbe mi tiksinerek mi bakayım seni sonsuzca bir yürekle severken. Avutmuyor senin olmadığın hiç bir şarkı Duy beni kalmadı bedenimin ölüden farkı Unutamazsın sende salkım söğütlerin yanındaki bankı Denizlerin dalgasında bir uğultu adını söylüyor sanki. Kahrolası yıldızlar hatta her gece haykıran borazan sesli baykuş bile seni hatırlatıyor ve ağlıyorum bırakarak kendimi pervasızca. Kim ağlamaz ki sevdiğinin arkasından o giderken dönmemek üzere, kim perişan olmaz, aklını, yüreğini avuçlarının içine alıp sıkmaz kaçmasın sevdiği diye. Sen gidiyorsun; Ben ölüyorum. Gitme bile diyemedim, sen giderken çünkü inanmadım ki! Bende sandım ki benim hiçbir zaman bırakmam değim gibi o da beni bırakmaz ama sen gidiyorsun ben halen seninle sendeyim. Ruhum sende, Yüreğim sende, Aklım sende, Ve ben hep sendeyim, sen kabul etmesen gitsen bile
Güngörmez
"Hiç sevmem kışları" derdi. Neymiş üşürmüş de kalın giymek zorunda kalırmış. "Hahh" dedim içimden. "Yazın da, kışın da mahallenin en pejmürdesi sensin..." Bunları o zamanlarda çok yakın olup da sevemediğim, şimdilerdeyse rahmetli olan canım arkadaşıma söylerken yıl 1995 aralığın 17'siydi. Şimdiyse 2006 yazının
Reklam
SÜT Senelerden beri yapmadığım şeyi yaptım: Süt içtim. Dükkânın içinde su buharı, süt kokusu, insanı ağlatıp uyutacak, kırk sene evvelki bir beşik hatırasına kadar sürüklüyordu... Evet, senelerden beri ne erken uyanmış, ne de süt içmiştim. İşe sütle başlıyorduk. Ne haristi parmaklarımız anamızın göğsünde. O ne dişsiz bir canavar ağzı idi
51. Eyalet ve Gerçekler (uzun ama buna değer)
Jeffrey'ye bakıp yeniden oturmasını işaret etti. Kendisi de yerine geçti. Profesör, Amerika sizce de bir şekilde yolunu kaybetmedi mi? Atalarımızın dağlara taşlara kazıdığı idealler yozlaştırılmadı mı? Unutturulmadı mı? Değersizleştirilmedi mi?" Jeffrey başıyla onayladı. "Bu görüşte olanların sayısı her geçen gün
~HERKES GİDER~ Kimsenin olmayan bir yoldan geçerken Kimsenin olmayan bir resmini gördüm hayatın Büyük dalgınlar vardı Cevapsızlar Hiç deniz görmeyenler Kimseye birşey sormayanlar vardı Kaybedenler Hayatın büyük ırmağında Vardı ve akıyordu Sonra kimse kalmadı Hiç kimse Bağırmak için Yalvarmak için Çünkü herkes gitti Çünkü herkes gider... *Mevlana İdris*
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime?.. Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadi... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım? Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak kendini boşaltması lazım... Dünkü hadise olmasaydı... Ah, dün her şeyi öğrenmiş olmasaydım... Şimdi eski ve belki de rahat hayatım devam edecekti...
Reklam
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
bir sigara yaktım. camel. burada bulunuyor bu tütün... kaçacak bir yer kalmadı. gidecek bir yer kalmadı. ölüm kaldı. görmediğimiz bir o kaldı. ölüm ve sonrası. eğer varsa...geçtiğimiz, maruz kaldığımız bütün sınavları düşünüyorum. bütün mücadeleleri. sorular. yanıtlar. yarışlar. çalışmalar. uykusuz geceler. ezberlemeler. anlaşılamayan konuları beyinlere gömmek. diri diri!.. bilmiyorum ben. hiçbir şey. ezberledim zamanında. herkes gibi. ama unuttum hepsini. hiç büyümedim. hep sınıfta kaldım. hayatta kaldım. terfi edemedim. ilerleyemedim. gerilemedim. felçli gibi oturdum. hep aynı yerde. hep aynı zamanda. vücudumun çıkarabildiği bütün sıvıları tanıdım. kan,gözyaşı,ter... ''ölmüşüm, haberim yok!'' derdim, eğer biraz daha kuvvetli olsaydım. geniş bir çukur. derin mi derin. toprağın içinde bir oyuk. yerim orası. gömsem kendimi. bitse her şey. sonuna gelsek filmin. kopsa film! fark etmez bizim için. yeter ki derine, çok derine gömsünler bizi. on dakika uğraşsak nefes almak için, sonra da yorulup ''eyvallah!'' desek ölüme. bitse her şey. öyle bir çığlık atsam ki dünya çatlasa! altı milyar insan sağır olsa! tanrı sağır olsa! ben sağır olsam! kör olsam! görmesem hayatı! bitse her şey...çok sarhoşuz. çok. absinthe, votka, scotch, raki ve kayra...
Sayfa 146Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.