Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Vehhabiler korkumuzdan yeni bir takiye geliştirmiş! 'Ben Hanefi Selefiyim(!)' Vallahi bunu ilk defa duyuyorum ve "çüş" demek zorundayım! Yahu bir adam nasıl hem Hanefi (mezhepli) hem Selefi (mezhepsiz) olabilir?! 'Hem Osmanlı'yım, hem Laikim(!)' demek gibi garâbet!
Bir gavurun bile yapamayacağı şiddette ve ibadet maksadıyla yapıyorlar!
Vehhâbîler: 1924 yılında Mekke istilası yapıyorlar. Efendimizin ﷺ doğmuş olduğu evi tarumar ediyorlar, yıkıyorlar. Hazreti Hatice validemizin (Radıyallâhu anha) ve diğer ashab-ı kiramın türbe ve kabirlerini yıkıyorlar bunu da bir ibadet maksadıyla yapıyorlar. Orada çok Müslüman kanı döküyorlar. Birlik diyorlar birlik derken bölüyorlar, parçalıyorlar. Onun için onların bu söylemlerine asla kanmamak gerekiyor! Hiçbir zaman birlikten yana olmadılar Ümmeti böldüler. Hatta fikri bölmekten yana fiili bölmeye de başvurdular.
Ömer Faruk Korkmaz
Ömer Faruk Korkmaz
Reklam
Vehhabiler;
«-Biz itikadda selef, amelde Hanbeli mezhebindeniz. Esasen Ahmed b. Hanbel, itikad hususunda selefin nasçı, yani Eseriye kolunu temsil eder. Onun, amelde de yolu budur. Bu sebeple, biz, itikadda ve amelde Hanbeli'yiz; Vehhabilik diye birşey yoktur. Abdü'l-Vahhab, ilmen ve fiilen bu mezhebin yenileyicisi ve şeyhulislamıdır.» derler. Ancak bunlar, çıkışlarında, kendilerini hakiki muvahhid, diğer Müslümanlari ise adeta müşrik sayarak çok sert ve katı bir anlayışla hareket etmişler; feci bir aşırılığa vararak, İslâm camiası arasinda köklü ve berbat bir fitne uyandırmışlardır.
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
“Bu kervanla gidilir bre!..” (spoiler içerebilir!)
İstanbul’dan Kutsal Topraklara, İskender Pala’nın kaleminden kalbimizin derinliklerine bir kervanın hikayesi. Diğer kitapları gibi kendine hayran bırakan bir hikaye, içerisindeymiş hissi veren anlatım tarzı. Ruslarla uzun süren savaşlar, Yeniçeri isyanları ve bozulan sosyal düzen, art arda gelen ihtilallerle taht değişiklikleri yüzünden
Kervan
Kervanİskender Pala · Kapı Yayınları · 20213,378 okunma
Mehmet Ali Paşaa yaktın bizi :D
Padişah II. Mahmut, Mısır Hidivi Mehmet Ali Paşa'dan yar­dım istemişti. Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa, 1818'de Vehhabileri yenerek liderleri Abdullah bin Suud'u yakalamış ve İstanbul'a yollamıştı. Abdullah burada idam edildi ve Hac yolu yeniden açıldı. En sonunda ise Birinci Dünya Savaşı'nda Araplarca arkadan vurularak yenilen Osmanlılar, Hicaz'dan çekilince İngilizlerin yardımıyla yine Vehhabiler ve liderleri Suud Ailesi bölgeye ege­men oldu, bugünkü Suudi Arabistan kuruldu.
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap beni o kadar çok içine çektiki yirmi yedinci boyun dördüncü hücresindeki dokuzuncu kişisi sanki bendim İstanbulda başlayan hac yolculuğu 5 yıldır hac yüzü göremeyen sürre alayı çölllerde müslümanların korkulu rüyası yibe müslüman olan suudlu dazlak vehhabiler dördüncü hücrenın aşıkları suçluları masumları meczupları hüdayi can kuşbaz seyis merkez efendi telli sümbül berber çoban bir de vakanuvus yahya efendi yahya efendinin dilinden anlatılan kitap canım mekke canım ravza hüdayının büyük sırları en çokta kendi göz yaşlarım iyiki de yazdınız Sayın İskender Pala
Kervan
Kervanİskender Pala · Kapı Yayınları · 20213,378 okunma
Reklam
18.Asırda Vehhâbîliğin ortaya çıkışıyla da Ibni Teymiyye ekolü bir nevi milis kuvveti kazanarak Suudî siyasî otoritesinin himayesiyle yayılmaya başladı ve zamanla bütün Arabistan'a hâkim oldu. Maamafih Vehhâbilik, İbn Teymiye'nin fikirlerinden çok daha aşırı bir yol tutmuştur. Öyle ki, ibni Teymiyye'nin caiz değil dediğine, Vehhâbîler' caizdir demişlerdir. Böylece enteresan bir tenakuz doğmuştur ki, İbn Teymiyye, hem modernistlerin, hem de dini eski saf hâline döndürme iddiasındaki fundementalist telâkkilerin önderi olarak görülmektedir, Protestanlığın kurucusu Luther'e benzetilen İbn Teymiyye'nin fikirlerinin devlet eliyle yayılması, eski mücâdeleyi tekrar alevlendirdi. Bu mücâdele yirminci asrın başlarından itibaren bir bakıma İbn Teymiyye'nin yolunu sürdürmek iddiasında olan Muhammed Abduh ve talebesi Reşid Rızâ'nın faaliyetleri neticesinde bir gelenekçiler modernistler mücâdelesi halini almış ve günü­müze kadar kıyasıya devam etmiştir.
296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Beş yıl boyunca Vehhabiler yüzünden kutsal topraklara, hacca gidemeyen Türk hacılar 1818 yılının Mayıs ayında hac için 30.000 kişilik bir kervan oluşturur. Sultan 2. Mahmut, hem beş yıllık hasreti bitirmek hem de Vehhabilerin kökünü kazımak için kararlıdır. Kafiye yola çıktığında birbirinden ilginç şahsiyetler küçük bir grup oluşturur. Büyük alim Merkez Efendi, kuşbaz Yuşa, tarih kayıtçısı Yahya Efendi, deli mi yoksa veli mi olduğu anlaşılmaz garip tip Hüdayi takdiri ilahi bir araya gelir. Yolculuk en büyük bir aşkla hem de büyük bir korkuyla yapılmaktadır. Çünkü Vehhabi çeteleri, diğer mezheplere mensup Müslümanları müşrik ve kafir ilan etmekte ve onları kutsal topraklara sokmamaktadır. Fitne çölde büyüdükçe büyümüştür. Hac yolculuğu; bir iman, aşk ve kahramanlık yolculuğuna dönüşür. Büyük bir keyif alarak okuduğum romandı tavsiye ederim.
Kervan
Kervanİskender Pala · Kapı Yayınları · 20213,378 okunma
Hülasa: gök bu yüzden sarıdır :d
Bazı aklı evvel Vehhabiler şöyle derler: Siz Cenab-ı Hakk'ı her bakımdan insanlardan veya diğer varlıklardan ayrı tutuyorsunuz, tutmaya çalışıyorsunuz ama Cenab-ı Hakk ile varlıklar arasında her bakımdan bir ayrılık yoktur. Bazı bakımlardan Cenab-ı Hakk diğer varlıklarla ortaklık içindedir. Mesela varlık diyoruz, Cenab-ı Hakk var mıdır? Vardır. İnsan var mıdır? Vardır.
Sayfa 130 - Rihle Kitap
Şimdi Haremeyn-i Şerifeyn'e hükmeden Vehhabîler ve meşhur, dehşetli dâhîlerden İbn-i Teymiye ve İbnü'l-Kayyimi'l-Cevzî'nin pek acib ve cazibedar eserleri İstanbul'da çoktan beri hocaların eline geçmesiyle, hususan evliyalar aleyhinde ve bir derece bid'alara müsaadekâr meşreblerini kendilerine perde yapmak isteyen, bid'alara bulaşmış bir kısım hocalar, sizin muhabbet-i Âl-i Beyt'ten gelen ve şimdi izharı lâzım olmayan içtihadınızı vesile ederek hem sana, hem Nur şakirdlerine darbe vurabilirler. Madem zemmetmemek ve tekfir etmemekte bir emr-i şer'î yok, fakat zemde ve tekfirde hükm-ü şer'î var. Zemm ve tekfir, eğer haksız olsa, büyük zararı var; eğer haklı ise, hiç hayır ve sevab yok. Çünki tekfire ve zemme müstehak hadsizdirler. Fakat zemmetmemek, tekfir etmemekte hiçbir hükm-ü şer'î yok, hiç zararı da yok. İşte bu hakikat içindir ki; ehl-i hakikat, başta Eimme-i Erbaa ve Ehl-i Beyt'in Eimme-i İsna Aşer olarak Ehl-i Sünnetin, mezkûr hakikata müstenid olan kanun-u kudsiyeyi kendilerine rehber edip, İslâmlar içinde o eski zaman fitnelerinden medar-ı bahs ve münakaşa etmeyi caiz görmemişler; menfaatsiz, zararı var demişler.
Reklam
296 syf.
9/10 puan verdi
Ne yazsa okurum dediğim, edebiyatına, kalemine hayran kaldığım İskender Pala yine çok güzel bir tarihî roman sunmuş biz okurlarına. Kalemi ile tanışmam biraz geç oldu, Efsane kitabı ile oldu ama muhteşem oldu. Sonrasında çok sayıda kitabını okudum. Bir taraftan yeni yayınlanan kitaplarını olurken diğer taraftan da yıllar önce yazmış olduğu kitaplarını okumayı sürdürüyorum. En çok da bu kitabında olduğu gibi dini değerlerin de yer aldığı tarihi romanlarını seviyorum. Cihan devleti Osmanlı'nın duraklama zamanları, hem iç karışıklıklar hem devam eden ve devleti yıpratan savaşlar nedeniyle ihmal edilen kutsal topraklar. Ortaya çıkan, yıllar içerisinde çok çabuk büyüyen Vehhabiler tarikatı ve talan, yağma amacıyla onlara katılan bedeviler nedeniyle Osmanlı hacı adayları 5 yıl boyunca kutsal topraklara ulaşıp hac vazifelerini yapamıyorlar. Mahmut Han tedbirler alarak bir surre alayı çıkarıyor. İşte bizler de bu surre alayı ile birlikte hac yolculuğuna konuk oluyoruz kitabı okurken. Şeyhülislam tarafından sürre alayının yolculuğunu yazmak için görevlendirilen, sonrasında bu görevinden azledilen Yahya Efendi'nin dilinden, anlatımı ile okuyoruz bu meşakatli yolculuğu. Kitaptaki her bir karakteri çok sevdim. Merkez Efendi'yi, Hüdai'yi, Nadide'yi, küçük Fatma'yı ve diğerlerini. Onların hikayelerine de konuk olmak çok güzeldi. Bu kitap bana çok farklı duyguları bir arada yaşattı. Kimi yerde heyecanlandım, kimi yerde üzüldüm, kimi yerde sevindim, kızdım, bu kadar da olmaz deyip lanet ettim. Son olarak çok beğendiğimi ve okumanızı tavsiye ettiğimi de söyleyim
Kervan
Kervanİskender Pala · Kapı Yayınları · 20213,378 okunma
"...ne (Vehhabiler gibi) tamamen tasavvufa karşı olmak ne de İsmaililer gibi şeriatı bırakıp sadece tasavvufla uğraşmak doğruydu. Hazret-i Peygamberin ve onun Eshabının izinden giden Sünnilerin, yani Ehl-i Sünnet'in takip ettiği yol, bu ikisinin arasındaydı."
Sayfa 153 - IQ Kültür Sanat YayıncılıkKitabı okudu
İmdat Çağrısı Değil İşgal Çağrısı
Son yüz yıldır İslam coğrafyasının adım adım işgal edilişini seyretti insanlık. Karanlık odalarda Osmanlıyı yıkıp topraklarını paylaşmak üzere anlaşan Batılı ülkeler devşirdikleri azınlıklar eliyle içerde kargaşa, kaos, isyan yanginları çıkardılar. Balkanlar'da Sırp, Yunan, Bulgarlar, doğuda Ermeniler, Arap coğrafyasında Vehhabiler bulundukları
Ruh, ölmez. Bu sebeple ölünün ardından hayır yapmak haktır. Hayır ve hasenatın sevaplarından ruhlar istifade eder. Hariciler bunu inkâr etti. Bugün Vehhabiler ve İbni Teymiyye'nin kitaplarına aldananlar bunu inkâr ediyorlar. Ruhun öldüğüne inandıkları için ruh ile olan her şeyi inkar etmektedirler.
242 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.