Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sen evden çıktın ya, eşik önünden aktı, pencere ardından koştu. Kalabalık içinde yabancı kalma diye aynadaki gülüşün, kâküllerindeki rüya, sandıktaki kokun, üstüne gökyüzü oldu. O uzak, soğuk, kocaman şehir birden ev içine döndü. Ben titreyerek baktım ardından. Kötü bir yalnızlık seni incitmesin diye avuçlarındaki hayat çizgisinden sessizce öptüm.
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Herşey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir
Reklam
LÜTFEN OKUYALIM VE PAYLAŞALIM HERKES OKUSUN 1989 yılı… Türkiye ilk defa yabancı menşeili pizza dükkanlarıyla tanışır. Türkiye’ye birkaç dükkan açarak pazarın nabzını yoklayan ünlü marka aldığı sonuçla şoka girer. Bekledikleri gibi olmaz. Boğazına düşkün olduğu için pizzayı seveceğini düşündükleri Türk tüketicisi, pizzayı sevmez. Dükkanlar
Attila İlhan
youtu.be/0ijL0coCZcA Elinde değildir akşam serinliğinde üşürsün eylül'den itibaren geceler hazindir uzundur sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler sokakların üstüne bulutlar gelirler bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir bir yıldız bir yıldızın ardınca gider yıldızların kayboldukları yer bence malumdur karanlıkta bir şeyler kopar dağılır uzaktan yabancı sesler duyulur sen elini bulutların içinde gezdirirsin elin hayalerimi dağıtır bilirsin...🍁
Latife Hanım ile Mustafa Kemal’in sırrı: Kanlı yelpaze
Latife Hanım-Mustafa Kemal evliliğinin gergin anlarından biri... Sinirini yelpazesini avucuna vurarak gidermeye çalışan Latife Hanım, elini kanatır. Atatürk, tokat atmaya yeltenir. Fakat Latife Hanım kendini müdafaa için elini siper etmeye kalkınca kanlı parmaklar Atatürk’ün yüzüne isabet eder... Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına giren
25 Mayıs 1915 Bu gece, bugün o kadar top geçti ki yedi-sekiz tren, kırk vagondan ibarettir. Acaba bu harp yazın da bitmeyecek mi? Ya kışa kalır isek? Hepimizde ümid-i necat [kurtuluş ümidi] kesiliyor. Eyvah, buralarda mahvolup gideceğiz! Vatanımızı, ailemizi görmek nasip olmayacak mı? Artık birbirimizi teselli edemiyoruz. Biri düşünür iken
Reklam
191 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
73 günde okudu
Yazabileceğim her bir cümle eksik kalacak diye korkuyorum. Dilim döndüğünce dönüp baktığımda bir kaç hatırlatma, yönümü kaybettiğimde bir pusula şurada dursun diye bunu yazmaktayım. Merhaba. Merhaba. MERHABAAA! Torino atının neyi ifade ettiğini artık biliyorsun. Rimbaud’un kaçış arzusunu, Rousseau’nun gündüz düşlerini, Kiniklerin hiçbir yerde
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros · Kolektif Kitap · 20206,8bin okunma
Bu dolaylarda akşam saati, hüzünlü bir sükun devresi gibi olmalıydı herhalde. Bugünse, güneşin taşkın ışıkları manzarayı ürpertip titreterek onu yabani ve yorucu bir hale sokuyordu.
Güven Adıgüzel/Sınavda Çıkmayacak Sorular
teşekkür ediyorlar, çok yaşıyorlar, işe geç kalmıyorlar çeyrek altını önemsiyorlar, küresel ısınmayı ve beş çaylarını ortadoğu’yu ihtiyaç halinde seviyorlar, gökdelenleri her haliyle eve geç gelmeyi borsaya bağlıyorlar, geriye kalanları astrolojiye “konuşan tartı”lardan korkmuyorlar bir de, -ben bazen korkuyorum- artis diyorlar erken ölenlere
02.00
-Bu akşam ağlayacağımı biliyordum, ama böyle acı gözyaşları dökeceğimi düşünmemiştim; uzun bir süre için, belki de ebediyen ayrılacağımızı biliyordum, ama böyle sözlerle bu bakışlarla ayrılacağımızı düşünmemiştim. Hayatımda yaşadığım en güzel aşktan geriye bu yabancı gözlerin anısı kalsın istemem doğrusu... :(
Reklam
Katlanamaz Heyecansızlık
Sırtüstü uzanıyor, gözlerimi gökyüzüne dikiyor ve onunla ilgilenmeye çabalıyordum. Gökyüzü yeşile bürünüverdi mi, akşam oldu demekti. O zaman düşüncelerimin akışını değiştirmek için kendimi bir daha zorluyordum. Kulağımı yüreğimin atışına veriyordum. Bunca zamandır bana arkadaşlık eden bu gürültünün durabileceğini bir türlü aklım almıyordu. Oldum olası, gerçekten hayal etmek nedir bilmemişimdir. Bununla birlikte, bu yürek çarpıntısının kafamda uğuldayacağı bir ânı hayal etmeye çalıştım. Ama boşunaydı bütün bunlar. Hep şafak vakti ve cezamın affı karşıma dikiliyordu. Sonunda, içimden, en doğrusu, kendimi zorlamamaktır diyerek kesip atıyordum.
"Dün akşam yine ben görmeseydim sizi Zaman öldürmüştür derdim sevgimizi Bence siz şimdi bir yabancı iken neden Kalbimde hala o ilk aşkımın izi"
Sayfa 1917Kitabı okudu
Hatırlıyorum, daha küçük bir çocukken yatılı okula gidip gelirdim. Pazar günleri evde bütün gün hoplayıp sıçrardım, her seferinde de kızardı annem, gücenmezdim; kalbimde her şey iyi, ruhumda her şey aydınlık olurdu. Akşam olurdu ve ölümcül bir keder çökerdi içime, saat dokuzda yatılı okula gitmem gerekirdi, orada da her şey yabancı, soğuk, katı olurdu, mürebbiyeler Pazartesi günleri çok acımasız olurdu, kalbim kırılırdı, ağlamak isterdim, bir köşeye geçerdim, tek başıma yapayalnız ağlardım, gözyaşlarımı saklardım, bana tembel derlerdi, ama asla bu yüzden, okumak zorunda olduğum için ağlamazdım. Peki ne oldu? Alıştım ve sonra, yatılı okuldan çıktığım zaman, arkadaşlarımla vedalaşırken yine ağladım. (Ah!)
Sayfa 93 - VarenkaKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.