dağların sınanmıș zamanıydı
sırtımı dayadığım mevsimler
her günü eskimiş talan
umutlara pusu atılmış
yorgun kanat dalgası
gözlerimde boşluk: kün!
elimde gül ve kül
hayyam'dan rûbailer çağıran bende
yeniden doğursam kendimi
sarılıp yatsam çocukluğuma
biri sesimi söker
diğeri kendinden geçer
kim azalınca
çoğalır ölüm
yağmurun omzumda elleri
dolaşsak sırılsıklam
yanık ten kokusuyla
rahmine dönerse sular
her tanrı șiir odasında yanar.
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer.
_Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır.
_Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Özellikle Asim b. Sabit'in cesedine çok talip çıkardı Mekke'de. Çünkü Asım b. Sabit, Sulâfe isimli bir kadının iki oğlunu Uhud da öldürmüştü. Sülâfe bundan dolayı ölü ya da diri Asimi getirene yüz deve vereceğini vaat etmişti." Bunun için Asimin cesedi onlar için çok kıymetli idi. Cesedini verip bir sürü para ya da yüz deve
Büyüktü
Ve bugünün insanıydı.
Ve tüm açık ufuklarla bağlantısı vardı.
Toprağın ve suyun dilini ne güzel anlıyordu.
Sesi
gerçeğin hüzünlü ve dağınık biçimiydi.
Kirpikleri
gerçeğin nabzını bize gösterdi.
(nedir bilmem şu sende olan, bir kapanır bir açılır; yalnız içimdeki bir şey anlar bütün güllerden daha derin senin gözlerinin sesi)
kimsenin, yağmurun bile yok, böyle küçük elleri
Bu gece başımı alıp gideceğim
Yağmurun bittiği yere.
Orayı çocukluğumdan beri merak ediyorum.
Belki de şu anda bir arkansiyel
Mersin ağaçlarının üzerinden
Yalnız geceleri yaşayanların
Elleri ve gözleri için
Doğmuş bulunuyor.
Melih Cevdet Anday (Varlık, 109)
Ölüm ister istemez olağan nedenler yüzünden gelecektir. Bu kaçınılmaz sonu insanın tüm hayatı hazırlar ve yağmurun yağışı gibi doğal bir olaydır bu. İşte bu düşünceye bir türlü boyun eğemiyorum. İnsan neden dilediği gibi, kendi seçme hakkını kullanarak ona bir anlam vererek arayamaz ölümü? Bunu yapamaz da ölmeyi bekler elleri bağlı? Neden?
Neden şu: İnsan bir gün daha, bir saat daha yaşarsa, ölmekle yitireceği seçme özgürlüğünü kullanma fırsatını elde edebilir düşüncesi ya da umuduyla hep geri bırakır bu kararı.
Şimdi her şeyi biliyorum. Anneliğini sokaklara döken kadınlar biliyorum. Kafasını kuma gömen çocuklar. Kıpkırmızı bir gökyüzü biliyorum kanayan. Uçuşan kör güvercinler. Ve yağmurun boğazında şemsiyenin elleri. Ve baston. Ve balmumu. Ve ak saçlı somurtkan yürek tasvirleri. Ve damga pulları. Ve keman. Ve kelepçe. Ve eriyip akan gökkuşakları. Ve cikletten insan kesilmiş heykeller... Ben ne çok şey biliyorum anne ve sana ne kadar azını anlatabiliyorum.
Yalnızca duruyor ve şahit oluyorum. Can güvenliklerine. Mevduat hesaplarına. Ojelerine. İhmallerine (Balık ve yoğurt gibi). Azbuçuk yalanlarına. Çokbuçuk mantıklarına. Hep kesirli olduklarına...