Ulysses Öldürür
“Hiç efendim hiç, rahmetli peder geldi aklıma. Altmış yaşında para kazanma hırsıyla kitap okumaya başlamıştı. Beşeriyet böyledir, tabiatımızda bu var, menfaatçi bir türüz. Mevzubahis para olunca yapamayacağımız şey yok. Hayatında kitap okumamış babamın elinden Goethe, Balzac, Tanpınar, Woolf kitapları düşmüyordu. Zaten ilk kalp krizini Dalgalar'ı okurken geçirmişti” Başını üzüntüyle iki yana sallayarak “Dikkatli olmalıydım,” diyor. “Ne için?” “1996 senesinde Ulysses'i okuyacağım diye tutturdu, niye olacak! Üç kere okudu kitabı ama hiçbir şey anlamamıştı. Bırak kitabı yahu, zaten kimse anlamıyor dediğimde oralı oImadı. Nihayet bir gece koynunda Ulysess ile can verdi. James Joyce ve çevirmen Nevzat Erkmen hakkında suç duyurusunda bulundum ama kimse kâle almadı. Kanımca bilinç akışı tekniğini evrensel bir suç olarak tanımlamalıyız. İki kişi anlıyor diye doksan sekiz insanın canını tehlikeye atmaya ne hacet! Değil mi ama?”
Sayfa 84 - Eşref KitabeviKitabı okudu
Bütün Alıntılar
Kolları Baglı Doğanlarınız "Siz bilmezsiniz oğul. Sizin büyük dedeniz kuşçuydu. Çok iri doğan kuş- ları besler büyütürdü. Kanca gagalı, yeşil cam gözlü, iri pençeli avcı kuşlarını kolundan indirmezdi hiç. De- deniz silah taşımazdı. Atı vardı, iyi biniciydi. 'Kaçanı kaçanla, uçanı uçanla yakalamak gerek,' derdi. Kara, marsık
Reklam
Shakespeare, Moliere
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
Kolay gelsin baba, dedim usulca. Sessizliğin içinden başını kaldırıp yüzüme baktı. Hoş geldin, dedi yorgun bir sesle. Kayalıkların dibindeki ardıç kümelerinin arasında kaybolan çan sesleri yeniden belirdi o sırada, yumuşak bir esinti çıktı ve bu esintiyle birlikte birdenbire etraftan çeşitli uğultular yükselmeye başladı. Bazen dal takırtısına, bazen kabuk çıtırtısına, bazen de toprak iniltisine benzeyen inceli kalınlı uğultular. Ben de kesilmiş çubukları toplamak için yere eğildim ama babam durdurdu hemen. Bırak yahu toplama, dedi; bugünlük yetiversin, hadi gide- lim.
İnsan aradığı şey kadar değerlidir derler, doğrudur. Bir lokma ekmek peşindeyse ekmek kadardır ederi insanın, can konağını aramdaysa candır, demiş bulanlar. Bir dakika yahu! "Ekmeği arayanlar ekmek kadar değerli, can konağını arayan candır" mı dedim az önce? Bazı insan aradığı şey kadar değerli o zaman; bazısı aradığı şeyin ta kendisi. Kendimi bulacak olursam, kulağına eğilip şöyle diyesim var: " Değeri aradığı şeyle tespit edilebilenlerden olmayı bırak, kendisi olmak istemediği şeyi aramayanlardan olsana a canım!"
Yeşil Renkli Namus Gazı Operası -Aziz Nesin
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte biçok ileri ulusların
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.