Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkiye’nin cumhuriyet dönemi anayasaları
Bu kitapta Türkiye’nin cumhuriyet dönemi anayasaları inceleniyor ve karşılaştırılıyor. Meşrutiyet dönemi Osmanlı anayasalarına hiç değinilmemesinin iki nedeni var: Birincisi yer sınırlaması ve konuyu daraltma gereği. İkincisi ve belki de daha önemlisi, Cumhuriyet anayasalarının kendi içinde bir bütünlük taşıması ve anlaşılmak için meşrutiyet
Sayfa 15 - Metis Yayınları
İşçiye gelince, nedir işçinin kaderi? Bugün için verimsiz, kısır bir işin altında ezilmektir ve yarın için beklediği de yoksulluk, dilencilik içinde geçecek bir ihtiyarlıktır. Aldığı gündelik, günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yetmez. Nasıl kazancından bir parçasını bir yapa ayırsın da, yaşlı günlerindeki geçimini sağlayabilsin? Soylu denen
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
İmam-Subay!
Türkiye’de son yıllarda siyaset, ticaret ile tarikatlarla iç içe gelişiyor. Dinsel siyaset, 12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra parasal kaynağa da kavuşarak devlet içinde de köşe başlarını tuttu. Ellerinde yayın organları, yayınevleri, televizyon kanalları ve arkalarında da her gün bu gazetelere reklamlar veren Suudi kökenli İslam bankerleri var. 1983 yılında Milli Eğitim Temel Yasası’nı değiştirdiler, bugün Harp Okulu Yasası’nı... "İmam-hatiplilerin harp okullarına girmelerini isteyen” Atatürk’ün partisi CHP’nin Genel Sekreteri başta olmak üzere bu uğurda çaba gösterenler doğrusu büyük başarı elde ettiler. Yaşa var ol Harbiye/Selamünaleyküm sivil toplum! Maşallah ikinci cumhuriyet/ Ruhuna el fatiha laiklik...
22 Ocak 1993 Gözlem - Cumhuriyet
Demokrasi, Monarşi, Cumhuriyet, Tek Adam
Kim olursa olsun, bir adamın kendi başına verdiği buyruklar, hiçbir zaman yasa olamaz. Hatta egemen varlığın bile özel bir konuda verdiği buyruk yasa değil, sadece kararnamedir; bir egemenlik işi değil, bir yönetimdir. Yasayla yönetilen devlet cumhuriyettir. Diğeriyse...
Bir gün babama sordum: "Hani artık padişah yok, Cumhuriyet kuruldu diyorsunuz. Yine mi falakaya yatırıyorlar seni?" O da: "Tabii yatırıyorlar, değişen bir şey yok. Yalnız eskiden falakayı vururken bir yandan da 'Padişahım çok yaşa' diye bağırtırlardı, şimdi artık öyle bağırmıyoruz, sadece falaka yiyoruz," dedi.
Sayfa 48 - Pupa Yayınları, 7. BaskıKitabı okudu
Bu Soruyu Sormadığımız Gün Yok!
"Ruh ve Kafa sağlığı yerinde bir kadın kendisini esaretten kurtaran bir yasa yapan Cumhuriyet'e nasıl karşı olur?"
Sayfa 52 - Tekin Yayınevi, İstanbul - 4.BaskıKitabı okudu
Reklam
"Yaşa, var ol Paşam!" "İki cihanda aziz ol!" "Yoluna canımız feda!" "Yaşasın büyük Gazi!" "Yaşasın büyük ordu!"
Lozan Antlaşması'nın imzalanmasıyla birlikte, yeni bir yasa çıkarmaya bile gerek duymadan, yürürlükteki yasaya dayalı uygulama durduruluyor. Neden, çok basit olmalı: Cumhuriyet'i dışarıda legalize eden ve artık savaşların sürmesi olasılığını geri plana atan bir antlaşma imzalanmış durumda. Artık "halk" katılımına eskisi kadar gerek yok. Fakat resmi gerekçe başka. Resmi gerekçe olarak, Baltalık Kanunu'nun başlattığı uygulamanın ormanların tahribatına yol açacağının keşfedilmiş olması gösteriliyor.
Tehcir
{Tehcirin} baş sorumlulardan biri zamanın Bitlis Valisi Mustafa Abdülhalik (Renda) idi. Muhtemelen Arnavut asıllıydı, Epirliydi. Talat Paşa onu yakın dostu ve mutemedi olarak 1915 ve daha sonra 1918 yılında Halep’e vali tayin etmiş, orada Alman onsolos Rössler’in tanıklığına göre “dur durak bilmeden” Ermenilerin imhası için çalışmıştı. 1919
Reklam
Genç Türkiye Cumhuriyeti'nde, milli bir merkez bankası kurma çalışmaları ısrarla sürdürülüyordu. Hollanda Merkez Bankası yönetim kurulu başkanı Dr. G. Vissering Türkiye'ye davet edilmişti. Vissering hazırladığı raporda hükümete bağlı olmayan ve bağımsız olarak örgütlenmiş bir merkez bankası kurulmasını önermişti. Aynı şekilde davet edilen İtalyan uzman Kont Volpi de hükümetten bağımsız bir merkez bankası kurulmasını önermişti. Italyan işadamı Kont Volpi, politikacı, vali ve maliye bakanlığı yapmış çok yönlü bir şahıstı. İtalyanlarla Trablusta yaptığımız ve sonunda çekilmek zorunda kaldığımız savaşta arabulucu olarak aktif görevler yapmıştı.Trablus'un İtalyanlara geçmesinde etkili bir şahıstır. İşte böyle bir şahıstan Türkiye'de bir merkez bankası kurulumu ile ilgili rapor alınmıştı. Rapor yazdırmak için ilginç bir tercihtir. Tercih edenlere dikkat etmek gerek. Belki de en il- ginci, Prof. Leon Mauritius. Profesör Morf, Merkez Bankası Yasa Tasarısı'nı hazırlamıştı. Tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 11 Haziran 1930 tarihinde kabul edilmişti. 1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu adı ile 30 Haziran 1930 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Böylelikle ülkemizde, yabancı ortakların da olduğu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Anonim Şirketi adıyla bir merkez bankası kurulmuştu.
334 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.