Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizim işte sezon yok. Yaz kış didiniyorum. Alkolün sezonu yok. Roza yaz kış içiyor. Ayrılığın sonu yok. Yaz kış yalnızsın.
Sayfa 239Kitabı okudu
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
Sayfa 19 - METİS YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm Orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde Uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde Sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer Yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer Göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde Karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgâr Göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince Camın karılan yerindeki maviliğini de Yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar.
"Yalnız Bir Opera ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın ya da kıskandığın diyelim
"Kadırga ... daldığımız solgun gravürden birbirimize baktığımızda diriliyordu deniz diplerinde boğulmuş beyaz kentlerden geçilen yolculuk aynı takım yıldızların altında dünyaya gelen aşkların benzerliği gibi başka çağları haber verir kimi denizler yoksa nerden çıkardı bu rüzgâr bu zeytin dalları, baş döndüren şarabın
Valence Sipahilerinin Körfez’e Doğru Yola Çıkışları
1991 yılının ilk aylarına Körfez Savaşı hazırlıkları ve adım adım ilerleyen sorumsuzluğum damgasını vurdu. Kar, trenlerin yolunu keserek, sesleri bastırarak her yeri kapladı. Neyse ki Körfez’de hava sıcaklığı düşmüştü; askerler güneş gözlüklerini çıkarmadan çıplak gövdelerini ıslattıkları yaza göre daha az pişiyordu. Ah! Şu yakışıklı yaz
Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
RACHEL
5 Temmuz 2013 Cuma Akşam ... Işıl ışıl bir güneş, bulutsuz gökyüzü ve oynayacak kimse, yapacak hiçbir şey yok. Bu şekilde yaşamak –şu an yaşadığım gibi– böylesine alabildiğine aydınlık ve gölgeden neredeyse yoksun, herkesin kendini sokaklara atıp alçakça ve insanı sinir edercesine mutlu olduğu yaz günlerinde daha zordu. Bu çok yorucuydu ve onlara katılmadığınız takdirde kendinizi kötü hissettiriyordu. Önümde koca bir hafta sonu, doldurulacak kırk sekiz boş saat vardı. Kutuyu yeniden ağzıma götürdüm ama tek bir damla bile kalmamıştı.
İthaki YayınlarıKitabı okudu
En önemlisi umutsuzluğa düşmemek. Dünyanın sonu geldi diye haykıranlara fazla kulak asmayalım. Uygarlıklar o kadar kolay ölmez. Çok doğru trajik bir çağda yaşıyoruz, ama umutsuzluk daha kötü...
Sayfa 40
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak… Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır içinizdeki ıssızlığı doldurmaz hiçbir oyun para etmez kendinizi avutmak için bulduğunuz numaralar Bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar, eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara, çağrışımlarla ödeşemezsiniz dışarıda hayat düşmandır size içeride odalara sığamazken siz, kendiniz Bir ayrılığın ilk günleridir daha.
Bizim işte sezon yok. Yaz kış didiniyorum. Alkolün sezonu yok. Roza yaz kış içiyor. Ayrılığın sonu yok. Yaz kış yalnızsın.
Reklam
Oedipa Maas
Bir yaz günü öğleden sonra Bayan Oedipa Maas, Tupperware partisinden eve döndü; partinin sahibesi, fondünün içine biraz fazla kiraz rakısı koymuş olsa gerekti zira Oedipa, Pierce Inverarity adında, bir keresinde boş zamanında iki milyon dolar kaybettiği halde bir vasiyet infaz memurunun altından kolay kolay kalkamayacağı kadar çok ve karmaşık mal varlığına sahip olmayı sürdürmüş olan Californalı bir emlak kralının vasisi, ya da herhalde vasiyesi olarak atandığını idrak etmekte zorlandı. Oedipa oturma odasında durup TV ekranının yeşilimsi ölü gözünün bakışlarına maruz kalarak, Tanrı’nın adını ağzına aldı ve mümkün olduğunca sarhoş görünmeye çalıştı. Ama bir yararı yoktu. Mazatlán’da, kapısı az önce çarpılan bir otel odasını düşündü ki bu yüzden lobideki iki yüz güvercin sanki sonu gelmeyecekmiş gibi havalanmıştı; sonra Cornell Üniversitesi’ndeki kütüphane yokuşunda duran hiç kimsenin, yokuş batıya baktığı için göremediği gün doğumunu; Bartók’un ‘Orkestra için Konçerto’sunun dördüncü bölümünden kuru ve acıklı bir ezgiyi; bir de Pierce yatağın üst tarafındaki daracık rafta tuttuğu için Oedipa’nın hep tepelerine ineceğinden korktuğu, kirece boyalı Jay Gould büstünü… Böyle mi öldü acaba, diye geçirdi içinden, rüya görürken evdeki tek ikonun altında ezilerek? Bu düşünce, Oedipa’yı yalnızca güldürdü, kahkahayla ve çaresizce: Hastasın sen Oedipa, dedi kendine ya da bunu bilen odaya.
İthaki YayınlarıKitabı okuyacak
Yaşamın sonu hiçbir zaman bana ırak gözükmedi. Her yüzde, her solukta, her büyüyende, her yaşlananda, her sarılmada, her sabahta gördüm yaşamın sonunu. Çocukken bile, buğday tarlalarında, yaz gecesi mehtabında ve çocukluk gecelerinin derin karanlığında gördüm yaşamın sonunu, ama ben giderken, ben ya da tren görünümlerin içinden, kentlerden, köylerden, tarlalardan, dağ sıraları önünden, ardından, bir göl kıyısından, bir nehir yatağı ya da gri bir deniz yüzeyi boyunca ilerlerken, yol alırken, tanımadığım insanlar hızla gidiş yolunun aksi yönde yitip giderken, her görüntüyle birlikte ardımda benden uzaklaşırken, yitip giderken, işte ancak o zaman uzaklaştım yaşamın sonundan.
Sayfa 36 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Kadın gider ve bunun şiir olduğu söylenir kadın gider ve bir şair doğar bundan (Ben hangi kadından şair olduğumu bilirim) "Yazın bittiği her yerde söylenir"se kadının gittiği de her yerde söylenir kadın gittiği her yerde şiir diye söylenir: Kadının gittiği yazın bittiğidir, her yerde yaz biter kadın giderse, bunun sonu şiirdir, yazın sonu şiirdir, şiirdir aşkın sonu... Şehir her semtiyle yazın peşine düşse yaz uzar bundan ve aşklar da nasiplenir, yazın peşinde şehir, kadının peşinde şiir eylülün semtine kadar böyle gidilir bir gecede gittimdi hazirandan eylüle eylül yazdan terkedilmişti, şiirse haziranda kadın tarafından terkedildi o söylenceye: Bütün oğullar anneyi bir şiire terkeder! O kadın beni terkederse şair olurum oğul olduğum kadın sakın beni terketme, şiirdir söylenir, yazdır biter, kadındır gider Bütün kadınlar şiiri bir kadına terkeder!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.