Oya Baydar (1940, İstanbul), Türk yazar, sosyolog. Uzun zaman sosyalist siyasetin içerisinde yer almıştır. T24 internet gazetesinde yazarlık yapmaktadır.
Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi'nde okudu. Lise öğrencisi iken Fransız yazar Françoise Sagan'dan etkilenerek ilk romanını yayımladı. Lise son sınıfta iken yazdığı Allah Çocukları Unuttu adlı gençlik romanını hem Hürriyet gazetesinde tefrika oldu hem de kitap olarak yayımlandı. Bu roman yüzünden neredeyse okuldan atılıyordu. Lise yıllarında yazdığı ilk romanlarından sonra yazmaya ara verdi, uzun zaman siyasetle uğraştı, olgunluk çağında yeniden edebiyata döndü.
1964'te İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nü bitirdi ve bu bölüme asistan olarak girdi. "Türkiye'de İşçi Sınıfı'nın Doğuşu ve Yapısı" konulu doktora tezinin Üniversite Profesörler Kurulu tarafından iki kez reddedilmesi üzerine, öğrenciler olayı protesto için üniversiteyi işgal ettiler. Bu olay ilk üniversite işgali eylemi oldu. Baydar, daha sonra Ankara Hacettepe Üniversitesi'nde asistanlık yaptı.
1971'deki 12 Mart Darbesi sırasında, Türkiye İşçi Partisi ve Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) üyesi olarak, sosyalist kimliği nedeniyle tutuklandı ve üniversiteden ayrıldı. 1972-1974 arasında Yeni Ortam, 1976-1979 arasında Politika gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Eşi Aydın Engin ve Yusuf Ziya Bahadınlı ile birlikte İlke dergisini kurdu. Sosyalist yazar, araştırmacı ve eylem kadını olarak tanındı.
12 Eylül Darbesi sırasında yurtdışına çıktı ve 12 yıl boyunca Almanya'da sürgünde kaldı. Burada, sosyalist sistemin çöküş sürecini yakından yaşadı. Bu süreci 1991'de yayımladığı Elveda Alyoşa adlı öykü kitabında anlattı.
1992'de Türkiye'ye döndü. Tarih Vakfı ve Kültür Bakanlığı'nın ortak yayınları olan İstanbul Ansiklopedisi'nde redaktör ve Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi'nde genel yayın yönetmeni olarak çalıştı. Türkiye'ye döndükten sonra ardı ardına yayınladığı öykü ve romanları ile çok sayıda ödül kazandı ve sevilen bir yazar oldu.
Ödülleri
- Elveda Alyoşa ile 1991 Sait Faik Hikaye Armağanı
- Kedi Mektupları ile 1992 Yunus Nadi Roman Ödülü
- Sıcak Külleri Kaldı ile 2001 Orhan Kemal Roman Ödülü
- Erguvan Kapısı ile 2004 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü
- Hiçbir Yere Dönüş ile 2011 Akdeniz Kültür Ödülü
- Umut bebek daha güzel günler görecek. Boşuna Umut koymadık adını. Eğer biz o dünyayı kurmayı başarabilirsek, Umut bebek insanların sınıflarına göre ayrılmadıkları; ... herkesin eşit olduğu aydınlık, barışçı bir dünyada yaşayaak
Ortalığı kana boyayanlar bizler değildik. Tam tersi; kan, kavga, zulüm, savaş sona ersin diye çabaladık. Sadece biz değil, çocuklarımız da... Ama başaramadık, yenildik. Zafer haklı kılar, yenilirsen haksız olursun.
Arkadaşlar herkese merhaba. Kendime göre uzun bir okuma listesi oluşturdum. Daha önce okuyan varsa ya da fikri olan kitaplar ile ilgili buyurun sohbet edelim. Buradaki dostların da kitapları var. Her ay kendime belirli bir miktar bütçe ayırdım almak için. Fikirlerinizi bekliyorum.
1)
Mahkeme Elif Şafak'ın intihal yaptığına hükmetmiş. Bunda şaşıracak bir şey yok ama bu edebi hırsızlığın arkasında durup Elif Şafak'a destek için 130 yazar imza toplamış. Başka hiçbir ülkede hırsızlık bu kadar normalleştirilmez ve hırsızlar da bu kadar sahiplenilmez. Gel de şimdi bu yazarların kitaplarını bundan sonra gönül rahatlığıyla oku. Ya bunlar da bir yerlerden intihal yapmışlarsa. En iyisi yabancı edebiyattan devam. En olmadı Rus klasiklerini tekrar okumak daha iyi gözüküyor.
Destek veren yazarlardan bazıları:
İnsanın içini acıtan bir dönem romanı. Devam kitabı olduğunu değerli kitap dostum
Can Karakuş sayesinde öğrendiğim Erguvan Kapısı'nın öncesi olan ve yetmişli yıllardaki öğrenci hareketlerini ve toplumsal yapıyı, farklı sınıflardan iki gencin ümitsiz aşkı üzerinden anlatan güzel bir hikâye...
Şu günlerde yaşadığımız Covid-19 Pandemisi, insanlığın doğaya ne kadar zarar verdiğini iyice ispatladı. Doğa biraz rahat nefes aldı. Salgının yoğun olduğu yerlerde sokağa çıkma yasağı ile trafiğin ve endüstrinin de azalmasından kanallar temizlendi, hava kirliliği azaldı. Şimdilik iyi yanı bunlar, sonradan ortaya çıkacak tıbbi atık kirliliğini
Hatırlayamadığım kadar yıl önce alıp kenara koyduğum kitabı en nihayetinde okudum. Gördüğüm yorumlar sebebiyle çok büyük beklentim yoktu o yüzden ben sevdim, beklentimi karşılayan bir okuma oldu. Herkesin şu yorumuna katılacağım, cidden gereksiz uzatılmış ve tekrara düşülmüş bölümler vardı ilk sayfalarda ancak sonradan inanılmaz bir hal aldı kitap. İlginç bir hikaye ve kurgu vardı. Özellikle son iki yüz sayfasında büyük keyif alarak merakla okudum kitabı. Ayrıca dolu dolu olması ve fazlaca kaynaktan yararlanarak yazılmış olması da artısıydı benim için. Müzik terimleri olsun, 'Dersim' vakası olsun, kitap hazırlanırken fazlasıyla çalışılmış kafa yorulmuş konulardı ki bu da baştan savma olmayan bir eser oluşturma gayesi taşıdığını gösterir. Sonuç olarak Oya Baydar kalemini sevdiren bir yazar oldu, en azından bir kitabını daha okuyabilirim umarım. Tek temennim birdahaki Baydar kitabının daha az ve öz yazılmış olması. Herkese keyifli okumalar dilerim.