Oğuz Atay'a AİT DEĞİLDİR...
#Biliyor musun Olric
Neyi efendimiz?
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı.
Neden efendimiz?
Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
EsselâmuAleykûm
1.yorumda "Şeriatcılar burda barınamıcaklar artik:))" diye yorum yapan sözde okur vatandaşımızın(şaibeli) sözlerini kâle alıp bir açıklama yapacağım.
Şöyle ki; şeriatçılar bu ülkeye başka ülkeden gelmediler! Onların atası, soyu sopu şeriatçıydı.
Sen kalkıp ta ne had bilmezlikle burda barınamazlar diye konuşursun be
Öğrenmek isteyen okusun!
Öncelikle yazdıklarım kitap incelemesinden ziyade yazar incelemesi veya araştırma yazısı oldu. Bu araştırma-incelemeyi oluşturmak, (geceleri birer-ikişer saatimi ayırarak) bir haftamı aldı. Biraz emek verdim açıkçası. Bu sebeptendir okuyacak olanlara kesinlikle birşeyler kazandıracağımı düşünüyorum. Vakti olan herkesin
Tolstoy'a göre kadın, salt çocuk doğurmak içindir.
Nietzsche'ye göre ise kadın doğası gereği kötü ve vahşidir.
Çok okunan bazı yazar ve filozofların kadınlar hakkındaki görüşleri ne yazık ki hastalıklıdır.
Arkadaşlar yazdığım Wattpad temalı incelemelerden ve çektiğim videolardan dolayı aylardır linç edildiğimi biliyorsunuz. Sürekli arkamdan konuşuluyor ve ne yazık ki iftiralarla karşılaşıyorum. Bütün bunlardan çok yoruldum. Artık bu siteye veda etme zamanım gelmiş gibi görünüyor. 😔 Bugüne kadar beni destekleyen herkese teşekkür ederim ama artık bu yükü taşıyamıyorum. Hesabımı kapatmaya karar verdim demek isterdim ama ne yazık ki kudurtmaya devam edeceğim bu kişileri sdfdhjhgfh yeni kudurtucu incelemeler ve videolar yolda
Dostoyevski’nin diğer romanlarında da gördüğüm fakat en fazla bu romanda farkına vardığım bir şey var ki o da nerdeyse her bir karakterdeki alçaklık düşüncesi. Bu kitabı okurken karakterlerin büyük bir kısmında ‘ne kadar da alçağım ne kadar da gülünç bir durumdayım’ gibi cümleleri sık sık gördüm. Böyle yaparken Dostoyevski; Her insanın doğasında olan temel problemlere değinerek bize kendimizi ve insanların özünü düşünmek çabasına ulaştırdığının kanısına vardım. Ne kadar ‘’ahlaklı veya ‘’etik’’ bir yaşam sürmeye çabalasak da o ben merkezciliğimizin içine hapsolduğumuz sınırsız durumlar vardır fakat hangimiz bu yaptığım alçaklık gibi düşüncelere kapılırız ki belki çok azımız belki de hiçbirimiz. Bu durumu kitaptaki şu cümleyle bile özetlemiş oluyor Dostoyevski: ‘Hayatımın her günü göğsüme vurarak kendimi düzeltmeye söz verirdim ve aynı rezillikleri her gün yeniden yapardım.’
Freud’un Dostoyevski için kullandığı bu düşüncenin kitabı okurken ne kadar da doğru olduğunun farkına vardım. ‘’Yaratıcı sanatçı sorunu karşısında psikanalizin, silahlarını ne yazık ki bir yana bırakması gerekiyor.”
Kaç kere okumuş olsam da her okuyuşta ilk defa okumuş olma hazzını bana yaşatan, cümlelerindeki anlamların her okuyuşumda değiştiği bir yazar Dostoyevski.
instagram.com/booksentius/?ig...
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,6bin okunma
Kaç kitap oldu bilmiyorum ana karakterinin kadın olduğu bir roman okumayalı. Yazar Zülfü Livaneli olunca, romanın geçtiği yer Türkiye, kadın da dul olunca birçok gerçeklere, birçok olmaması gereken ama olan konulara da değinmiş yazar. Evlilikten, giyime, iş hayatından aile hayatına kadar birçok konuya değinmiş ve mesajlarını da vermiş Livaneli.
Cengiz Aytmatov benim için edebiyatta her zaman bambaşka bir başlık olacak, hiçbir başlık altına dizemeyeceğim, hiçbir kategoriye sokmak istemeyeceğim ve buna yakıştıramayacağım bir kişi. O kadar keyif alıyorum, öylesine içine girip, öylesinde yaşıyorum ki eserlerini... Bu zevki bu hisleri gerçekten kimseye anlatamam. Bir de bulunduğu toprakların
SMA hastası bir bebek için bu videoyu izler misin? Ailesi 1 milyon izlenmeye ulaşmaya çalışıyor.
youtu.be/52EFVxbc3Xs
Açıklama: Ben "Devlet şunu yapıyor ya da yapmıyor." demiyorum. Siyaseti de sevmem. Ülkemi seviyorum. Kötü bir amacım yok. Bu kadar insan çocukları için uğraşıyorsa, kampanyalar başlatıyorsa bu bana birilerinin
Gabriel García Márquez bu romanında, çocukluğunu geçirdiği kasabada gerçekleşmiş bir namus cinayetini kaleme almış. Orijinal adı (İspanyolca) Cronica de Una Muerte Anunciada (İlan edilmiş ölümünün kronolojiği), Türkçe’ye Kırmızı Pazartesi olarak çevrilmiş.
Bence, her kitaba konsantre olmalı ve öyle okumalı, ama “Kırmızı Pazartesi” biraz daha
Merhaba arkadaşlar! 🎨 Bugün sizlere kendimden biraz bahsetmek istiyorum. Ben 13 yıl boyunca resim çizmiş birisiyim ve çizmek benim için sadece bir hobiden ibaret değil, aynı zamanda kendimi ifade etme şeklim. 🖌️
Ancak son 3 yıldır yoğun bir tempo içindeydim ve ne yazık ki çizim yapmak için yeterli zamanım olmamıştı. Ama şimdi yeniden başladım ve bunun ne kadar özlemle beklediğimi fark ettim. ❤️ Sanatın benim için sadece bir hobi olmaktan öte bir anlam taşıdığını bilmek, beni her zaman resim yapmaya motive ediyor. Sadece portre çizimleri yaparak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Hedefim, her geçen gün daha iyi bir portre sanatçısı olmak. 🎨 Resimlerimi paylaşarak, başkalarına da bir şeyler hissettirmek ve ilham vermek istiyorum. Umarım çizimlerim sizlere de aynı duyguları hissettirir ve beğenirsiniz. 🤞🏻 Sizlerin de benimle paylaşmak istediğiniz herhangi bir sanatsal eseriniz varsa, çok memnun olurum. 🤗
Sevgiler ❤️
youtube.com/@Miray397
NOT: Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Uzun bir makale konusu, tez ya da kitap olabilecek "kadınların tarihi"ne dair kısa bir yazıdır. Yine de bir incelemeye göre uzundur. 10'dan fazla alıntıyla da yazıyı zenginleştirmeye çalıştım. Ve rahat okunması için konu başlıklarına ayırdım. Yalnızca kitapla ilgili kısımları merak edenler