Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yalnız bir opera
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın, ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş
Biz bu çağın kendi gök kubbesini yitirmiş çocukları olarak nedense hep söyleyecek yeni sözler aradık, dudağımızı pak etmek aklımıza gelmedi hiç. Şimdilerde sözümüzün kendimize bile te- siri yoksa işte bundandır. Sözünde tesir olmayanın nazarından, nazarı fayda etmeyenin sükûtundan da kimseye bir hayır gelmi- yor maalesef.
Reklam
Şimdiki çocuklar yeni bir çağın çocukları. Sorumlulukları kadar haklarını da biliyorlar. Aslına bakarsanız sorumluluklarından çok haklarını biliyorlar. 
Sayfa 168Kitabı okudu
Önsöz
Biz bu çağın kendi gök kubbesini yitirmiș çocukları olarak nedense hep söyleyecek yeni sözler aradık, -Dudağımızı pak etmek aklımıza gelmedi hiç.
....kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. işte budur hayat!
yaşadıklarını kar sayma: yaşadığın kadar yakınsın sonuna ne kadar yaşarsan yaşa, sevdiğin kadardır ömrün..
Reklam
Onlar yeni bir çağın çocukları. Sorumlulukları kadar haklarını da biliyorlar. Aslına bakarsanız sorumluluklarından çok haklarını biliyorlar ya.
Sayfa 250Kitabı okudu
Bir kültürün içinde yaşamak başka, onun üzerinde düsünm başka bir şeydir. "Milli şuur", adı üstünde bir "şuur" yani "farkına varış", yeni deyimle "bilinç" demektir. Türkler, kendilerine has kültür değerlerini bilmedikleri, onlar üzerinde kafa yormadıkları, onların milli varlık bakımından taşıdıkları değeri ölçmedikleri için, pek çok şey kaybetmişlerdir. Bir millet, kendisini hiçe sayarak yabancıların manevi kölesi olursa, er geç maddi kölesi de olur. Hikmetin esası, ferdin ve milletin kendi kendisini bilmesi "Milli şuur" kendi milletinin varlığını tanımak ve bilmek demektir Fakat bu yeterli değildir. Biz bugün değişen dünya ortasinda kanunda denildiği gibi, “kendimize has özellikleri kaybetmeden çağa uygun, yeni, ileri, güzel bir kültür ve medeniyet vücuda getirmek zorundayız. Milliyetçilik asla bir “narsisizm", ayna karşisina geçerek kendisine hayran olmak değildir. O, bir "benlik şuuru", "kendi güvenme duygusu", “yeni şeyler yaratma iştiyakı ve iradesi"dir. Bu şuur, duygu, iştiyak ve iradeyi bize, milletimizin tarih boyunca yarattığı eserler verir. Süleymaniye'yi yaratan bir milletin çocukları, bugün Türk şehirlerini çirkinleştiren beton yiğinlarina tahammül etme aynı teknik ve malzeme ile çağın en güzel mimari eserlerini vücuda getirebilmelidir. Bu, sadece başkalarinı taklit etmekle değil, kendi kendisini bilmekle olur.
_Sanatın yaratıcı gücü, doğadan, sanatçının eli değmeden, kendiliğinden çıkar ortaya. Her sanatçı, doğanın özünde bulunan sanat nitelikleri karşısında, Aristoteles'in deyimiyle bir "öykünücü"dür. O, ya Apollo'ca bir düş sanatçısı, ya Dionysos'ca bir coşkunluk sanatçısı ya da hem coşkunluk hem de düş sanatçısıdır. _Apollo,
En bi sevdiğim
Ve bitti Sonra yalnız bir opera başladı ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin
Reklam
BU KADAR ACI İÇİN ÇOK KÜÇÜK BU FİLİSTİN
Şiirimizin büyük ustası Cahit Koytak'ın Gazze Risalesi'nden aldım başlıktaki dizeyi. Gazze için ne yazılabilir? İnsanlığın bu dönemeç noktasında, bu duygu yıkımı karşısında insan sesle, sözle, şiirle karşı koyabilir mi olan bitene? Vicdanı olan herkes, küçücük çocuklara kıyan kahrolası ölüm makinesini lanetliyor. Bir yüreği olan herkes,
YALNIZ BİR OPERA ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin
“ 21. yüzyıl cahilleri okuma yazma bilmeyenler olmayacak. Öğrenmeyi, yeniden yenilenerek öğrenmeyi bilmeyenler olacak. Alvin Toffler
“İlişki gelişmeyince, ilişki içindeki kişiler de gelişmez.” Doğan Cüceloğlu
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
604 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.