Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
O halde ciddi ve gerçek karar ne olabilirdi? Efendiler, bu durum karşısında tek bir karar vardı. O da milli egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak ! İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun 'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Yeni güne..
Azizim, bizim bir çayımız bir de çay içerken düşündüğümüz insanlar var...
Reklam
Bizim pesimizmimiz: Dünya, sahip olduğunu düşündüğümüz değere sahip değilmiş. İnancımız, bilgiye karşı duyduğumuz isteği o kadar arttırmış ki bugün bunu söylemek zorundayız. Birinci sonuç: Daha az değer görünüyor; edinilen ilk tecrübe budur. Sadece bu açıdan pesimistiz; yani bu tekrar değerlendirmeyi herhangi bir kuşkuya yer bırakmaksızın kendimize itiraf edişimiz ve kendimize eski yöntemle hikayeler -yalanlar- anlatmayı bırakışımızla. Bizi yeni değerler aramaya sevk eden acıma duygusunu işte böyle buluruz. Sonuç: Dünya, inanmak istediğimizden çok daha değerli olabilir; sadece ideallerimizin saflığının ötesine bakmalıyız ve ona en yüce açıklamaları getirdiğimizi düşünürken, kendi insanca varoluşumuza kısmen bile adil olmayan bir değer biçmiş oluyoruz.
"Yetkili olmadığımızı düşündüğümüz için iddia etmeye cesaret edemediğimiz şeylerde, başkaları bizi eleştirmekten geri kalmıyor, bilerek ya da bilmeyerek içimizdeki her şeyi görmezden geliyorlar. Her daim başkalarının fırlatıp attıkları oluyoruz, her yeni günde de kendimizi tekrar bulmak, toparlamak ve birleştirmek zorundayız."
Gönlümüz ve kalbimiz üzerindeki o demir kapı açıldıktan sonra, karanlıktan (zulumat) çıkar ve o nurlu alana (hidayet) adım atarız. Burada tekamül edebilmenin şar ise, yolda ilerlerken düşünce ve davranışlarımızın gittikçe saflaşması gerekliliğidir. Evet, büyük temizlik bir ölçüde tamamlandı ama tasfiye (saflaştırma), yani ince ayar devam ediyor. Mesela, tünelin karanlık tarafında iken insanları eleştiriyor, arkalarından konuşuyor, dedikodu, gıybet yapıyorduk ama burada artık bırakın gıybeti, başkalarıyla paylaşmasak da, onlar hakkında kendi düşüncelerimizde bile olumlu düşünmeli ve kusur görmekte ısrar etmemeliyiz. Suizan (iki ihtimal arasından kötü olanı seçip onu, düşündüğümüz kişiye yakıştırmak) yerini artık hüsnüzana bırakmalı. 4 ilişki kategorisinde gittikçe saflaşan, letâfet kazanan bir insan modeli... Ve bu saflaşma sürecinde gittikçe daha da güzelleşen haller; bizi şaşırtan, hayret ve hayranlığa düşüren yepyeni varoluş alanları... Daha önce hiç tatmadığımız tatlar, görmediğimiz renkler, işitmediği- miz sesler, almadığımız kokular... Ve en önemlisi; muhteşem bir özgürlük, bizi esir almış o karanlık boyuttan kurtulma, yeni doğmuş bir bebeğin gözleri ile dünyayı görme.... Evet, tünelden çıktık ve tekrardan dünyanın yeşil ovalarında yürüyoruz ama bu "ben", artık başka bir "ben". Toprak altındaki o inisiasyon seromonisinde bir şeyler oldu, sanki öldük ve yeniden dirildik... Yükselen sabah güneşinde çok acayip bir şey daha fark ediyoruz; ardımıza dönüp baktığımızda "gölgemizi göremiyoruz, bu boyutta artık "gölge" de yok, ürkütücü ama gerçek...
Bizim iş birdenbire canlandı. Geçenlerde şehre büyüklerimizden biri gelmiş. Otomobili ne kadar rahat da olsa bu yol yine kendini hissettirmiş olacak ki, bir laf arasında valiye bundan bahsetmiş, vali de hemen atılarak: "İlk düşündüğümüz şeylerden biri de budur, hemen bu sene yaptırmak istiyoruz, projeleri hazırlanıyor. Hatta asfalt yaptırmayı bile düşünüyoruz. Acaba bu yol asfalt olsa şehrimizi sık sık şereflendirir misiniz?" demiş.
Reklam
Tamamen anladığımızı düşündüğümüz şey daha önce dikkatimizden kaçan yeni soru işaretleri demektir.
Bir kadın bize çektirdiği her yeni ıstırapla, çoğu kez farkında olmadan, üzerimizdeki gücünü artırır, ama aynı zamanda kendisinden beklentilerimizi de çoğaltır. Kadın, bize yaptığı her kötülükle giderek daha fazla kıstırır bizi, zincirlerimizi çoğaltır, ama aynı zamanda, içimiz rahat edecek şekilde kendisini bağlamamız için gerekli olduğunu düşündüğümüz zincir miktarını da iki katına çıkarır.
Sayfa 180 - Yapı Kredi Yayınları
Efendiler, ben bu kararların hiçbirinde uygunluk görmedim. Çünkü, bu kararların dayandığı bütün deliller ve mantıklaır çürüktü, temelsizdi. Gerçekte, içinde bulunduğumuz o tarihte, Osmanlı Devleti’nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele bunun da bölüşümünü sağlamaya çalışmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti, onun bağımsızlığı, padişah, halife, hükûmet, bunların hepsi anlamı kalmamış bir takım boş sözlerden ibaretti. Neyin ve kimin dokunulmazlığı için kimden ne gibi bir yardım sağlanmak isteniyordu. O halde ciddî ve gerçek karar ne olabilirdi? Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da millî egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak! İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulanmasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Efendiler, ben bu kararlann hiçbirinde isabet görmedim. Çünkü, bu kararların dayandığı bütün deliller ve mantıklar çürüktü, esassız idi. Hakikatte, içinde bulunduğumuz tarihte, Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tamam olmuştu. Osmanlı memleketieri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk'ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele, bunun da taksimini teminle uğraşılmaktan ibaretti. Osmanlı Devleti, onun bağımsızlığı, padişah, halife, hükümet, bunlar hepsi anlamı kalmamış birtakım manasız sözlerden ibaretti. Neyin ve kimin dokunulmazlığı için kimden ve ne yardım talep olunmak isteniyordu? O halde ciddi ve hakiki karar ne olabilirdi? Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da milli hakimiyete dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti tesis etmek! İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklanna ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Reklam
Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da milli hâkimiyete dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti tesis etmek! İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Corona’yı konuşmayı bırakıp, geçiş yaptığımız dijital çağı irdeleyerek bir yandan önümüze de bakmaya çalışıyoruz. -Yeni dijital çağda markanı nasıl yöneteceksin? Özellikle B2B şirketlerin ilgisini çekeceğini düşündüğümüz videoyu izlerken sakın benim markam yok demeyin. Kendi isminiz ve itibarınız da bir marka. Organizasyonlar, partiler, dernekler, vakıflar! Sizler de lütfen iyi izleyin. Çünkü artık sıçrama ve atılım yapma vaktidir; yapamayanlar fikirleriyle birlikte elenir, yok olur. Radikal kararlar almanın tam zamanı. youtube.com/watch?v=yFtW0YC...
1.153 öğeden 1.126 ile 1.140 arasındakiler gösteriliyor.