Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İmkansız, sadece bizim imkansız olduğunu düşündüğümüz şeydir. Belki de şu anda imkansız olduğunu düşündüğün şey, işte bu sınırsız olanakların imkansız olmadığı fikridir. Öyleyse bu senin şahsi kanaatindir. Bunun doğru ya da yanlış; iyi ya da kötü bir tarafı yok. Bu, senin kendi kanaatindir ve yaşamın da bu doğrultuda ilerleyip
"Bütün ömrümüzü, hakkımızda en ufak bir şey bile bilmeyen ama hakkımızdaki her şeyi bildiklerini iddia eden insanlarla birlikte geçiriyoruz. En yakın akrabalarımız ve dostlarımız bile bir şey bilmiyor, çünkü kendimiz de çok az şey biliyoruz. Yaşamımız boyunca kendimizi keşfetmeye çalışıyoruz, sonunda zihin gücümüzün sınırına gelince de pes ediyoruz. Çabalarımız tam bir hayal kırıklığı ve mutlak bir ölümcül depresyonla son buluyor. Yetkili olmadığımızı düşündüğümüz için iddia etmeye cesaret edemediğimiz şeylerde, başkaları bizi eleştirmekten geri kalmıyor, bilerek ya da bilmeyerek içimizdeki her şeyi görmezden geliyorlar. Her daim başkalarının fırlatıp attıkları oluyoruz, her yeni günde de kendimizi tekrar bulmak, toparlamak ve birleştirmek zorundayız. Yaşlandıkça daha sert yargılarda bulunuyoruz ve karşılığında iki kat sertlikte yargılara da alışmalıyız."
Sayfa 83 - Sel YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu sahip olduğumuz inanç ve günlük düşüncelerimiz hakkında bize neyi ima eder? Bütün kış boyunca grip sezonu ile ilgili makaleler okuyup grip aşısı reklamlarına bakarken acaba gribe yakalanma duyarlılığımızı daha da mı artınyoruz, tüm bunlar bizde grip aşısı olmadığımız takdirde hasta olacağımız inancı mı oluşturuyor? Basit bir şekilde grip olan birini gördüğümüzde, aynı yollarla, tıpkı Japon çocuklarının zehirli sarmaşık olduğunu zannetikleri zararsız yapraklardan etkilenmeleri ya da kendilerine allerjen olduğu söylenilen basit bir su buharım içlerine çektikleri zaman astım nöbeti geçirenlerde olduğu gibi kendimiz de hasta olacağımızı düşündüğümüz için hasta oluyor olabilir miyiz? Artrite, çalışmayan ekleme, zayıf hafızaya, enerji dalgalanmalarına ve yaşlandıkça azalan cinsel güdülere, acaba reklamlardan, TV şovlarından ve gazete haberlerinden bize yapılan bombalamalar nedeniyle yakalanma riskimiz çoğalıyor olabil mi? Ya, zihnimizde fark etmeden yarattığımız kendi kendin üreten diğer kehanetlerimiz bize neler yapıyor olabilir? Basitçi ve sadece yeni şeyleri düşünerek ve yeni inançları seçerek acab hangi "kaçınılmaz gerçekleri" tersine çevirebiliriz?
O halde ciddi ve hakiki karar ne olabilirdi? Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hâkimiyeti milliyeye müstenit,bilâkaydüşart müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek! İşte, daha, IstanbuVdan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur.... Osmanlı Hükümetine, Osmanlı padişahına ve müsliminin halifesine isyan etmek ve bütün milleti ve orduyu isyan ettirmek lâzım geliyordu... (Nutuk, ss. 12-13 ve 14-15)
Dikkatimizi, bu kadar ufak ama hayati önem taşıyan ayrıntılara yönelten bir kitap okumanın bir etkisi de şu olabilir: okumakta olduğumuz kitabı bir kenara bırakıp kendi hayatımıza baktığımızda, “ Yazar yanımızda olsaydı nelere dikkat ederdi?” Sorusuna takılabiliriz. Zihnimiz bilinç üzerinde yüzen nesneleri seçmek için yeni ayarlanmış bir radar gibidir. Kitabın bizde yarattığı etki, sessiz olduğunu düşündüğümüz bir odaya radyo getirmeye benzer; sonra anlarız ki sessizlik yalnızca belli bir frekansta vardır, aslında radyo yokken de odanın içini Ukrayna radyo istasyonundan ya da bir gece yarısı sohbetinden gelen ses dalgaları doldurmaktadır. Gökyüzünün aldığı renklere, bir yüzün nasıl aniden değişebildiğine, bir arkadaşın ikiyüzlülüğüne ya da daha önce asla bizi üzmeyeceğini düşündüğümüz bir durum karşısında duyulan bastırılmış üzüntüye yönelir dikkatimiz. Kitap bize duyarlılık kazandırır, kendi incelmiş duyarlılığı sayesinde çoktandır kullanmadığımız antenlerimizi uyarır.
Benim kararım
Gerçekte, içinde bulunduğumuz o tarihte, Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk'ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. .... O halde ciddî ve gerçek karar ne olabilirdi? Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da millî hâkimiyete dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak! İşte, İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulanmasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Sayfa 9 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okuyor
Reklam
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki bizzat iyilik dahi ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. Günde iki defa Edirnekapı ile Fatih arasındaki yolu en uzun zaman içinde, her adımı ayrı ayrı hayaller peşinde atarak gider gelirdim.
Yalan Ne peki? En büyük yalan, Günün 24 saati olduğumuzu düşündüğümüz ve gösterdiğimiz kişidir.
Facebook, “varlığı senkronize etmeye" yönelik daha geniş kapsamlı çağdaş ve (teknik) tertip kapsamında, oldukça ironik bir biçimde ötekinin yüzünü yok ederek yerine daha kısa ve öz bir mevcudiyet, daha hafif bir dokunuş getirir. Bu durum etkileşimlere farklı bir senkronizasyon türü getirir: "yaşam eksenleri boyunca yolları bir ya da
Sayfa 57 - 58 - PdfKitabı okudu
…bu tabiat kanunlarını koyan, insana bu tabiat kanunlarını keşfetme kabiliyeti veren kim? Böyle düşündüğümüz zaman biz, büyük bir gücün bize çizdiği sınırlar içinde kaldığımızı biliyoruz. Tabiat kanunlarını aşmamız mümkün değil. Yeni bir kanun koyamıyoruz, var olan bir kanunu da değiştiremiyoruz. Çünkü o kanunu koyan kaldırır. Hazreti İbrahim'i ateşe atar, ateşin yakma hassasını onun için ortadan kaldırabilir; çünkü O koydu. Böyle baktığımız zaman ne kadar sınırlı varlıklar olduğumuzu görüyoruz. Halbuki biz kendimizi sınırsız sanıyoruz; ama bizim algımız izafi bir algıdır
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
Unutmamak gerekir ki hatıralarımız, düşlerimiz ve hırslarımız nesnelerin değil bizim içimizdedir. Biz sahip olduğumuz şey değiliz, biz yaptığımız şeyiz, biz düşündüğümüz şeyiz ve sevdiğimiz kişiyiz. Sevmediğimiz geçmiş zamanları, sonuca ulaşamamış çabaları ve gerçekleşmemiş hayalleri ortadan kaldırarak yeni (ve hakiki) olasılıklara yer açarız. Arzu nesneleri, hayatlarımızın sahte versiyonunun destekçileridir; kendi gerçek benimizi ve potansiyelimizin tamamını gerçekleştirmemizi sağlayacak zamana, enerjiye ve alana sahip olmak için bu yığını temizlemek gerekir.
Her şeyi (evet, her şeyi) yeni baştan düşünmek bir yük, zahmet yahut boş iş değil... Başlangıç noktası ise "Elimdeki gerçekler (facts) nelerdir? Neleri gerçekten biliyorum?" sorusunu sormaktır. Her bir davranışımızdaki bilinç düzeyimiz, bu dünyaya yaptığımız katkının düzeyini de belirler. Arada bir durup da kesin bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri sorgulamak, hiç de kötü bir fikir değil aslında. Zira insanı geliştirecek nice fikir tohumu, doğruluğundan kesin emin olduğu yanlışlarında gizlidir.
Sayfa 75 - Tuti KitapKitabı okudu
Yeni Dönemde Türkiye'nin Dönüşüm Yolculuğu
Teknolojilerin yalnızca insanların yapabileceğini düşündüğümüz şeyleri yapmakla kalmayıp, aynı zamanda bunları insanüstü bir performans düzeyinde giderek daha fazlasını yapabileceği yeni bir dijital çağın eşiğindeyiz. Yapay zekâ, metaverse, blockchain ve Web 3.0 ile bağlantılı teknolojilerin benimsenme hızı ülkeye göre değişse de araştırmalar, küresel ölçekte bu teknolojilere entegrasyonun dünya ekonomisinin yüzde 50'sini etkileyebileceğini gösteriyor. Metaverse, blockchain, yapay zekâ merkezli teknolojiler, Türkiye'nin üretkenliğinin artırılması ve birçok yeni istihdam yaratması için büyük fırsatlar sunuyor. Bu fırsattan yararlanmak için bizler de ülke olarak, geleceğin şirketlerinde gerekli olan yeni becerileri geliştirmek adına yetenek dönüşümüne yatırım yapmalıyız. Bu dönüşümü gerçekleştirmek için tüm paydaşların birlikte çalışması kritik önem taşıyor. Yetenek dönüşüm yolculuğunun Türkiye'nin güçlü potansiyelini ortaya çıkaracağına inanıyorum. Çocuklarımızın metaverse içerisinde geliştirilecek birçok platformu hatta kendi sentezimizle metaverse'lerimizi geliştireceğine ve bu yeni dünya düzenini oluşturan bireyler olacağından hiç şüphem yok. Bu farkındalık ve yetkinlik seviyesinin geliştirilmesi için Metaverse/Meta İnsana Hazır mısın? eseri de önemli bir kaynak niteliği taşıyacak. Emrah Kaya, iyi ki varsın, katkın için teşekkürler. Ali Sabancı
Sayfa 119 - Nemesis KitapKitabı okudu
Bu çağ, yalnız "eni" yalnız "uzunluğu" olan bir düzeyden ayıracak­tır bizi. Bir boyuta daha eriştirecektir. Artık "Yüksekliği" de vardır üzerinde düşündüğümüz alanın. * Çağlar, bir düşünce kesiminden başka bir düşünce kesimine geç­mekle kendini belirtir. Bugün uzaydan ötesini düşünememizden belli yeni bir çağa girdiğimiz.
“Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da milli hâkimiyete dayanan, kayıtsız şartsız, müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek! İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur.”
506 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.