Nikolay Gogol ustanın bu kitabında "Palto" öyküsü hepimizin bildiği gibi kitapta ki diğer öykülerinden sıyrılarak biz okuyucuların beyninde düşünce dolabında dondurulmuş vaziyette bulunan " ben de yazmalı mıyım acaba " fikrini kamçılayarak tekrardan olgunlaştırırken ;tüm çıplaklığıyla çarpıcı kişilik
Gogol’un daha önce hiç bir kitabını okumadım yalnız 2015 yılından beri Palto’nun varlığından haberdarım lâkin oyunlaştırılmış haliyle..
Haberdar olduğum kısımda ‘Palto’ hiç bir zaman merkezde yer almadı bugün gün boyunca sayfalar arasında satırları okurken daha önce sessizce izlediğim sahneler anlam kazandı..Mesela;Arkeviç ,davetten evine yeni
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum okuduğum en ilginç kitaplardan biri. Okuyucuya farklı bir dünya tasvir ediyor.
Dostoyevski'nin "Hepimiz Gogol'ün Paltosundan çıktık" dediği o meşhur sözü herkes bilir. Hiçbir övgü yazarın büyüklüğünü bu kadar anlatamazdı bence.
Kitap 3 farklı hikayeden oluşuyor:
"BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ"
Sıradan bir memur olan İvanoviç'in patronun kızına aşık olduktan sonra ruh sağlığının bozulup nasıl delirdiği anlatılmış. Trajikomik olan bu hikayeyi de diğer hikayeleri gibi çok beğendim.
"PALTO"
O meşhur Palto hikayesi. Üç hikaye içinde en uzun olanıydı. Aşağı dereceden bir memur olan Akaki Akakiyeviç'in paltosunun giyilemeyecek kadar yıpranmış ve tamir tutmayacak dereceye gelmiş olması herkes tarafından alay konusu olmasına vesile oluyor. Tek hayali yeni bir paltoya sahip olmak ve bunun için yediğinden içtiğinden kısarak yeni bir palto diktiriyor lakin gittiği bir davet sonrası paltosunu çaldırıyor. Güzel bir hikayeydi lakin sonu acı bitiyor.
"BURUN"
Kitabın son ve en çok güldüğüm hikayesi. Konusu oldukça ilginç. Hikaye, karakterimiz Kovalev'in bir sabah uyandığında burnunu yerinde bulamamasıyla başlıyor. Ardından kahramanın, burunsuz dümdüz yüzüyle Petersburg sokaklarında kaybolan burnunu aramasıyla devam ediyor. Baştan sona mizahın eksik olmadığı bir hikayeydi.
Kitap hem sıradan hem dramatik hemde trajikomik . Sıradan bir o kadar da sıradışı..
Bu kitap "Bir Delinin Hatıra Defteri" "Palto" ve "Burun" adlı üç hikayeden oluşuyor.
Bir delinin hatıra defteri hikayesi, sıradan bir memur olan İvanoviç'in müdürünün kızına aşık olmasınin ardından yaşadıklarını konu alıyor. Yaşadıklarını hatıra defterine kaydetmiş. Bizde bunu okuyor ve yer yer gülümsemekten kendimizi alamıyoruz.
Aşağı dereceden bir memur olan Akaki Akakiyeviç'in paltosunun giyilemeyecek kadar yıpranmış ve tamir tutmayacak dereceye gelmiş olması herkes tarafından alay konusu olmasına vesile oluyor. Tek hayali yeni bir paltoya sahip olmak ve bunun için yediğinden içtiğinden kısarak yeni bir palto diktiriyor lakin gittiği bir davet sonrası paltosunu çaldırıyor. Güzel bir hikayeydi lakin sonu acı bitiyor.
Burun hikayesi, düşük dereceli bir memur olan Kovalev'in bir sabah uyandığında burnunu yerinde bulamamasıyla başlıyor. Ardından Petersburg sokaklarında kaybolan burnunu aramasıyla devam ediyor.
Keyifli okumalar
Palto, bir oturuşta bitirebileceğiniz çok kısa bir kitap fakat bu kadar kısa olmasına rağmen o dönemdeki Rus toplumunu net bir şekilde gözler önüne seriyor. Anlatımı, hitabı da çok güçlü ve Rus edebiyatı için önemi olan bir kitap.
Hikaye, karakterimiz Akakiyeviç'in sıradan hayatını; çevresindeki onu ezen, alay eden kişilerin gözüyle bakıldığında da "ezik" karakterini anlatmasıyla başlıyor. Bunları okurken Rusya'nın soğuğunu düşününce değil de bir insanın ezilmişliğinde üşüyorsunuz adeta.
Hikayenin devamı paltosunu daha doğrusu "sabahlığını" onarması için bir terziye gitmesi ve burda paltosunun onarılamayacak kadar yıpranmış olmasını öğrenmesiyle devam ediyor. Yeni bir palto diktirmenin önce korkulu rüyası olması hatta bunu düşündüğü anda gözlerinin kararması fakat sonrasında; bunun, karakterin sıradan hayatındaki tek amacı, tek hayali haline gelmesini anlatıyor. Öyle ki hasta düştüğünde bile sayıkladığı şeylerin tamamı bu yeni paltosu hakkında oluyor.
"Sanki yaşamında eksik olan bir şeyin yarattığı boşluk doldurulmuştu..sanki yanında, yaşamakta olduğu anı paylaşan biri vardı..bu hoş hayat arkadaşı paltosundan başkası değildi."
Kitabın sonu beklemediğim bir şekilde fantastik olarak bitse de güzel bir son oldu.
PaltoNikolay Gogol · Bordo Siyah Yayınları · 201236,8bin okunma
Gogol’un gerçekliğe mizahi bir biçimde yaklaşarak, bir nevi gerçekliği aşarak oluşturduğu alışılagelmedik tarzdaki öyküleri, onun akranları arasında ve sonrasında günümüze dek süregelen şöhretinin en önemli yapıtaşları oldu. Gerçekliği eğip bükerek yapısöküme uğratmak için kullandığı mizahtan ötürü, öykülerinde hayal ve gerçek tek perdede erir.
Nikolay Vasilyeviç Gogol'un yazdığı Gerçekçi Rus Edebiyatının bana göre mihenk taşları arasında kabul edilmesi gereken ve sınıfsal ayrılıkların insanların hayatını nasıl etkilendiğini anlatan kısa ve bir o kadar güzel anlatıma sahip hikaye. Hikayeden bahsetmek gerekirse anlatıldığı dönemde yaşanılan sosyal sınıf baskısının, alt sınıf insanlar üzerinde bıraktığı etki hikâyede anlatılmaktadır. Hikayemizin kahramanı olan Akakiy Akakiyeviç devlet dairesinde çalışan bir memurdur. Sabahtan akşama kadar resmi belgeleri kopya etmektedir. En büyük hayali ise eskimiş olan paltosunu değiştirmektir. Bunun için para biriktirmektedir. Sonunda istediği paltoyu elde eder ancak; paltosu bir gece evine giderken çalınır. Yeni paltosunun çalınması üzerine bulunması için bir bakandan yardım ister ve bunun üzerine bakan tarafından çok kötü bir şekilde azarlanır. Bu durum kahramanımız üzerinde çok büyük bir etki yapar ve üzüntüsünden hastalanıp ölür. Ancak hikaye burada yeni bir dönemece girmektedir; aslında kahramanımızın ölümünden sonra hayalet olarak kasabada görüldüğüne ve geceleri insanların paltolarını aldığına dair çıkan söylentiler nedeniyle olaylar her geçen gün daha da büyümektedir. Son olarak kendisini azarlayan bakanın paltosunun çalınmasıyla bu olaylar son bulur. Sonuç olarak Sosyo-ekonomik durumda oluşan uçurumun insanların hayatlarını ne kadar derinden etkilediğinin anlaşılması adına kesinlikle okunması gereken bir eser...
Ana karakterimiz Akakiy Akakiyeviç, sıradan bir memur ve etrafındakiler tarafından dikkat bile edilmeyen silik bir karakterdir. Sürekli iş arkadaşları tarafından kendisiyle dalga geçilip aşağılanmasına rağmen sesini çıkaramamakla beraber görevi olan belgeleri temize çekme işini çok severek ve tüm benliğiyle yapmaktadır. Bu görevi o kadar içten
PALTO / GOGOL
Dışlanan, silik yakıştırması yapılan, para sıkıntısı çeken, çevresindeki kişiler tarafından görmezden gelinen Akakiy Akakiyeviç'in öyküsü.
Hikaye insanlar tarafından dışlanan, alaya alınan sıradan bir katibin yeni bir palto sahibi olma isteğiyle başlar ama işler ne yazık ki beklendiği gibi gitmez.
Asıl hikayeye geçmeden önce Akakiy Akakiyeviç'in ne kadar iyi bir katip olduğunu işine çok önem verdiğini görüyoruz. Ama bunun hiç önemsenmediğini yapılan işin kalitesine değil de üstünede ki kıyafetlerin kalitesine bakılıp aşalandığına şahit oluyoruz.
Akakiy Akakiyeviç'in tek hayali yeni bir paltoydu. Yeni palto için bir sürü fedakarlık yaptı. Bizim istediğimiz zaman elede edebileceğimiz palto için o bir çok şeyden vazgeçti. Paltosunun hayali bile onu mutlu etmeye yetiyordu. Ve sonunda sahip de oldu. Ama yine de sonu güzel olmadı.
Belki de hayatı boyunca ilk defa o kadar multu olmuştu.
Yazar paltosuyla ilişkini mutlu aileye benzetmiş. Bence daha üst düzey bir mutluk yok.
Insanlara alt sınıf, üst sınıf, çirkin, güzel diye muamele yapmak yerine düşüncelerin kalitelerine göre hislerine göre muamele yapmak bizi daha kaliteli insanlar yapar.
Selma ŞAYIK
31.05.2020
Nikolay Gogol
POLTO
Devlet dairesinde yazıları temize geçme görevi olan, kimsenin dikkatini çekmeyen, saygı görmeyen, memuriyetin en alt kademesinde bulunan Akakiy Akakiyeviç’in hikayesidir Palto. Akakiy memur olmasına rağmen o kadar az kazanır ki üstüne bir palto bile alamaz. Neredeyse karın tokluğuna çalışan Akakiy, tek göz odada, eski püskü
Uzun uzun hesap kitaptan sonra Akaki en az bir yıl boyunca bazı günlük giderlerini azaltması gerekeceğine karar verdi. Akşam çayından vazgeçecek, mum masrafından tasarruf için evrakları ev sahibesinin odasında temize çekecekti. Aynı zamanda ayakkabılarının az aşınması için mümkün olduğu kadar bozuk kaldırımlardan kaçınacak ve çamaşırcı kadına yıkanacak o kadar fazla çamaşır vermeyecekti. Önceleri kısıtlamaları hayli sıkıcı bulduysa da yavaş yavaş alışıverdi hatta akşamları yemek yemeden aç yatmaya başladı. Besin noksanlığından Akaki rahatsız olmuyor, yeni paltosunun hayali ruhunu yeterince besliyordu. O andan itibaren hayatında bir boşluk doldurulmuş, sanki evlenmiş de hayat yolculuğunda her şeyi paylaşan bir hayat arkadaşı olmuştu, yalnız değildi. Hayat arkadaşı; sahip olacağı güzelce vatkalanmış, astarlanmış, yeni paltosunun hayaliydi.