Hadi itiraf edin!
Hepiniz en az bir defa ölmeyi düşünmüşsünüzdür hayatta.
Kim bilir, belki buna kalkışan, kıyısından dönenler de vardır aranızda!
Geçenlerde bir haber gördüm, "Dünyanın en mutlu ülkesinde intiharlar neden artıyor?" Farklı zaman diliminde ise ülkemize dair bir haber gördüm: "İntihar oranlarında artış %50'lere
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Peyami Safa denilince birçoğumuzun aklına ortaokul ve lise yıllarında okuduğumuz “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” gelir. Bir de dizi filmi çevrilen “Fatih Harbiye” adlı romanı. Onun “Matmazel Noraliya'nın Koltuğu" ve “
Yalnızız” gibi dünya klasikleri arasında yer alabilecek eserleri ise maalesef daha az tanınıyor. Ben onun adının, bu eserlerindeki
Biliyorum son birkaç yıldır çok yoruldun, canın yandı çok... Çokça ümitsizliğe kapıldın. Yaşamaya dermanın kalmadı. Hatta çok kez vazgeçtin. Nefes al(a)madan yaşadın. Ama hayat akıyor. Seninle ve senden çok bağımsız bir şekilde... O akışın içinde kaybolduğunu hissettiğinde bu küçük kızı hatırla! Gözlerinin içinin güldüğü çocukluğunu hatırla... O kız sana ışık olacak.
Doğum günüm kutlu olsun. Özüme dönmeyi, yeniden Nil olup taşmayı diliyorum çöllere...♓
...her mevsimde, başka bir mevsime ait, yolunu şaşırmış günler bulunur...
...parça parça birbirine eklenen Mutluluk takviminde bir başka bölüme ait olan bu kopuk sayfayı daha öne ya da arkaya yerleştirirler.
Bu kitap o zaman ''Kitaplık'' olan kütüphaneme girdiğinde 7. sınıf öğrencisiydim. Kitabı satın aldığımız gün dün gibi aklımda. Babamın bana ilk aldığı kitap buydu. İşin cilveli yanı ise kendisi ağır şekilde Türk-İslam sentezini benimser. 8. Sınıf öğrencisi için pek ideal olmayan bu kitabı babama neden aldığımızı sorarken aklım ''Gençlik kitapları'' reyonunda idi. Bana verdiği cevap şu yöndeydi. '' Her fikri ölç, tart biç, düşüncelerin kulaktan dolma değil, kendine ait olsun. Sana ait olmayanı düşüneni daha çok sev, hayat gerçekten farklılıklarla güzel, bu çocuklar zamanında memleketleri için bir şey yapmaya çalıştılar, onları anlayamadık Dursun önkuzu da bizim, denizlerde bizim dedi (hemen hemen cümle tamamiyle böyle)'' Ki kendisi 69 lu ve bu idamlara karşı herhangibi bir sorumluluğu da yok.. O günden sonra biriktirdiğim tüm düşünce ve ideolojileri kendim ölçüp tarttım benimsedim, kabullendim.... Bugün yeniden baştan sona bu kitabı okuyup bitirmenin buruk sevincini yaşıyorum. Açık yüreklilikle söyleyebilirim ki taban tabana zıt görüşlerimiz olsa da Türkiye tarihinin en acı en can yakıcı olaylarından biri. Benim için hayatıma yön veren kitaplardan oldu. Şunu tüm kalbimle söylüyorum ki ( Siyasi cinayet ve idamlara karşı çok sert çizgilerim var ) keşke yaşamalarına izin verilse bu cinayet işlenmeseydi. Keşke çocuklarını ve akabinde torunlarını görecek kadar sıhhatli bir yaşamları olsaydı. Keşke, keşke....
Dijitalleşme ve sosyal medyanın yaşamlarımızı tüm boyutlarıyla kuşatarak sanal hale dönüştürdüğü bir dünyada gittikçe yalnızlaşıyoruz. O nedenle gerçek sevgiyi, aşkı ve dostlukları bulmamız gün geçtikçe zorlaşıyor. Bir ömür boyu süren dostlukların yerini hızla günü birlik ilişki ve arkadaşlıklar alıyor. Artık kimse kimsenin acısını, kederini ve
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Temmuz ayı etkinliği.
#129670058
Bir yaprakta uyanmışlığını farketmek kadar hissiz bir boşlukta yüzüyordu bakışlarım, ucundan;en baştan, dışarıya, dalına en uzak yerden başlamıştı sararmaya. Köklerine en yakın yerde muhafaza ediyordu yeşilliğini. Ve "kahverenginin vazgeçilmez varlığına dönüyorum," dercesine
Çocuklukta yaşanan acıların inkarı ve bunun hayatlar ve toplum üzerindeki etkisine odaklanan felsefe, psikoloji ve sosyoloji öğrenimi görmüş ünlü Psikanaliz ve yazar Alice MİLLER.
Ona göre Sigmund Freud; “bütün suçu çocuğa yükleyip ebeveynleri kayırarak hüküm süren ahlaka çekinmeden kendisini bırakmıştır.”
Dördüncü emir tarafından kontrol