Dıştaki bir yetkenin yasaları ve yaptırımları, insanın birer parçası haline gelirler. Böylece insan, kendi dışındaki bir şeye karşı sorumluluk duyacak yerde, içindeki bir şeye, törelbilincine karşı sorumluluk duyar. Törelbilinç davranışları düzenlemekte, dış yetkelerden duyulan korkudan daha etkilidir. Çünkü insan, dış yetkelerden kaçabileceği halde, kendisinden, bu yüzden de kendisinin bir parçası haline gelmiş olan içselleşmiş yetkeden kaçamaz. Yetkeci törelbilinç, Freud'un Üst-Ben (Süper-Ego) olarak betimlediği şeydir. Ama bu, törelbilincin, daha sonra göstereceğim gibi, yalnızca bir biçimi ya da gelişmesi içinde bir başlangıç evresidir.
İç diyalog, derindir, her yerde ve her zaman devam eder. Kişinin kendi iç diyaloğun farkına varabilmesi için bilinçli gözlem yapması gerekir çünkü belli belirsiz bir enerji düzeyinde yer alır.
Azîz Mahmûd Hüdâyi Hazretleri, üstadı Muhammed Üftade Hazretleri’nin hizmetinde bir talebe iken, birçok talebenin arasında, üstadının yanında çok farklı bir yeri vardı. Üftade Hazretleri, talebeleri arasında en çok onunla ilgilenir, ona birçok iltifatta bulunur ve onun yetişmesine ayrı bir özen gösterirdi.
Muhammed Üftade Hazretleri’nin o talebesi
Rodin kendisini şöyle açıklıyor:
Hiçbir iyi heykelci insan figürünü, yaşamın gizemi üzerinde düşünmeden biçimlendiremez: yakalanması güç çeşitlemeler içinde şu ya da bu birey, ona yalnızca her yerde hazır ve nazır olan tipi anımsatır; heykelci sürekli olarak yaratılandan yaratana doğru yönelir… İşte bunun için, benim figürlerimin çoğunda hala mermerin içine hapsolmuş bir el, bir ayak vardır; yaşam her yerdedir, ama gerçekten de hemen hiçbir zaman tam ifadesini bulmaz ya da birey eksiksiz özgürlüğe kavuşmaz.
2017 yılının başında, muhtemelen gazete, sosyal medya veya televizyonlarda görmüşsünüzdür. Her yerde çok ilginç bir başlık vardı:
İnsan vücudunda yeni bir organ keşfedildi.
İnsan vücudunun yıllardır her milimetrekaresini mikroskoplarla incelemiş bilim insanları nasıl oldu da böyle bir organı görmediler. Böyle bir şeyin olabilmesi mümkün müydü? Yoksa yine medyanın uydurduğu ya da abarttığı bir haberle mi karşı karşıyaydık?
Hayat çok acımasızdır ve kendinizi apendiks gibi hissetmenize neden olur bazen. Normalde oldukça önemli olmanıza rağmen, insanlar bir işe yaramadığınızı düşünür durur ya. İşte apendiksin kaderi de budur. Muhtemelen bu yapının adını duymayan yoktur. Bazıları ona apandis der. Günlük dilimizde hem apendiks hem de apandis kullanılmaktadır. Bu yapının