Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ey oğlum! Bu dünyada üç türlü insan vardır:
Birinci grup, akıl ve fikirleri yerinde, istikbali az-çok gören ve düşünen, hiçbir gayr-i tabiilikleri olmayan kimselerdir. İkincisi, hangi yolun doğru veya eğri olup olmadığını bilmekten uzak olan kimselerdir. Ancak bu duruma kendi istekleriyle değil, etraflarının tesiriyle düşmüşlerdir. Nasihat edildiğinde doğru yola gelirler, hakikati kabul eder, söz dinlerler. Bununla birlikte çoğu zaman da duyup işittiklerine uyarak yaşarlar. Üçüncüsü ise, ne kendileri bir şeyden haberdardır, ne de yapılan ikaz ve nasihatlere kulak asarlar. Sadece kendi arzularına uyar ve her şeyi bildiklerini zannederler. Bunlar en tehlikeli olanlardır. Ey oğul! Yüce Allah, eğer seni ilk sırada saydığım kimselerden yaratmışsa, sevinir, Cenâb-ı Hakk'a şükrederim. Yok eğer ikincilerden isen, sana yapılan nasihat ve ikazlara kulak vermeni tavsiye ederim. Sakın üçüncü gruba dahil olmayasın! Onlar, hem Allah'a, hem de insanlara karşı iyi bir durumda değildirler. Ey oğul! Padişahlar, ellerinde teräzi tutmuş kimselere benzerler. Ancak asıl padişah odur ki, elindeki terâziyi doğru tuta... Sen padişah olunca, teraziyi doğru tutmanı tavsiye ederim. O zaman yüce Allah da, senin hakkında hayır murâd eder. Seni salihlerden kılar. Her şey O'nun mâlûmudur..." (2. Murad Han'ın oğlu Fatih Sultan Mehmet Han'a verdiği nasihat)
Sayfa 97 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Bir canavardan diğerine bir tavsiye
Ama inan ki senin yerinde olsaydım, güzel bir söz ya da hoş bir dokunuş uğruna zırhımdan vazgeçmezdim.
Reklam
"Sonunda çocukken en sevdiği roman olan Salgari’nin I Figli Dell Aria adlı romanını tavsiye etti. Adam teşekkür ederek kitabı aldı. Onun yerinde başka bir erkek olsa hemen sohbet etmeye, iletişimi devam ettirmeye çalışır; fırsattan istifade edip etkilemeyi denerdi. Ancak o bunu yapmadı. Giulia’ya teşekkür ettikten sonra yanından ayrıldı..."
Safer ayının hilali görünür görünmez, Kureyşliler esirleri haram bölge den çıkarıp Tan'im'e götürdüler. İki esir birbirlerini hapsedildiklerinden beri ilk defa görüyorlardı. Orada birbirlerine sabır tavsiye ettiler. Daha sonra Beni Nevfel ve beraberindekiler Hubeyb'i biraz ileriye götürdüler. Hubey kendisini kazığa bağlayacaklarını
Sayfa 224Kitabı okudu
Farkında Olmadan Şerre Teşvik Etmeye Örnekler 1) "Şu kanalda şu film var." demek ve benzeri şeyler şerre teşvik olur. 2) Bir kişi iri-yarı birini görüyor: "Şimdiye kadar kaç kişiyi dövdün" diye soru- yor. İri yarı olan adam hiç kimseyi dövmedim deyince, kavgayı tavsiye eden akılsız: "Ben senin yerinde olsaydım şimdiye
Mümın insan, iman konusundaki azım ve sebatını ibadetlerinde de devam ettirmekle yükümlüdür. Yüce Allah'ın, "Allah'a kulluk et ve O'na kullukta kararı ol.(Meryem 19/65)emri, Hz. Peygamber'in şahsında ilkelı ve sebat içerisinde davranmak her mümin için bir hayat tarzı olarak sunmaktadır. Çünkü Allah'a kulluk, iman ve
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
Atatürk'ün son hastalığında yorulmaması için ziyaretçi kısıtlanmasına rağmen bazı kimselerin hekimlerin haberi olmadan Atatürk tarafından kabul edildikleri biliniyordu. 11 Ağustos 1938'de Dr. Neşet Ömer İrdelp ve Dr. Asım Arar, sarayın Mabeyn dairesinde otururlarken, yukarıdan koşarak gelen bir hizmetli Atatürk'ün ağzından kan gelmekte olduğunu haber verir. Her iki doktor hemen telaşla Atatürk'ün yanına giderler. Atatürk'ün diş etlerinde bazı iltihabi uzantılar vardı. Atatürk bunların kendisini rahatsız ettiğini söylerdi. O gün kendi diş hekimi Sami Günzberg ziyaretine gelmiş ve konuşurlarken bu şikayeti konu olmuştu. Sami Günzberg kendisini bunlardan kurtarabileceğini söyler. Bir makas ister ve bu makası yakarak dezenfekte eder, üst dudağın freninin sağ tarafındaki burjonu makasla keser. Buradan 20 dakika müddetle kanama olur. Kanama perklörür do fer mahlulü ile durdurulur. Sami Günzberg bu kanamadan dolayı çok korkmuş ve büyük bir telaş göstermişti. Dr. Neşet Ömer İrdelp, telefonla Dr. Mim Kemal Öke'yi muayenehanesinden arar: "Ufak bir arıza oldu. Kan durdurucu ilaçları alarak saraya gel" der. Dr. Mim Kemal Öke gerekli ilaçları eczaneden yaptırarak saraya koşar. Saraya geldiğinde kan tamamen durmuştu. Tamponu yerinde bırakırlar ve kanama bir daha tekrar etmez. Atatürk en tehlikeli zamanlarda bile çevresini teskin ederdi. Yine bu durumda da etrafında telaş edenlere sükunet tavsiye etmek suretiyle soğukkanlılığı muhafaza etmiş. Bu hadise de korkmuş ve telaşa kapılan diş hekimini teselli etmişti. Bu hadiseden sonra da ziyaretlerin yasak edilmesi işi son derece ciddiyetle tatbik edilmeye başlanır.
Sayfa 125 - Güven KitabeviKitabı okudu
"Saçının teline zarar gelse herkesten çok sen üzülürsün ya yavruna, o zaman neden bağırıp çağırıyorsun ona? Yapma. Sesini yükseltikten, kötü sözler ettikten sonra o uyuyunca vicdan azabıyla oturup ağlama, nasıl ki iş yerinde patronuna bağırp çağıramıyorsan yavruna da kızma. Kendimi tutamıyorum, sonra çok pişman oluyorum klişesine sığınma, istediğin zaman kendini çok da iyi frenleyebiliyorken bu müsamahayı yavruna göstermeyişin onun seni bir gün terk edip gidemeyeceğini bildiğinden ama anne babasını yıllar önce terk etmiş bir çocuk olarak benden sana tavsiye, gidemeyeceğinden çok da emin olma. Bir çocuk önce ruhen gider annesinden, anne uzun zaman anlamaz."
"kutsal hastalık"
ELEKTROKONVÜLZİF TEDAVİ, psikiyatrinin en tartışmalı teda­vilerinden biridir. Artık daha az kullanılmakla birlikte bazı ağır depresyon vakalarında hala tavsiye edilmektedir. Bilinci yerinde olmayan hastanın şakaklarına elektrik uygulanarak epileptik nöbet uyarılır; tıbbi tedavi olarak dramatik, hatta kimilerine göre ürkütücü bir fikirdir. Sara krizleri yıllar yılı vücuttaki bir dönüşümün habercisi olarak düşünülmüş, hatta eski Yunanlar tarafından, insan dünyasıyla ruhlar alemi ara­sında kurulan doğrudan iletişimin kanıtı olduğu düşüncesiyle "Kutsal Hastalık" olarak adlandırılmıştır.
Dürüsttük… Bir zamanlar Londra Ticaret Odası’nın en görünür yerinde şu mealde bir tavsiye levhası asılıydı: “Türklerle alışveriş et, yanılmazsın!” İtibarlıydık… Bir zamanlar Hollanda Ticaret Odası’nın toplantılarında oylar eşit çıkınca Osmanlılarla alışverişi olan tüccarın oyu iki sayılır, onun dediği olurdu.
Reklam
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Ebu Hureyre Radıyallahu anh
Ebu Hüreyre şöyle dedi: ‘Yetim olarak büyüdüm, yoksul olarak hicret ettim. Busre bint-i Gazvan’ın ırgatı oldum. Karnımın tokluğuna, binişte sıramın gelişine, bir yere kondukları vakit onların hizmet ederdim. Bindikleri zaman onları sevkederdim. Ama sonra Allah beni onunla evlendirdi. Hamdolsun Allah’a ki dinin destek ve dayanak kıldı. Ve Ebu
Yirmi yedi yıllık ihtiyar kaptan demir aldırmaya başladı. Ben kaptan yerinde idim. Zabit ve askerler dışarı çıktılar. Hareket ettik. Karadeniz boğazından çıkarken, kaptana tehlikeli ihtimalleri anlattım. Cevap verdi: "Ne aksi," dedi, "Bu denizi pek iyi tanımam, pusulamız da biraz bozuk..." Mümkün olduğu kadar kıyıları takip etmesini tavsiye ettim. Çünkü bundan sonra benim tek istediğim, Anadolu'nun bir kara parçasına ayak basmaktan ibaretti. Sahili takip ede ede evvela Sinop'a geldik. Kasabaya çıktım. Oradakilerle görüşerek, Samsun'a kolaylıkla gidilebilecek yol olup olmadığını soruşturdum. Maatteessüf yokmuş! Çok zorluk çekecek ve günlerce yollarda kalacaktık. Bilmem neden, Samsun'a bir an evvel ayak basmak için okadar acele ediyordum ki zaman kaybetmektense tehlikeye göğüs germeyi tercih ettim. Tekrar Bandırma vapuruna bindik. Aynı tertipte seyahat ederek, nihayet Samsun limanına vardık!"
Akıllılığın Tarihi…
"Akıllılığın tarihinin yazılmasına hiç girişilmedi: konu üzerine yazan profesyonel uzmanlar yok, akıl sağlığı yerinde olmakla ünlenmiş şair yok. Batı geleneğinde iyi hayata, mütedeyyin hayata ve şimdi daha da sık biçimde sağlıklı hayata dair birçok izahat var fakat aklen sağlıklı hayat resmî olsun gayrı resmî olsun eğitimin geleneksel olarak içerdiği kendini geliştiren eserlerin geniş yelpazesinde hiçbir zaman kendine bir gedik bulamadı. En asıl meşgalemiz olan bireysel değerlendirme dolaşımının bir parçası olmakla beraber beş yüz seneden fazla bir süredir bu önemli konuda bize tavsiye verebilecek, başvurabileceğimiz saygıdeğer kitapçıklar, kişisel gelişim kitapları yok." -Adam Phillips, Akıl Sağlığı Üzerine, Metis yayınları, syf: 36
269 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.