Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
112 syf.
·
Puan vermedi
“Hareket etmeyenler, zincirlerin ne kadar ağır olduğunu bilemezler.”
"Kadınların, kendi kendilerini, tüm yeteneklerini (cinsel, duygusal, ahlaki, siyasi ve düşünsel alanlardaki) geliştirme hakkına sahip insanlar olarak algılamaları, erkeklerin geleneksel olarak onlara kabul ettiregeldikleri sınırlamaları reddetmeleri, yüzyıllar boyunca örflerin, yasaların, dinlerin, erkeklerce geliştirilen felsefelerin
Feminizm
FeminizmAndree Michel · İletişim Yayınları · 199389 okunma
"Sosyalizm şimdiye kadar ne yaptı?" "İki şey" diye yanıtladı."Sosyalistler sermaye ile emek arasındaki genel evrensel savaşımı,bir sözcükle kozmopolit niteliği gösterdiler,ve sonuç olarak kapitalistler emeği kiralamada daha kozmopolit hale geldikçe ve sadece Amerika'da değil,İngiltere,Fransa ve Almanya'da da yerli emeğin karşısına yabancı emeği çıkardıkça daha kaçınılmaz hale gelen,farklı ülkelerin işçileri arasında bir anlayış birliğini oluşturmaya çalıştı.Uluslararası ilişkiler,üç farklı ülkenin işçileri arasında birden ortaya çıkarak,sosyalizmin yalnızca yerel değil uluslararası bir sorun da olduğunu,işçilerin uluslararası eylemiyle çözülmesi gerektiğini gözler önüne serdi.
Reklam
Asyalılar ile Afrikalılar'ın bu ideolojiler ile yerli kapitalizmin evrimini mümkün kılacak politikaları kabul etmemeleri, kapitalistlerin suçu değildir. Bu ülkelerin politikalarının "daha fazla makine üretiminin faydaları"nı onlara sunacak yabancı yatırımcıların çabalarına engel olması da kapitalistlerin suçu değildir. Asya ve Afrika'da yüz binlerce insanı yoksul hâle getiren şeyin, onların ilkel üretim yöntemlerine bağlı olmaları ve daha iyi âletlerin kullanılmasının faydalarından istifade edememeleri ve onlara hediye edilen teknolojik tasarımları yenileyememeleri olduğunu hiç kimse tartışmamaktadır. Ama onların yoksulluğunu gidermenin tek bir yolu vardır, o da, laissez-faire (serbest piyasa) kapitalizmini bütünüyle kabul edilmesidir. İhtiyaç duydukları şey, özel girişim ve yeni sermaye birikimi, kapitalistler ile müteşebbislerdir. Bu insanların hayatlarını idame ettirdikleri kötü şartlardan dolayı kapitalizmi ve Batı'nın kapitalist ülkelerini suçlamak mantıki değildir. İşaret edilen tedavi/çözüm, "adâlet" değildir; aksine, laissez-faire politikalarının güvenilir olmayan politikaların yerine ikâmesidir.
Yerli Kapitalistler
Diyelim ki, kamyon ithal etmek istiyorsunuz ve hükümetiniz getirme yolunu tıkamış. Ne yaparsınız? Hemen aklınıza geleni söyleyelim. Gümrük duvarlarında gedikler açarsınız. Özellikle azgelişmiş ülke tüccarı, kaçakçılığa kayıverir. Bu riskli bir iştir. Gümrük kapısından, her zaman değişebilecek hükümetlere değin uzanan bir altın zinciri gerektirir. Yine gümrük duvarlarını delme anlamına gelecek başka bir yol vardır. Biz buna montaj diyoruz. Yani, sizin kamyonu yapacağım diye ortaya çıkmanız. Elbette yapacak değilsiniz. Parçalar gidecek buradan. Siz orada bunları birleştirip, kamyon yapacaksınız. Bunun için bir geniş alan, bir büyük depo yeterlidir. Elbette biraz da iş bilir işçiyle, birkaç mühendis... Hiçbir hükümet yedek parça ithalini engelleyemez. Engellediği zaman kendi araçlarının durmasını buyurmuş olur. Buradaki firmalarınızla iyice konuşunuz. Biz sizin ülkeniz için çıkar yolun bu olduğunu anlattık. Sağlam anlaşmalar imzalayınız. Hatta gerekirse, borçlanmalara giriniz. Sonrası kendiliğinden gelir. Ne var ki, bunun güçlüklerini göze almak gerekli. Önce hükümetinizi bu düşünceye yatırmalısınız. Bunun yolu kamuoyundan geçer. Sonra işçi sorunlarına hazırlanmalısınız. Daha sonra da pazar konusuna ele almak zorunluluğu vardır.
Sayfa 159Kitabı okudu
Bütün dünyada bir fikir savaşı yapılıyor. Bir sürü doktrin çarpışıyor. Türkiye'de son zamanlarda kapitalistler ile komünistlerin fikri bir çatışmaya girdiklerini gördük. Bu iki felsefe de ithal malı, ikisi de maddeci, ikisi de Türk milletine yabancıdır. Biz buna karşı yüzde yüz yerli, yüzde yüz milli, maneviyatçı bir doktrin ile ortaya çıktık. Bunun adına "Dokuz Işık" dedik.
Sayfa 59 - Kamer Yayınları
Okuyalim
Bu aşağılık, insan düşmanı sınıf (Tefeci Bezirganlar), Hz. Muhammed’in, o düzeni elinden geldiğince ılımlılandırmaya çalıştığı-onu amaçlayan Ayet ve Hadislerini bütünüyle yok sayar, benimsemez. Mecburiyetten dolayı, Kur’an’a koyduğu Tefeci-Bezirgân düzeninin kurallarınaysa dört elle sarılırlar. İslamiyetin yalnızca bunlardan oluştuğunu söyler ve
Reklam
Gerçekte Sağ nedir Sol nedir ?
Hikmet Kıvılcımlı Usta, Türkiye'yi din ve milliyetçilik demagojisi yaparak ayrıştıranların yüzündeki peçeyi kaldırmıştı. Aradan geçen onlarca yıla rağmen bu çürümüş ve memleketimize kene gibi yapışmış olan antika tefeci bezirganlar hala aynı taktik ile toplumu birbirinden ayırıp,halkımızın gerçek devrimciler ile buluşmasının önüne geçmek
Tabii bu arada 1926'da Mustafa Kemal'e "İzmir Suikastı” adıyla anılan bir suikast girişiminde bulunulur. Bu suikastı Mustafa Kemal'in Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nda yer alan eski silah arkadaşları önceden haber alırlar. Fakat başarılırsa iyi olur bizce de, diye düşünerek Mustafa Kemal'e hiç haber vermezler. Yine bilindiği gibi suikast,
Gerçekte Sağ nedir Sol nedir ?
Gerçekte Sağ nedir sol nedir ? Okuyalım. Hikmet Kıvılcımlı, Türkiye'yi din ve milliyetçilik demagojisi yaparak ayrıştıranların yüzündeki peçeyi kaldırmıştı. Aradan geçen onlarca yıla rağmen bu çürümüş ve memleketimize kene gibi yapışmış olan antika tefeci bezirganlar (din tüccarları) hala aynı taktik ile toplumu birbirinden ayırıp,halkımızın
Üçüncü dünyanın eski köle kolonilerinin yarın öbür gün kapitalizmin ham maddeye yönelik açgözlülüğünün müstakbel kurbanları olacağını söylüyor. Petrolü çalıp, boksitle çinkoyu gasp edip, karşılığında, masumları, gözden düşmüş kitle kültürünün bayağı ürünlerine boğacaklar. Cingöz kapitalistler yerli ekonomilere bol miktarda yıkıcı, tahrip edici ürün yağdıracak. Örnek mi? Rafine şeker, Hollywood film yıldızları, koltuk ısıtma sistemli arabalar, SPAM marka konserve etler, diş macunu, tuvalet kâğıdı, Biyonik Adam, perma saç.
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Ellerinde kir pas, dillerinde Nas!
Proletarya yani İşçi Sınıfı, üretim araçları üzerinde hiçbir mülkiyeti bulunmayan yalnızca işgücünü satarak yaşamını sürdürebilen Modern bir Sınıftır. Modernden kasıt Kapitalizmdir. Kapitalist üretim biçiminde dolaysızca görev alan iki kesim insan vardır: Kapitalistler ve Proletarya. Modern üretimde dolaysızca yer alan insan kümelerine “Sınıf”
S.Kutub'a göre yerli ve yabancı düşman
Bu nedenle Kutub, zayıf kitlelerin sosyal adaletinin sağlanması için gerçek engel olarak gördüğü düşmanlara genel olarak dikkat çekmektedir. Bu düşmanlar yerli ve yabancı olarak sınıflandırılırlar. Yerli olanlar kapitalistler, gazeteciler, siyah derili İngilizler (veya beyaz zihniyetli Mısırlılar), politikacılar ve dine olan sadakatlerini sefil dünyevi menfaatleri için satan, çok sayıda '‘ulema”.
Sayfa 196Kitabı okudu
Sağ nedir Sol nedir? Sağcı kime denir Solcu kime denir?
19'uncu Yüzyıl'da Batıda 2 modern sınıf vardı, egemen üretim biçimi içinde dolaysızca rol oynayan. Hâkim durumda olan-devleti olan, ezen ve sömüren Burjuvazi. Altta da mahkûm durumda bulunan, çalışan, sömürülen ve ezilen İşçi Sınıfı. Geçimini sağlamak için işgücünden başka sahip olduğu dolayısıyla da satacak bir şeyi bulunmayan, sömürülen İşçi
27 MAYIS POLITIK DEVRIMDIR
Kırk beş yıl önce, 27 Mayıs 1960’ta, 37 genç subay, yerli-yabancı Parababalarının hizmetinde ve emrindeki satılmış Demokrat Parti İktidarını bir gecede alaşağı etti. Başlarına, asker geleneklerine uygun olarak, kendilerine sempatiyle yaklaşan bir Orgenerali, Cemal Gürsel’i getirdiler. Ve 38 kişiden oluşan Milli Birlik Komitesi adıyla yönetimi ele aldılar. Bu Genç Subaylar, DP İktidarının, ulusal onur ve değerlerden yoksun, yabancı Parababalarının uşağı olmuş yerli Finans-Kapitalistler ve Tefeci-Bezirgânlardan oluştuğunu, yapacağı her uygulamayı, çıkartacağı her kanunu ABD’ye danışarak, onun direktifleri doğrultusunda yaptığını görmüşler ve bu yüzden de iğrenmişlerdi ondan… Yabancı Parababalarının bu denli emrine giren her hükümet gibi, Demokrat Parti (DP)’nin Halk düşmanı bir ekonomik politika izlediğini de görmüşlerdi bu Genç Subaylar… Anlamışlardı ki bu iktidar Halka ve Vatana ihanet içindedir, devrilmesi yurtseverlik gereğidir…
503 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
2000 yılında yazarsanız HAİN; 2020 yılında yazarsanız VATANSEVER olarak etiketleneceğiniz bir yazı yazacağım. Kararı size bırakıyorum. Devletin her yerine sızmış, devleti devletten iyi yöneteceğine inanan ve kendinde güç olduğunu düşünerek bu gücü sonuna kadar kullanmaya çalışan bir örgüt hayal edin. Her yere kendi adamlarını koyan, bu adamlarını
Cellat
CellatOsman Aysu · İnkılap Kitabevi · 201075 okunma
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.