Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan, ilişkilerinde tutarsızdır. Bazen üstünlüğünü kanıtlamak amacıyla insanlarla yoğun bir ilişkiye geçer, kendisini eksik ve yetersiz bulduğu zamanlarda da onlarla karşılaşmamaya çalışır. Böyle bir insan ancak kendi üstünlüğünü yaşayabileceği ortamlara girme yürekliliğini gösterir, ikinci planda kalacağını hissettiği ya da üstünlük maskesinin düşerek değersizlik duygularıyla yüzleşme tehlikesinin bulunabileceği durumlardan uzak durur. Örneğin, para gücüyle kendisine saygınlık sağlayan biri, entelektüel değerlere önem verilen bir ortamda bulunmaktan kaçınabilir; her yerde birinci planda olmak isteyen bir başkası, girdiği bir toplulukta diğer insanların görüşlerini paylaşmamak ve onlardan farklı biri olduğunu vurgulamak için konuşmalara katılmayabilir. Çünkü değersizlik duyguları yaşayan bir insan üstün olmak "zorundadır".
Bir insanın ne olduğu ile ne olması gerektiği konusundaki tutarsızlığı değersizlik duygularının doğal bir sonucudur. Bu nedenle kendisine yabancılaşma pahasına önemli başarılar kazanmış bazı insanlar, zaman zaman boşluk ve anlamsızlık duyguları yaşarlar. Kimi, o güne değin kendisini aldattığını ve gerçekten ilgilenmediği şeylerle ilgilenir görünmüş olduğunu fark edebilir. Bunu göremeyenler ise kazandıkları başarılara karşın yine de kendilerini yetersiz görürler. Böyle bir durum değersizlik duygularının daha da pekiştirilmesine neden olur.
Reklam
Bir doktorun bir insanın göğsünü açışı gibi Siz de cümlelerimde heyecan var mı diye arıyorsunuz Ben Pont-Neufümü Louvre'umu ve her şeyi mi kaybetmedim mi Ve bütün bunlar benden intikam almanız için yetersiz değil mi
Bizler karakter konusunda çok yetersiz hükümler veriyoruz çünkü karşımızdaki kişinin şahsiyetinin derinliklerine inemeyip yüzeyde kalıyoruz; yani ne dediği, nasıl davrandığı, hangi konumda olduğu, nasıl giyindiği gibi şeylerle ilgileniyoruz. Kısacası biz persona’ya, yani karşımızdakinin bize gösterdiği maskeye bakıyoruz ve maskeyi kaldırıp arkasındaki kişiyi göremiyoruz. Ancak o kişiye odaklandığınızda bunu yapabiliriz. Fakat öyle görünüyor ki gerek kendimizi gerekse diğer insanları olduğu gibi tanımaktan korkuyoruz.
Eğitim yöntemi
Kabahat organizmada değil bizim eğitim yöntemlerimizdeydi. Kendilerini gereği gibi eğitebilsek, organsal bakımdan yetersiz çocuklar kendilerini düşündükleri kadar başkalarını da pekâlâ düşünürlerdi
...her ilişki ahlaki ikilemler doğurur. En basit ve doğal yakınlıklar bile problemlidir. Aşk belalı, evlat hayırsız, ebeveyn kifayetsiz, dost bivefadır. Münasebetlerimiz gevşek. İlgi görmenin garantisini kayıtsızlıkta arıyoruz. Dikkatin tüm çeşitleri kıt. Dolayısıyla hepimiz şefkate muhtacız. Gelgelelim, sevinçle iltifat eden insana nadir rastlanır. Sonuç: Ruhen yetersiz besleniyoruz.
Reklam
Ama üç dinimize bakarsak, bizde nesnel Tanrı' görüşü olmadığını görürüz, her kuşak kendisi için geçerli olan Tanrı imgesini yaratmak zorunda kalmıştır. Ateizm için de aynısı geçerlidir. "Tanrıya inanmıyorum" cümlesi de tarihin her döneminde farklı anlama gelmiştir. Zamanında 'ateist' adı verilen insanlar, tanrısallığın belirli kavramlaştırılmalarını reddedenlerdir. Bugün ateistlerin reddettiği 'Tanrı', patriklerin, peygamberlerin, filozofların, mistiklerin veya on sekizinci yüzyıl teistlerinin Tanrısı mıdır? Bütün bu ilahlar tarihin belirli dönemlerinde Yahudilerce, Hristiyanlarca, Müslümanlarca Kitabı Mukaddesin ve Kuran'ın Tanrı'sı olarak saygı görmüştür. Bunların birbirinden çok farklı olduğunu göreceğiz. Ateizm genellikle geçici bir aşamadır Yahudiler, Hristiyanlar, Müslümanlar pagan çağdaşlarınca 'ateist' olarak nitelendirilmişlerdir çünkü tanrısallık ve aşkınlığın devrimci bir kavramışını benimsemişlerdir. Modern ateizm de, attık günümüzün sorunlarına karşılık vermekte yetersiz kalan Tanrı'nın benzer biçimde reddedilmesi midir?
NEDEN İNATÇI Çocuklarınızda biraz fazla inatçılık gördüğünüzde üzülmeyiniz. Bu, yeni eğitimde pek açık gözüken yetersiz zorlamanın kaçınılmaz sonucudur. Bir taraftan davranış özgürlüğünü desteklemeye fazlaca eğilim göstermek, diğer yandan zorlayıcı uygulamalar daha az eğilim göstermeye karşılık gelir.
İşin aslı, bugün insan ırkı, geçmiş çağların en bil­ge, en zeki kişilerinin düşünebileceğinden bile öteye geçen öyle ileri bir evreye varmıştı ki artık dünyayı bu kişilerin yetersiz ürünleriyle tıka ba­sa doldurmak tam bir saçmalık olurdu. İşte bu anlayış doğrultusunda el atılmadık kitapçı dük­kanı, sahaf tezgahı, halk kütüphanesi kalmamış, bütün evler didik didik aranmış, taşranın en kuy­tu köşesindeki b ir sıra kitap bile bu yağmadan kurtulamamıştı.
.... Psikopat Ve Sosyopat Arasındaki Fark Nedir? | “Sosyopat” terimi halk arasında genel olarak vicdansız bir kişiyi tanımlamak için kullanılırken, “psikopat” terimi ise seri katiller gibi daha tehlikeli olan kişileri tanımlamak için kullanılıyor. Sosyopat ve psikopat, antisosyal kişilik bozukluğunun özelliklerini sergileyen, başkalarının
Reklam
İnsanları görüyorsunuz; kitap okumuyorlar , düşünmüyorlar, bu denli geçim sıkıntısına batmış bir insanlığın gözlerini ayaklarından kaldırıp ufka dikmesini beklemek yetersiz bir umut değil mi?
Kelimeler şu an hissettiklerimi anlatmaya yetersiz kalıyor. Keşke bir şair olsaydım, belki o zaman kalbimdekileri daha iyi anlatırdım.(s.150)
Ahmet Ümit
Ahmet Ümit
Bir Aşk Masalı
Bir Aşk Masalı
... bazı konularda akıllıca davranmadığımı biliyorum . Bazen aklın bile yetersiz kaldığı , aklın karşısında taşa dönüştüğü bir şeyler yok mu içimizde ? ...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.