Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ankara içlerinde bir adam yaşar Ankara içlerinde Anıtkabir’de sarışın başkumandan mavi bir kalpak gibi geçirmiş başına gökyüzünü rüzgara verir rüzgara kuvayı milliye rüzgarına hürriyetli türküsünü Ankara içlerimde garnizonlarda ordunun ve donanmanın erleri kurmaylar ve subaylar gözleri saatlerine saplı son emri bekliyorlar besbelli yine o’ndan
Her dönem yayınlanan araştırmalar bir önceki rapor sonuçlarını çürütüyor! Yumurta, et, tereyağı, tuz ya da tam yağlı süt gibi kimi yiyecekler-içecekler bazen zararlı, bazen faydal oluveriyor! Yıllar geçtikçe uzman kişilerin fikir ve tavsiyeleri sürekli değişiyor. Bu dönemsel kafa karışıklığının nedeni bilimsel gelişmeler mi? Hayır. Çünkü, bugün zararlı olanları dün de söyleyenler vardı. Sesleri hep kesildi. Bugün de aynı katı sansür sürüyor. Ve yine beslenme uzmanları aynı özgüvenle konuşuyor...
Reklam
İnsanlık mı?
Dün, 4 yaşındaki Bosnalı çocuk bütün masumiyetiyle annesine, "Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne? " diye sorduğunda ümmet olarak hesap sorabilseydik şayet, Halepçeli çocuk, " Anne elma kokusu geliyor" diyerek, kimyasal bombayla annesinin kucağında öldürülmezdi. Ve yine İdlib'de kimyasal gazla katledilen çocuklar, bebekler, bugünlere ertelenen hesaplar üzerinden katledilmezlerdi. Felluce'de, Rakka'da, Doğu Guta'da işlenen katliamlar karşısında durabilseydik... Üç yaşındaki Suriyeli bebek Aylan Kurdi'nin cesedi sahile vurduğunda ümmet olabilseydik, bugün yaşananların utancını değil, izzetini yaşardık! Sahile vuran sadece bir bebek cesedi miydi sizce? Yoksa denizin bebek cesetlerinde kirlerini dışarı attığı insanlık mı? Modern dünya bir bebek cesedinde kıyıya vurdu o gün... Müslüman dünya da bu kirlenmişliğin içindeydi. Ya Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de enkaz altından çıkartılamayan cesetler, parçalanarak toza dumana karışan insan uzuvları! Aman Allah'ım! Herhangi bir şeyden bahseder gibi bahsetmek... İnsanlığın dibe vurduğu an. Benzer hikayenin çocuğu olan Aliya, "Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın; çünkü unutulan soykırım tekrarlanır." uyarısını, Srebrenitsa'dan bugünlere haykırarak vasiyet bırakıyordu. Yetimlerin mektebi Gazze, vasiyeti yineliyor; Gazze bizi eğitiyor!
Herkes susuyordu, yürüyen dilsizler ordusuydu sanki ve insanlar düşerken tek kelime etmiyorlar, diğerleri de onların bedeni­ne takılıp düşüyor, sonra yine tek kelime etmeden kalkıyor ve arkalarına bakmadan ilerlemeye devam ediyorlardı. Dil­sizler aynı zamanda sağır ve de kördü sanki.
"Bence burada yıkanılıp yıkanılmaması değilde 'aynı su' lakırdısı mühim olan. Şu Su, bu su diye bir şey yok ki. Su bir bütün aslında. Benim içtiğim suyla senin içtiğin su farklı sular değil. Bin yıl önce İstanbul'un derelerinden akan suyla şimdi senin damacanalarla taşıdığın su da aynı su. Su geçmiş, şu an ve gelecek... O su başka bir suydu, bu su başka bir su diyemeyiz. Atmosfer gibi. Nehirler buharlaşıp havaya karışıyor, oradan yağmur olup yere düşüyor, toprağa kavuşuyor, sonra yine buharlaşıp uçuyor ve yeniden su olup geri geliyor. Sonsuz devridaimde bizi birbirimize bağlıyor."
Sayfa 204Kitabı okudu
Benim demek istediğim, o nehirdeki su beş dakika sonra aynı su değil, evet değişti, aktı, gitti, kirlendi ama bir yandan da su aynı su. Hatta babalarımızın, dedelerimizin içinde yıkandığı suda biz yıkanıyoruz bence. Çünkü su bu. Değişmemekten bahsetmiyorum. Sadece su öyle bir şey ki değişip değişip yine kendini oluşturuyor. Nehir buharlaşıyor, bulutu oluşturuyor, tekrar yağmur olup nehirleri dolduruyor. Su bir bütün, devridaim oluyor ve geçmişten bugüne insan uygarlığının izlerini birbirine taşıyor. Suyun hafızası var. Hem şimdiki zamanı hem de geçmişten bugüne insanlığı birbirine bağlıyor."
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Küçük bir yerde birkaç yüz bini bir araya gelmiş insanlar, üzerinde toplandıkları toprağı ne kadar bozmaya çalışmış, hiçbir şey yetişmesin diye taşlarla doldurmuş, taşların arasından uç veren otları yolmuş, ortalığı kömür ve petrol dumanına boğmuş, ağaçların orasını burasını kesmiş, tüm hayvanları ve kuşları kaçırmış olsalar da bahar, kentte bile yine bahardı.
Böylece en huzursuz bir serseri de sonunda yine vatanına özlem çeker ve kulübesinde, karısının göğsünde, çocuklarının arasında, onların geçim meşgalesinde, uzak dünyalarda boşu boşuna aradığı hazzı bulur.
İyi çalışan bir vagus siniri mutluluğa çıkış biletimizdir. Depresyon ve anksiyeteyle gelen sindirim, hazımsızlık, gaz, kabızlık gibi başka sağlık sorunlarınız da olabilir. Bunların iyileştirilmesini de yine vagus üzerinden yapabiliriz.
Yine de her oğul gibi, ne kadar direnirsem direneyim daha en başından babama karşı yeniktim. Zamanı tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için. Uyumayı başaramıyorum, gözkapaklarımın arasında uykumu kaçıran bir kadın var. Eğer yapabilseydim ona gitmesini söylerdim; ama boğazında konuşmamı engelleyen bir kadın var.. Bir insanı son kez gördüğünü
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.