Bekleyecek Vaktim Kalmadı Artık, Fournier’ın kaleminden bize ulaşan bir anlatı. Seksenini aştıktan sonra kaleme aldığı bu kitapta zaman, beklemek, sabırsızlık üzerine kendi yaşamından, gözlemlerinden, düşündüklerinden damıttıklarını aktarıyor. Gençken saatin ibrelerinin hızlanması için neler vermezdim diye düşünürken şimdiyse ibrelerin fazla hızlandıklarını artıkbirazcık yavaşlamalarını istediğini söylüyor. Aslında zamanı algılayışımız üzerine bu bile koca bir sorgulama.
Beklemenin değerini, güzel bir deneyimi beklerken yaşanacak hazzı kaçırmamak gerektiğini defalarca vurguluyor yazdıklarında. Kendi çocukluğundan deneyimle Noel’i beklemenin, Noel’in hayalini kurmanın Noel gününden daha güzel olduğunu anlatıyor. Çocukken de bizim için özel günleri beklemenin nasıl heyecanlı olduğunu hatırladım. Beklemenin zevkini de şu satırlarla aktarıyor:
“Sabırsız kişi en iyisi olsun diye beklemenin zevkini bilmez.
Henüz elimizde olmayan bir şeyin tadını çıkarmanın zevkini.
Hatırlamanın, onu düşünürken geçen zamanın keyfini sürmenin zevkini.
Bir şeftaliyi soyduğumuzda sahip olacağımız mutluluğu hayal etmenin zevkini.
Sevdiğini beklemenin zevkini.
Kekin pişmesini beklemenin zevkini.
Suçlunun adını öğrenmek için filmin sonunu beklemenin zevkini.
Mutlu bir olayı beklemenin zevkini.
Dokuz ay beklemenin zevkini.”
Benim için Fournier’ın kalemiyle tanışma kitabı oldu ancak tanışma kitabımız bu mu olmalıydı emin değilim.