Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beştepe
Başkentteki düşmanları mı soruyorsunuz? Yiyicilik, züppelik, yetersizlik, kırtasiyecilik.
Bernard ShawKitabı okudu
Dağın Öte Yüzü
Garson yediklerinin parasını ödeme- meden gidenler var dedi. Yediklerin parasını ödemeyenler yoksullar değil,aksine aydın züppelik olsun diye garson garibana yapıyorlardı.Paraları yoksa delikanlıca söylesinler.Can feda öylesine.Kızların hepsi de bol kahkahalı.Nedense sinirlerim geriliyor hep.
Sayfa 62 - UyKitabı okudu
Reklam
"Okulların düşünen insanlar yerine yapan insanlar yetiştirmeye başlaması ile birlikte, okumayan, dolayısıyla cahil kalan insanlar kitaplardan korkmaya başladılar. İnsan bilmediği şeyden korkar. Böylece 'entelektüel' kelimesi bir küfüre dönüştü. Kitap sahibi olmak züppelik sayıldı."
Sayfa 299 - itfaiyeciKitabı okudu
İlk önce şunu biliniz ki, bir insan kendi kendini övdü diye onu hemen züppelik ve küstahlıkla suçlayan bilgeler umurumda değildir. Böyle bir insana delidir desinler, âlâ! Fakat hiç olmazsa, kendini övmekle bu sıfata tamamen uygun hareket ettiğini itiraf etsinler!
Rodos'ta Ege'den iltica etmiş bir hayli Türk ailesi vardı. Mülteciler Rodoslulardan dostluk, adanın eşsiz tabiat ve ikliminden duyulan huzur içinde ıstıraplarını tahfife imkân buluyordu. Ben vakit buldukça deniz ve kara avı ile avunuyordum. Tüfek omuzumda bazen ağabeyimle birlikte avlanırdık. Rodos'un kırk beş kadar köyünü Karabinyeri kumandanından fazla bildiğim söylenirdi. Bu dolaşmaların birinde Salahos dağ köyünde bir gece hatıramı nakletmeden yapamayacağım. Misafir kaldığımız köylü Rum, gece bizi köykahvesine götürdü. Bir köy odası idi bu kahvehane. Rumcayı anladığım için kahvedeki hemen hepsi genç müşterilerin konuşmalarını takip edebiliyordum. Gençlerin çoğu Amerika'dan sılaya gelmişlerdi. Konuştukları ziraat işlerine, usullerine, hayvan yetiştirmesine, hastalıklarına, korunmalarına aitti. Sonradan öğrendiğime göre, kalsınlar, dönsünler; getirdikleri paralar ile köyde toprak alacaklar, ailelerinin topraklarını genişleteceklermiş. Köyden evleneceklermiş. Ertesi sabah erkenden ava çıkarken bu gibi gençleri başlarında Meksika şapkalarla, Coni Boy kılığında, köy meydanındaki yalakta beygirlerini, katırlarını sulatırken gördüm. Gençlerin hiç birinde züppelik yoktu. Gülüşerek ahenkle işlerini görüyorlardı. Onları takdir, gıpta ile seyrettim. Zihnimde yurdumun o andaki durumu canlandı. Bu çocukların kardeşleri, Anadolu'muzda harp, ateş saçıyorlardı. Çalışkan, zeki Rumluğun sulh ve sükûn içinde, beni kıskandıran cemiyet üstünlüğü ile ırklarını terfih mümkün ve lâzımken Yunanlılığın içine atıldığı faciaya neden sürüklendiklerini düşünüyordum.
Sayfa 71 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Sanırım zevklerime züppelik eklenmiyordu ve Audiperti'nin şu cümlesini onaylıyordum: "En karanlık şiir bütün dünyaya seslenir."
Sayfa 31 - Sel yayıncılık
Reklam
Unutmadan söylemeliyim ki, Nuh küfürbaz değildi. Kavga sırasında sövmesini, bir anlaşmazhgı iyice belirginleştirme arzusuna bağlıyorum. Insanları hakir gördügü için değil, onlara çok kızdığı için ve anlamın yeri, anlaşmanın zemini iyice daraldığı zaman söverdi. Insanların küfürlere ilgi duyduklarını, halbuki küfür etmenin çoğu zaman bir münasebetsizliğin [ iletişimsizliğin] kanıtı olduğunu biliyordu. Ta o zamanlarda bile Nuh ikide bir centilmenlikten bahsederdi. Centilmenliğin züppelik anlamına gelmediğini; intizamı, titizliği, zarafeti üretme ya da korumaya dayalı hakiki bir gözüpeklik demek olduğunu iddia ederdi.
Yalnız ben sana şunu söyleyeceğim ki, tembellik insan karşısına çıkıp da mertçe savaşan bir düşman değildir. Aksine, eski peri hikâyelerindeki kahramanlar gibi, şekilden şekile girerek ve binbir hile kullanarak insanı yenmeye çalışan bir alçaktır. Tehlikesinin büyüklüğü de buradan gelmektedir. Tembelliğin; yerine, adamına ve çağına göre girmediği kalıp yoktur. Herkesin mizacına göre tavır alır ve konuşur. Dilimizde aldığı çeşitli isimler de onun bu sinsiliğini gösterir. Tembelliğin adı uçarılıktır. Bir adı gevşeklik, bir adı hoppalık ve züppelik, bir adı uyuşukluk, üşengeçlik, keyfine düşkünlük, bencilliktir. Tembellik herkesin karşısına her zaman aynı kılıkta çıkmaz. O mesleksiz aktör gibi daima rol değiştirir. Bazen en geçerli bir mazeret kılığına girer; hasta olur, yorgun düşer ve herkesi haline açındırır. Bazen iş yapar görünür; aslında hiçbir şey yapmaz. Bazen tatlı bir dille konuşur ve gönül çeler. Onun kandırıcı bir felsefesi ve boş sözlerden örülmüş bir edebiyatı vardır
Bizi, evvelâ ham ve kaba softalık yere serdi; sonra körkütük hayranlık ve şahsiyetsizlik kıskıvrak bağladı, daha sonra kaatil züppelik ve ahmak kopyacılık zehirledi; en sonra da iman ve ahlâk kaynaklarımızla aramızı büsbütün açan cebrî ve ceberrutî ilericilik komaya yatırdı.
Sayfa 97 - Büyük DoğuKitabı okudu
Ahmet Arif
Bana bu kudreti verdiğin, beni ben ettiğin için sana teşekkür etmek, galiba pek resmî kaçar. Hattâ ben, züppelik diyorum buna. Ben, senin için, ancak her şeyimi, bütün mevcut kıymet hükümlerini ve canımı fedâ etmekle belki biraz hafiflemiş olurum. Yine de ödemiş, karşılık vermiş olamam... Bu, hem çok acı, hem de şaheser bir ruh hali. Kimselere mecbur olmadım, olmam da. Yiğitliğim ve rivayet olunan erkekliğim, bundandır... Ama senin mecburun olmak, beni hiç mi hiç küçültmüyor. Aksine yüceltiyorsun, İNSAN ediyorsun, yaşatıyorsun...
953 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.