Türbedâra sordum:
- O giden dönmeyecek mi?
- Hayır, vazifesini yaptı, şehit oldu. İşte mezarı bu. Ben de türbedârıyım. Bu meçhul kahramanın ismini bilmiyoruz.
Ben de eğildim, alnımı meçhul kahramanın taşına dayadım, kalbimi dolduran şükran duygularıyla o taşı öptüm, öptüm.
Türbedâr dua ediyor, ben sevinçten ağlıyordum. Tepede birleşen insanları göstererek sordum:
- Bu insanlar kimler?
- Türkler.
Bu tepenin ismi ne?
- Mefkure.