"İçimdeki acı neydi, tarif edemem; ama diyebilirim ki acı, karanlık gecelerde hasta ruhumun en sadık refakatçisidir. Acının ne hissettirdiğini nasıl anlatırım bilemem; ama diyebilirim ki kaybolmuş olmanın verdiği çaresizlik, acının kardeşiydi. Öyleyse, bu acının başıma gelmesini nasıl?!engellerdim, bilemem; ama geçsin diye başımdan geçenleri çoktan dilime nişan yaptım bilirim. Ya bir daha olursa korkusunu nasıl aşarım, bilemem; ama çoktan umudun tohumları ruhuma serpildi."
“Hayatını değiştirmeyi düşünmeyen, giderek daha az şeye razı olan, hiçbir şeye itiraz etmeyen biri... İşten eve, evden işe yani. Bir gün kendime niye yaşadım ki bunca yılı diye sormaktan korkuyorum.”
İnsanın insandaki gerçek değerini, ondan "vazgeçme eşiği" ifşa ediyor. Hiç şaşmaz.
O vazgeçiş eşiği neyse, ne kadarsa birinin gözündeki hakiki değeriniz orada saklı. Kalan her şey süslü cümleler, münasip kılıflar, kendini aklayan serzenişlerden ibaret.