…vurdumduymaz, hiçbir şeyle ilgilenmeden, gülmeden, ağlamadan, öfkelenmeden, sevinmeden, bir tuhaf havanın içinde yuvarlanıp gidiyorlardı. Umut ettikleri hiçbir şey yoktu. Umut edememenin boşluğundaydılar.
“Bu adama bir türlü aklım ermedi. Hem herkesi seviyordu. Hem de herkese düşmandı. Köy yandı, sevindi. Köye iyilik yapsak gene sevinirdi gibime geliyor.”
İnsanlar ve meşgaleleri kilise, devlet, okul, ticaret, alım-satım işleri, imalat, tarım, hele ki tüm ürkütücülüğüyle politika; bunların tabiatta ne denli az yer kapladığını anladığıma o kadar memnunum ki.
“Evlerinizi avucuma toplayıp, tohum eker gibi ormanlara ve çayırlara serpebilmek isterdim. Vadiler caddeleriniz, yeşil patikalar dar sokaklarınız olsun isterdim, birbirinizi bağlar arasında arayıp giysileriniz mis gibi toprak kokarak gelin isterdim..”