Hayat, gelecekteki başka türlü bir hayatın vaadiyle asla değiştirilemez veya susturulamaz.
Ölümsüz olan bu hayat ve bu andır. Ahiret yok, bu hayatın yöneldiği bir hedef yok,kıyamet gününde hesap vermek yok. Bu an sonsuza dek var olur, sense yalnızca kendi kendinin izleyicisisin.
"Aklı bir kenara bırakıp insanları etkilemek için daha düşük özelliklere başvurduğumuzda daha düşük ve ucuz insanlar yaratıyoruz Josef; sorun burada yatıyor.
İşe yarayan bir sey istediğini söylediğinde duyguları etkileyen bir şey istediğinden söz ediyorsun. Bu konunun uzmanları var zaten!
Kim onlar?
Rahipler tabii ki!
Onlar insanlari etkilemenin sırlarını biliyorlar! İlham veren müziklerle onları yönetip yönlendiriyor, yüksek çan kuleleri ve geniş ibadet alanlarıyla bizi cüceleştiriyor, boyun eğmeye teşvik ediyor, bize ilahi rehberlik, ölümden korunma, hatta ölümsüzlük vaat
ediyorlar.
Peki bunun bedeli nedir?
Dini kölelik; zayıflara hürmet, eylemsizlik, bedenden, zevklerden ve bu dünyadan nefret.
Hayır, bu yatıştırıcı ama insani olmayan yöntemleri kullanamayız! Akıl gücümüzü keskinleştirmenin yollarını
bulmalıyız."
Bilimi seçiyorsanız,
doğaüstünün yatıştırıcı zincirlerinden kurtulmayı seçiyorsanız ve iddia
ettiğiniz gibi inancı bir kenara brakıp tanrısızlığı kucaklamayı istiyorsanız, o zaman inançlı birinin küçük konforlarının özlemini çekemezsiniz! Tanrı'yı öldürüyorsanız, mabedin korunağından da ayrılmalısınız.
Araştırma ve bilim inançsızlıkla başlar. Ama inançsızlık doğası gereği streslidir! Sadece güçlüler bunu kaldırabilir. Bir düşünür için gerçek soru nedir biliyor musunuz?
"Gerçek soru, ne kadar gerçeğe katlanabileceğimizdir."
Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..
Aramızdan birileri mürekkep, birileri de kağıt gibidir. Birilerinin siyahlığı olmasa, öbürleri dilsiz olurdu. Birilerinin de beyazlığı olmasa, öbürleri kör olurdu.
Tıpkı müzikteki duraklamanın anlamını çevresindeki notalardan alması gibi, sessilik bile sözcüklere göre belirlenir. Bu sessizlik dilin bir anıdır;Susmak dilsizleşmek değil, konuşmaktan kaçınmaktır, yani gene bir tür konuşmadır.
Şu hakikati kendi hayatım bana öğretti: İnsanoğlu, insanoğlunun cehennemidir. Bizi öldürecek belki yüzlerce hastalık, yüzlerce vaziyet vardır. Fakat başkasının yerini hiç biri alamaz.-