Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilek inanna

Dilek inanna
@Dilekinanna
Oğuz Atay ~ Edip Cansever
6 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
Okuyup bitirdiğim her bir kitap bana her zaman büyük bir haz vermiştir. Sanki okuyup bitirdiğim her kitapla bir insanı okuyup rafa kaldırmışım gibi...
Reklam
Bazen bir şeyin değeri ona ulaşarak ne kazanıldığıyla değil, ona ulaşmaya çalışırken nelerden ödün verildiğiyle belirlenir.
Demek beni anlamaya çalışacaksın? Fena fikir değil... Fakat bana öyle geliyor ki, boşuna emek!..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bütün hayatımız boyunca beklediğimiz ve nereden geleceğini bilmediğimiz huzuru arıyoruz...
Içimde bos geçen bir hayatın kahredici nedameti var. Kalbimin her parçası bir çalıya takılmış...
Reklam
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandır.
724 syf.
·
Puan vermedi
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay
8.9/10 · 61,7bin okunma
Böyle olunca içmek en iyisi birader! Kafayı çekip divanıma uzandım mı dünyalar benim oluyor. Yaylı bir divanım var görmelisin! Hayalimde kendimi Homeros, Dante, Fredrik Barbarossa olarak canlandırıyorum. Keyif benim değil mi, dilediğim gibi hayal kurarım. Ama sen kuramazsın, çünkü her şeyden önce kendi kendine bir şeyler olmak istersin. Sonra bütün arzular sana yasaktır, yük beygirisin çünkü. Bende hayal, sende gerçek.
Asla beraber olamayacağız, aynı evi, aynı teni paylaşmayacağız, aynı masada oturmayacağız, hatta aynı şehirde bile oturmayacağız..
Reklam
Aşk bitince gerçekten çok şey öğrenilir, ama öğrenilenlerin bir önemi kalmaz. Aşkımız bittikten sonra gördüğümüz kadın bize her şeyi söylüyorsa, artık o başka bir kadın veya biz başka bir erkek olduğumuz içindir; aşık olan kişi artık yoktur.
Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
Ah Maria, niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyoruz? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?
Beni kim kandırmıştı? Gökyüzü mü? Tanrının ve maiyetinin konutu olan Gökyüzü mü?
“Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. Böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine. Bir olayın olması gerek, insan bağlantılarından çoğunun açıklaması işte bu. Bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile. O halde yaşasın ölü gömme törenleri!”
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
Reklam