Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilek

Aşklar ve Suretler
Puşkin “meğer ki bir hayale aşıkmışım “ yazıklanmasında. Attila İlhan “Git başımdan Aysel seni seviyorum “dedikten sonra, Ne kadınlar sevdim,zaten yoktular “fark edişinde. Ünlü mısranın sahibi, Aysel’i başından gitmeye zorlarken aslında Aysel’in içindeki Aysel’i yok etmesinden korkmakta
Reklam
Kişilik ,sayın bayım en önemlisi budur işte :İnsanın kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdır ,çünkü her şey onun üzerine bina ediliyor
Eski bakan: “Siz bu vatanı hiçbir zaman sevmediniz!” Siyasal sürgün: “Biz sizi sevmedik! Siz kendinizi vatan yerine koydunuz, biz de sizi sevmedik.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her gün birlikte olmak gereksinimi duymaksızın her zaman yeni dostlar ediniriz.Papaz okulunda olduğu gibi her zaman aynı insanları görürsek onları yaşamımızın bir parçası saymaya başlarız .Yaşamımızın bir parçası saydıkça da onlar bizim yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar,canları sıkılır.Çünkü efendim herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini Elif’i elifine bildiğine inanır. Ne var ki hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez .Tıpkı şu düşleri gerçeğe dönüştürmeyi beceremediği halde düş yorumculuğuna kalkışan cadı gibi.
Tesadüfün pek merhametli olmadığını ve birbirine böyle yakın olanları bir ikinci defa karşı karşıya getirmediğini biliyorlardı.Fakat konuştukları dil,diğer kırlangıçların diliydi ve bu dilde söylemek istedikleri şeyleri söylemekten utanıyorlardı. Bu dil, onların içindeki şeylere uygun değildi.
Sayfa 40
Reklam
Herkes gibi olmanın dümdüz tehlikesizliği...
Sayfa 134Kitabı okudu
Hiçbir tatbikatta mavilerin yendiği görülmemiştir.Çünkü, mavi düşmandır.Ben olsam,düşmanı yeşil yapardım. (Nasıl beğendiniz mi burda ideoloji var,çaktınız tabii...)
Şirazlı Sadi’nin insanı nasıl tarif ettiğini not ettim defterime :”Yek katre-i hunest ve hezar endişe ,yani bir damla kan ve bin endişe .İşte unutmayı başaramayan insanın trajedisi bu sözlerde gizliydi. Ömrünü endişeyle tamamlamaya ve sürekli acı çekmeye mahkum olan bir zavallı ruh.
Sayfa 186 - Doğan KitapKitabı okudu
Çiçek açsın mı gönlünüz? O zaman tebessüm ediniz zarifçe tüm anlamsız boş hüzünlerinize...
... bir arının vızıltısını işiterek bu dünyaya tanıklık etmenin, yaşamanın ne tuhaf bir şey olduğunu aklımdan geçirirdim.
Sayfa 28 - YKYKitabı okudu
Reklam
Altı, yedi yaşındaki çocuklar gece gündüz vardiyalarında 12 saat çalışıyor,sonra da tıpkı sinekler gibi ölüyorlardı. kapitalistlerin kârları insan kanları ile besleniyor.Bu kârlardan ise NewEngland da muhteşem kiliseler yaptırılıyor Bu Kiliselerde siz bu kârların kurnaz ve göbekli sahiplerine sulu sulu vaizler veriyorsunuz.
Kimsenin korumadığı , hiç arkadaşı olmayan, hayatı boyunca hiç kimseden içten bir yakınlık görmemiş, bir böceği iğneyle tutturup mikroskop altında inceleme fırsatını kaçırmayan doğa bilimcilerin bile ilgisini çekmeyen bir insan evladı bu dünyadan böyle geçip gitti.
Yaşam bazen o denli ağır geliyor ki, insan hemen çekip gitmeyi diliyor.
Sayfa 188Kitabı okudu
Avunduğum başka bir şey daha var:İnsanın çocuksu, temiz vicdani tohumun içindeki öz gibidir.Bu öz olmadan hiçbir toplum gelişemez ve bizleri ileride ne beklerse beklesin,insanlar yaşadıkça hak ,doğruluk denen şey de orada var olacaktır
Sayfa 184 - NoraKitabı okudu
Bir insanı küçük düşürmenin en korkunç yolu, onun acı çektiğine inanmamaktır.
Sayfa 149
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.