Karanlık bir hücreye, savaş esiri olarak düştüğünüzü düşünün. Hücrenin içini göremiyorsunuz, etrafınız Nazilerle ve Gestapolarla dolu. Siz ise küçücük bir odada, odanın ortasında ne olduğunu bilmediğiniz bir cisimle birliktesiniz. Neler düşünür, neler yapardınız? Delirir miydiniz mesela?
William Golding Serbest Düşüş isimli kitabında ünlü ressam Sammy Mountjoy’un 2.Dünya Savaşı’nda bir Bazi kampına esir düşmesiyle başlayan geçmişini sorgulamasını anlatıyor. Kitabı okurken Sammy’nin kendisini aklamaya çalışmadan, toplumun ahlaki kurallarına göre yaptıklarını düze çıkarmaya çalışmadan anlattığını görüyoruz. Sanki gerçekten bir esirin günlüğünü ele geçirmişiz, O’nun yalın düşünceleriyle geçmişini, yaptığı hataları ve yaşadıklarını görüyoruz gibi bir hisse kapılıyoruz.
Ben kitabı okurken bir sürü alıntı yaptım, kendime bir sürü düşünecek konular edindim. Umarım siz de bu kitabı en az bir kere okur, üzerine düşünürsünüz.