Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M. Acar

M. Acar
@MURATACAR34
İstanbul Aşığı... Fenerbahçeli
Parçası olduğu ormanı bilen, seven, silkeleyen, kollayan; aynı zamanda, kimsenin gözüne sokmasa da kendi kıymetinden, biricikliğinden de haberdar olan dimdik bir ağaçtı.
Reklam
Doğanın kimi gizemleri ilk bakışta çözülmez görünür. Ayrıca olduğu gibi bırakmak daha hayırlı olabilir; çünkü yetersiz bilgi bize iyilikten çok kötülük getirir.
Sayfa 168Kitabı okudu
"Bak, dinle beni," dedi Furi. "Sana hiçbir zaman gül bahçesi vaat etmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim....ve hiçbir zaman huzur ya da Mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vaat etmem hiç. Kusursuz güllük gülistanlık bir dünya Masalı koca bir yalandır. Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur! "
Sayfa 115Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Madem son yerin toprak, iyilik tohumundan başka şey ekme! Hazinen varsa bağışla!
Bazen sevinçle, bazen kederle uğraşıp dururken, kadere boyun eğmekten başka bir şey yapamadığımız dünyada, yaşamın ne olduğunu az çok anlar gibi oluyordu.
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Küçük Prens ekledi: "Ama gözler kördür. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir...
"Sözgelimi öğleden sonra saat dörtte gelecek olsan ben saat üçte mutlu olmaya başlarım.
O zaman sen de kendini yargılarsın. En gücü de budur zaten. Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan çok daha güçtür. Kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.
Sayfa 48 - Can çocukKitabı okudu
Asıl körlük umudunun tükendiği bu dünyada yaşamaktı.
Reklam
"Onunla görüşmek istemiyorum. Dış dünya ile tüm bağlarımı kopardım."
"Evet, deliliği bilip bilmediğimi sormuştun." "Çok doğru. Bu kez sana Öykü anlatmayacağım. Deli olmak, düşüncelerini iletmekten aciz olmak demek. Sanki yabancı bir ülkedesin, çevrede olup biten her şeyi görüyor, anlıyorsun, ama istediğini anlatmaktan dolayısıyla da yardım bulmaktan umutsuzsun çünkü orada konuşulan dili bilmiyor, anlamıyorsun. " "Hepimiz hissetmişizdir bunu." "Hepimiz şu ya da bu biçimde deliyiz zaten."
Tüm ömrünü bir şeyler bekleyerek geçirmişti zaten; babasının işten eve dönmesini beklemek, sevgiliden gelecek, ama hiç gelmeyen mektubu, yıl sonu sınavlarını, treni, otobüsü, telefonu, tatilleri, tatillerin sonunu beklemek hep beklemek.Şimdi de kendisiyle önceden randevulaşmış olan ölümü beklemek zorundaydı.
"Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikayenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgarları ettirdiler, sonra da gittiler. "
"Şimdiye dek ayrı ayrı yol almıştık; bundan böyle birbirimize saygı gösterecek, birbirimizden öğrenerek ve her daim yakın, dayanışma duygusu içinde, yanyana yürümeliyiz.
Eski zamanlarda annelerin yarısı doğum yaparken yeni doğan bebeklerin yarısı da küçük yaşlarda ölüyordu. Ölümlerden kim sorumluydu? Tanrı mı yoksa insanların cehaleti mi? Ben diyorum ki cehalet öldürür, ilerleme kurtarır. Tanrı'yı ilerlemenin düşmanı ve cehaletin müttefiki olarak göstermek isteyenler, benim gözümde dinsizdir.
Reklam
Bırakmadılar. Soktular sınıflara, "Daha dün annemizin, çiçekli bahçemizin..... " "Hocam, " dedik, "yanlış yapıyorsunuz. Biz bahçeli evlerde oturmuyoruz, çiçekler saksıda. Öğlen uykusu bilmeyiz. İcabında numaradan göz yumar, kaşla göz arasında tüyeriz.Bu muhabbet bize uymaz. " "Yok, " dediler, "şimdi okullu oldunuz, sınıfları doldurdunuz,. " Baktık, gariban hocalar kafayı yiyecek, müfredat ile bizim sokak arasında, "Bir de biz vurmayalım garibanlara dedik.
Her insanın bir başkası için sonsuz bir muamma oluşu, üzerinde düşünülmesi gereken muazzam bir hakikattir. Gecenin bir yarısı büyük bir şehre girdiğimde, karanlıkta kümelenmiş evrenin her birinin kendine ait sırlar barındırdığını, bu evlerin her bir odasının bir sırrı olduğunu düşünürüm; orada çarpan yüzlerce, binlerce yüreğin her biri, en yakınındaki için bile bir muammadır!
Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi, hem bilgelik çağıydı, hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem aydınlık hem karanlık bir mevsimdi Umudun baharı umutsuzluğun kışıydı, Hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu hepimiz ya doğruca cennette gidecektik ya da tam aksi istikamette -özetle şu an İçinde bulunduğumuz döneme öyle benzer bir dönemdi ki dönemin sesi en çok çıkan otoriteleri bu günler hakkında olumlu anlamda da olumsuz anlamda da ancak ve ancak en sözcüğü kullanılarak konuşabileceğini iddia ediyorlardı.
Kederli kederli yükseldi güneş; güneş ışıklarının vurduğu hiçbir şey, yüreğindeki iyi niyeti ve sahip olduğu yetenekleri doğru kullanma becerisinden yoksun, kendi iyiliği ve mutluluğuna zerre kadar hayrı olmayan, kendi çürüyüşünün farkında olduğu halde bu çürümenin onu yiyip bitirmesine izin veren bu adam kadar kederli olamazdı
Sayfa 116 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Sevdiğinden ayrı düşmüş âşık sanma ki râhat olur Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur..
Bu durum benim tercihim değil, diye düşünüyor, her insan kendi seçmediği bir ailede, seçmediği bir kaderle dünyaya gelir; bizimki de kaplanın sırtında doğmak bir bakıma. Kaderini değiştiremezsin.
Reklam
Bilmez misin ki Allah'tan ümidini kesenler, şeytanın yoldaşıdır.
Köradam söz almış; "Bizim gibi aciz kulların sizin gibi kudretli bir hünkara ne yarar olabilir ki diye sormuş boynunu bükerek. "İster padişah olsun, ister yoksul bir köylü, insanoğlunun bazı davranışları var ki hiç değişmiyor" demiş Padişah. "Sizin yaşadıklarınız bu davranışlara çok iyi birer örnek. Mesela sen, açgözlülüğün yüzünden gözlerini yitirdin; Demirci paylaşmadığı için önemli bir fırsatı kaçırdı; Kuyumcu ise her vurup harman savurmanın bedelini çok ağır ödedi; Müezzin sabırsızlığı yüzünden sevdiği kadından oldu; Şapkacı kıskançlığı sonucu karısıyla oğlunun ölümüne yol açtı. Sizler insanoğlunun yapabileceği yanlışların canlı birer kanıtısınız. Hep yanımda kalmanızı bana yol göstermenizi istiyorum.
İçerde Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğruna ölümlere gidip geldiğim, Zulamdaki mahzun resim, Haberin var mi? Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş, Karanfil kokuyor cıgaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin... Ahmed Arif
Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam?  Ben haramı helâlı karıştırmam: Seninle içilen şarap helâldir, Sensiz içtiğimiz su bile haram."
Bu ülke çok acımasız, bu topraklar çok sert, bu toprakların insanları çok hoyrat, bu ülke gerçekten çok acımasız. Ama burası bizim ülkemiz Evgenia, burası bizim toprağımız, bizim vatanımız. Biz burasıyız Evgenia. Ahmet Ümit, Kavim