Öğrenci kız:
Kimdi bu öğrenci kız? Bazen sıradan küçük bir kız çocuğuydu, bazen tüm yükü sırtında taşıyan anneydi, bazen etrafı çok iyi gözlemleyen bir gözlemciydi. Bazen de bendi bu öğrenci kız. Kendimden bir parça bulduğum biriydi.
Dünyaya aynı şekilde bakıyorduk bu öğrenci kızla, babam ve kız kardeşim olmadığında benim de onun gibi tadım tuzum yoktu, ben de bazen iyi bazen kötüydüm tıpkı onun gibi.
O sabahlardan nefret ederdi, ben de öyle. Sabah olunca insanın aklı başına gelirdi, oysa ben gece duygusallığını severdim. Onun da dediği gibi: “Sabahların utanması yoktur. Çeşit çeşit üzücü anı aklıma düşer…”
Onun gibi ben de insanların güzel yanları olabileceği yanılgısına bazen kapılıyorum. “Amaçsızca çiçeklere bakarken insanların da gerçekten iyi tarafları olduğunu düşündüm. Çiçeklerin güzelliğini keşfeden de, çiçekleri seven de insandı.”
Bazen ben de mutluluğun geleceğine inanmam. Sanki kayıp gitmiştir benden. Mutluluğu her yerde aramaya da çıkmam, bulduğum zaman bırakmamaya çalışırım. Ama tabi şu da var. İnsan mutlu olduğunu nasıl anlar? O kadar kısa sürer ki mutluluk, ben ne zaman mutlu oldum hiç anlamam. Sonra bu hissin tekrar gelmesini beklerim, kendimi buna inandırmaya çalışırım. İnançsız hayat geçmiyor. Öğrenci kızın da dediği gibi: “Yarın yine aynı olacak. Mutluluk asla gelmeyecek. Bunu biliyorum. Ama bir gün mutlaka gelecek, yarın sabah gelecek diye inanarak uyumak daha iyi değil mi?”
Herkes okusun Öğrenci Kız’ın yaşadıklarını, hissettiklerini. Kendinizden bir parça bulacağınıza, onun hissettiklerine ortak olacağına eminim.