Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Miroslava Angelova

Sen de mutsuzsun ama sakat değilsin. Senden ya da herhangi birinden daha mutsuz olmayacak belki.
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Başkaları hakkında çok iyi şeyler düşünmemizin nedeni, kendimiz için korkmamızdır. İyimserliğin temeli saf dehşettir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Bir kişilik beni büyülerse, o kişiliğin seçeceği herhangi bir ifade tarzı bana son derece güzel gelir.
Sayfa 126Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Erkekler yorgun düştükleri için evlenirler, kadınlarsa merak ettiklerinden… Sonunda her ikisi de hüsrana uğrar.81
Zenginler tutumluluğun değerini övecekler, tembeller çalışmanın ne denli haysiyetli bir şey olduğundan söz edecekler.
Reklam
Birileri her zaman kazanır, tıpkı birilerinin her zaman kaybettiği gibi…
Sayfa 327Kitabı okudu
Düşündüğüm şey şu ki; herkesin kaybedecek bir şeyi vardır.
Sayfa 281Kitabı okudu
Tepelerin arasında, akçakavakların serin gölgesinde oturur, uzak tarlaların ve çayırların huzur ve dinginliğini paylaşırken, yüreğiniz sessizce “TANRININ YERİ AKILDIR” desin.
Kendinizle nasıl konuştuğunuza dikkat edin. Ve daha az yargılayın; hem kendinizi, hem ebeveynliğinizi hem de çocuğunuzu.
Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerine kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Reklam
Ben bir ortak, bir müttefik istiyordum; kahrolası yemeğini pişirmek üzere yetiştirilmiş genç kızların ve kadınların uydurdukları o romantik zırvaları değil. Eksik yarımı, yapbozumu tamamlayacak birini aramıyordum. Ben kendi başıma da bir bütünüm, Adam. Benim kadar bütün birini istiyordum.
Sayfa 190Kitabı okudu
Bir çocukta işe yarayan tekniklerin, kendine has bir gelişim hızına ve mizaca sahip olan başka bir çocuk söz konusu olunca değişmesi gerekebilir. Bazen nesiller arasında fikir ayrılıkları da yaşanabiliyor. Sizin göreviniz, çocuğunuz ve aileniz için en iyi olanı bulmaktır.
Gündüz uykuları sadece çocukların huysuzluklarını engellemekle kalmaz, yetişkinlerin zihinsel performanslarını da arttırır.
Uyku basit gibi görünse de aslında birçok beyin mekanizmasının birlikte kusursuzca çalışmasıyla gerçekleşir.
Bir bebeğin anne babasından kalıtım yoluyla edindiği genleri onun tam olarak nasıl bir insan haline geleceğini belirlemez ama önündeki gelişimsel olasılıkları belirler.
Çocuğunuzun genleri çevresini, çevresi de genlerini etkileyebilir.
Reklam
Çocuklar aktif katılımcı konumundadırlar. Beyinleri daha doğumdan itibaren, kendi bireysel ihtiyaçları ve tercihlerine uygun deneyimleri aramaya ve o deneyimlerden dersler çıkarmaya programlıdır. Çocuğunuzun beyni kendi kendini inşa eder.
“Derin bir nefes alıp rahatlayın. Gerçekten. Endişe ettiğiniz şeyler, çocuğunuzun iyiliği için sizin sandığınızdan çok daha küçük etkenler. Çoğu modern anne baba, çocukların kişiliğinin ve yetişkinlikteki davranışlarının aslen yetiştirilme ile şekillendiğine inansa da araştırmalar çok farklı bir tablo çiziyor.” Diyor yazar 25. Sayfada. Ama sanki “Tanıştığımıza memnun oldum: Mizaç” adıyla verilen 17. Bölümde bu düşünceyle biraz çelişiyor gibi geldi bana. Anlamak için tekrar okuyacağım sanırım bu bölümü. Bazen o kadar çok bilimsel ad kullanıyor ki kafam karışıyor.
Kişi yenilmemek düşüncesiyle bir kavgaya girerse bedeni otomatik olarak savunma pozisyonuna geçer ve kaskatı olur. Tüm düşündüğü yarışmayı kazanmak olur ve daha yüksek bir başarının peşinde olmaz. Onun yerine, prensip rakibin gücünü savuşturarak ve pozisyonunu değiştirerek uygulanacak gücün etkisini azaltmak olmalıdır. Demiş Judo’nun ustası Jigoro Kano Bunu okuyunca aklıma satranç turnuvalarım geldi. Gerçekten o kadar kazanmaya odaklanıyordum ki hamleleri savuşturmak yerine mat etmeye odaklanıyordum ki görmediğim yerden hamle geliyor mat oluyordum. Ne zaman maça sakin çıksam, savunma yapsam aslında bir yerlerden açık geliyordu. Ama her maça tabi sakin çıkamıyordum. Acaba bu kitabı yıllar önce okusam daha farklı olur muydu turnuvalarım diye düşünmeye başladım. Sırf bu yüzden oyunculuğu bırakıp hakem olmazdım belki de
Philippa Gregory okumayalı ne kadar uzun zaman olmuş. İngiliz tarihini biraz tanıyıp, kurgu tarih kitaplarını sevdiğimi anladığım yazardı. 3 lü kitabına başlıyorum. Bana keyifli okumalar.
Christine’in hayatına ufacık bir merhaba dedim. 1938 Almanya’sından birilerini tanıyacağız anlaşılan.
Reklam
Ne kadar güzel söylemiş, ne kadar doğru... “İyi bir ilişki kurmak isteyenlerin en büyük düşmanı duygusal tepkilerdir. “ Verdiğiniz tepkiler yüzünden birilerini kaybettiğinizi düşündünüz mü hiç? Ya da verdiğiniz tepkileri sorgulayıp, doğru mu yaptım, tepkimden dolayı mi böyle oldu dediğiniz. Sanırım kitabı olurken kendimi bol bol sorgulayacağım. Duygusal tepkilerimde sakin kalmaya çalışacağım. Zaten kitap okumada ki amaç da bu değil mi? Değişmek, güncellenmek ya da bazı yerlerde aynı kalmak.
Her çocuk işler kızıştığında bile sakin kalabilen ebeveyn ister. Hatta özellikle de işler kızıştığında.
Çocuk büyütmeye dair bir efsane: Bebek doğunca doğum sancısı biter. Anonim
Bakış açısı
Hepimiz aynı şeyleri farklı hatırlarız. Yani yaşanılanların anlamı kişiden kişiye değişir.
Sayfa 287Kitabı okudu
Yattığı yerden zamanlar ve mekanlar arasında yolculuk yapmayı düşleyenler. İhtiyacınız olan astral seyahat değil. Sadece güzel bir kitap...
Sayfa 335Kitabı okudu
İnsan beyni ve vücudu keskin değişimlerden nefret eder. Eğer bir değişim yapacaksan bunu vücudun denge şartları içerisinde(homeostasis) uzun bir döneme yayarak ve alışkanlık haline getirerek yapmalısın.
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
Sana ışık tutanlara sırtını dönersen, göreceğin tek şey kendi karanlığındır. Rene Dercartes
Gariptir insanoğlu, aynı espriye defalarca gülmez ama aynı acıya defalarca ağlar... Alıntı