Daha çok hemşirelerin yaşadığı bir duygu durumu olan Merhamet Yorgunluğu; başkalarının acılarına maruz kalınmasından dolayı oluşan empati kurmama, bakım verme isteğinde azalma, ruhsal ve fiziksel tükenme durumu.
İki kişinin birlikte yaşamaya devam edebilmesi için sürekli ince ayarlar yapması, çatlakları sıvaması, bitkilere su vermesi, yavaşlayan saatleri kurması gerekiyordu.
Şu karşı evin boş odalarında,
Duvarlara sinmiş bir hayâlet var.
Elinde mum, gece ortalarında,
Bucak bucak gezer, birini arar.
Camlar tutuşurken, eski kafesler,
Beyaz duvarlara aksetmiş, durur.
Dağınık sürüyü toplayan sesler,
Kapıya sokulup tokmağı vurur.
Sonra işitilir sert bir hıçkırık,
Basar odaları belirsiz cinler.
Karanlık avluda döner bir çıkrık;
Sanırsın, kundakta bir çocuk inler.
Akşam, dağılırken yerli yerine,
Bu evin önünde ürperiyorlar.
İçlerinden, kendi kendilerine:
Şu karşı ev tekin değil, diyorlar.
"Yaşam üzerine fazla geldiği zaman onu zorlama,
Biraz duraksa..
Neler olup bittiğine anlam verme!
Mutlaka yanlış bir şey oldu..
Düşüncelerin ile dileklerin aynı orantıda değildi,
Ve varlığın ile buluşamadı.
Sorun yok, sadece bekle..
Güneş doğacaktır.
Rüzgar esecek ve yağmur yağacaktır.
Zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur!
İzlemeye devam et..
Şahitlik güzeldir, hem olayın dışındasındır hem de içinde.
Zorlamaya gerek yoktur, olması gereken kendiliğinden olur..
“Hayat üçbuçukla dört arasındadır.
Ya üçbuçuk atarsın, ya da dört dörtlük yaşarsın."