Markette olduğunuzu düşünün, yaşlı bir kadın kasiyere bağırıp çağırıyor, otuz kuruşluk indirim kuponunu kabul etmediği için canına okuyor olsun. Kadın neden bunu mesele yapmış ki, sadece otuz kuruş.
Size söyleyeyim: Muhtemelen o kadının evinde oturup o kuponları kesmekten daha iyi bir meşgalesi yoktur. Yaşlı ve yalniz bir kadın. Çocukları onu asla ziyaret etmeyen vefasızlar. Otuz yıldan fazladır sevişmemiş. Ne zaman osursa feci bir bel ağrısı çekiyor. Emekli maaşı yeterli değil ve muhtemelen yetişkin bezi bağlayarak ölecek.
'Sevenler birbirlerine yara izlerini gösterirler. Ilk once bunu yaparlar... Sana ruhumu açmadan önce bil ki incinebilirim demek için... Çünkü en çok sevdiklerin yaralar seni.'
Kahve söylemek harika bir fikirmiş gerçekten de, diye düşündüm. Iki insanı, bir üçüncüyü ezmek kadar birbirine yaklaştıran bir şey var mıdır şu dünyada?
- Simon!
- Efendim?
- Biz hep veriyoruz ama neden hiç kimse bize bir şey vermiyor?
Simon ne söyleyeceğini bilemedi; 'Konuşmayı bırakalım artık.' diyebildi ve öbür yana dönerek uyumaya çalıştı.
Once hava soğur sonra kristalleşir ve bir de buza kesti mi o ilişkiden artik umut kesmek gerekir. Biz su an da kristalleşme dönemi yaşıyoruz. Elimden geleni yapmaya çalışıyorum biraz ılık hava esmesi için ama bir iki hafta önceki gibi bir olay yaşandığı zaman da havadan once ben buz kesiyorum.