Vurularak ölenler hayatı kendi vücutlarında saklıyarak ölüyorlar...
Darağacında can verenler, açlıktan, hastalıktan ölenlerse ölmeden önce hayattan vazgeçiyorlar sanırım.
Her biri eceli bekliyor, ecelse daha gelmiyor. Ama gelecek. Belki bu gece gelir, belki de yarın... Ama o insanların ölüme ihtiyaçları var gibi...
Onlar için ölümle hayat arasında hiçbir fark kalmamış. Onlar birer canlı cenaze zaten...
Ölmüş kahramanların heykellerini ölüler değil, yaşayanlar yükseltirler. Onların ruhlarını içimden çıkarıp bir heykel haline getirmek için ben hayatta kalmalıyım.
En akıllılarımız her gün aldanıyorlar. En akılsızlarımız her gün aldatıyorlar. Hepimiz daima aldanıyoruz, fakat fırsat düştükçe aldatıyoruz. Bu suretle geçim dengesini biraz düzeltebiliyoruz... Aldanıp da aldatamayanlar... İşte aç kalan güruh bu zavallılardır.
Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu dünyanın şahidi olmaktı.