Birkaç hafta zarfında şehri ve civarını gezdim. Ahalisini gözden geçirdim.
Hayatımda bu kadar inkisara uğrayacağımı tasavvur edemezdim.
Memleketin bende bıraktığı yegane intiba basitlik oldu. Burada tabiat basit, muhit basit, halk basit, hulasa her şey basitti...
Benim gibi karmakarışık ruhlu bir adamın böyle yerlerde ne hale gireceğini tasavvur et.
Ahali manasız ve fesattı.
Bilir misin Güzin, bambu bastonlar olur, ben onları çok severim; çünkü bünyelerinde değişiklik vardır, düz değildirler...
Bir de hezaren bastonlar vardır. Bunlar düz olmakla beraber ağaçları asildir, temizdir, onun için iyidirler.
Bazen kavak ağacından da baston yaparlar... Düşün ne berbat şeydir bunlar!.. Düz, basit, sonra da nevileri adi.
Hadi bunlara da saf oldukları için tahammül edilebileceğini farz et!.. Ya içleri de kurtlu olursa?..
İşte burada halk idi, alelade ve çürük ruhluydu.
Anadolu'da işsizliğin doğurduğu yagane iş olan dedikodu, almış yürümüştü. Mektep muallimi hususi muhasebe memurunu, tapucu savcıyı, malmüdürü şube reisini çekiştirir, on dakika sonra da kahvede beraberce tavla oynayıp garson kızlara sarkıntılık etmekten sıkılmazdı.
İlkmektep müdürü müfettiş olmak için çalışırdı, çünkü alacağı harcırahlarla, çalgılı kahve kızları uğruna girdiği borçları ödeyecekti...
Belediye reisi mebus olmak için faaliyet gösterirdi, çünkü şimdi diş geçiremediklerinin. zaman tepesine binecek, ahbaplarına caka satacaktı...
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum
Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
EBÛ ZER el-GIFÂRÎ
أبو ذر الغفاري
Ebû Zer Cündeb b. Cünâde b. Süfyân el-Gıfârî (ö. 32/653)
Servet terâkümü konusundaki görüş ve mücadelesiyle tanınan sahâbî.
Künyesiyle meşhur olduğundan adı âdeta unutulmuştur. Bu sebeple adının Berîr, Büreyr, Yezîd, Yüreyr, babasının adının Seken veya Abdullah olduğu da söylenmektedir. Haram aylarda bile baskın
Anadolu, satafatın, gösterişin, reklam ve palavraların hiç geçmediği bir diyardır. Burada umumi ölçüye göre iyi ve geniş yaşayan adamın adı bir batakçıdır. İddialı kimselere bir geveze nazariyle bakılır ve reklamcıya sadece yalancı denir.
_Kanatsız uçmaya kalkışma!
_Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.
_O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma!
_Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
I. Cihan Harbi'nde Almanların Balkan Bölgesi Komutanı Mareşal Von Mackensen İstanbul'a gelir. Padişah, Mareşal'ın şerefine bir ziyafet verecektir. Başyaver Salih Paşa ziyafete katılacak kimselerin listesini hazırlamak amacıyla Mareşal'e mihmandarlık yapmakta olan Fahrettin Altay'dan ziyafette bulunacak zevâtın isimlerini
Hikâyeyi, Bern Büyükelçisi Taner Baytok'un kitabından özetleyerek aktarıyorum...
Bir diplomatımız eşiyle birlikte Selanik'e gitmek için Yunan sınırına gelirler. Sınır kapısından geçiş uzayınca, bir otelde kalmaya karar verirler ve mecburen yolları bir köye düşer. Köyün meydanındaki kahvehanede otururlarken, yan masada, kendilerinin
anadolu, şatafatın, gösterişin, reklâm ve palavraların hiç geçmediği bir diyardır. burada umumî ölçüye göre iyi ve geniş yaşayan adamın adı bir batakçıdır. iddialı kimselere bir geveze nazariyle bakılır ve reklâmcıya sadece yalancı denir.
İstanbul'da bir Amerikan eğitim kurumu olarak kurulan Robert Kolej'in ilk müdürü Dr. Cyrus Hamlin'e Hınçak Komitesi'ne mensup bir Ermeni ihtilâlcinin söyledikleri Ermeni komitecilerinin Bulgar milliyetçiliği ve komitecilik hareketini nasıl örnek aldıklarını ve hedeflerini açıkça göstermektedir. Cyrus Hamlin 28 Aralık 1893
Anadolu şatafatın, gösterişin, reklam ve palavranın hiç geçmediği bir diyardır. Burada umumi ölçüye göre iyi ve geniş yaşayan adamın adı bir batakçıdır. Dağlı kimselere bir geveze nazarıyla bakılır ve reklamcıya sadece yalancı denir.
Boy - Eski Oğuzlarda aile adı "boy" ismiydi. Fakat Avrupa'daki aile adlarının aksine olarak, küçük addan evvel gelirdi. "Salur Kazan, Bügdüz Emen, Kıyan Selcük" isimlerinde birinci kelimeler boy adı olup ikinci kelimeler küçük addır. Bu isimleri Korkud Ata Kitabı'nda görüyoruz. Mahmud-ı Kaşgari de Divânı
Anadolu, şatafatın, gösterişin, reklam ve palavraların hiç geçmediği bir diyardır. Burada umumi ölçüye göre iyi ve geniş yaşayan adamın adı batakçıdır. İddialı kimselere bir geveze nazarıyla bakılır ve reklamcıya sadece yalancı denir.
Anadolu, şatafatın, gösterişin, reklam ve palavraların hiç geçmediği bir diyardır. Burada umumi ölçüye göre iyi ve geniş yaşayan adamın adı bir batakçıdır. İddialı kimselere bir geveze nazarıyla bakılır ve reklamcıya sadece yalancı denir.
‘Anadolu, şatafatın, gösterişin, reklam ve palavraların hiç geçmediği bir diyardır. Burada umumî ölçüye göre iyi ve geniş yaşayan adamın adı batakçıdır.’