Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Ödleklik insanın en güçlü baş düşmanıdır. Pişman olmaya cesaret etmekten bile alıkoyar, onu bile bastırır, öylesine güçlüdür tüm eylemleri kemiren bu doymaz canavar. Yarattığı illüzyonlarla kişiyi en iyisinin kendisi olduğuna ikna eder. En küçük bir tesadüfi anarşist harekete ağır yaptırımlarda bulunur; mahpus kişi kurtarılmayı bile umamaz. Bu illeti yenmek her insan evladının kendine karşı bir hayat borcu ve bir ölüm/kalım meselesidir.
Megasonik Siklon

Megasonik Siklon

@hitcaw
·
10 Ekim 2023 00:00
Etrafınıza bakın; bencil ve ödlek insanlar sürüsü göreceksiniz. Oradan buradan devşirdikleri acizce safsataları satmaya çalışırlar. Bırakın sizinle yüzleşmeyi, kendi gerçekliklerinden bile utanırlar. Tanrı'nın yüzüne vurmalı bunları. Al, eserin bu!
Reklam
128 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Yazarın “Aylak Adam” kitabından sonra okuduğum ikinci kitabı oldu. Yabancılaşma,yalnızlık,suçluluk ve ölüm adına yazılmış psikolojik bir roman. Hakkında, kendisinden bile daha çok sayfalı incelemeler yazılmış bir kitap hakkında ben şimdi ne söyleyebilirim ki? 128 sayfaya öyle bir karakter yerleştirilmiş ki birçok edebiyat çevresinde araştırma ve inceleme konusu olmuş. Kitabın ana karakteri Zebercet. Babasının ölümünden sonra Anayurt Oteli’ni işletmeye başlayan ve tüm dünyası sadece otel olan yalnız Zebercet. Otelden hemen hemen hiç çıkmadan yıllarca yaşamını devam ettirmiş Zebercet için bir gece otele gelen bir kadın misafir dönüm noktası olur. Arzu noktası haline getirdiği kadının ayrılışından itibaren büyük bir arzu, ihtiras ve heyecanla otele geri gelmesini bekleyen Zebercet, beklediği her günde de kendi bilinçaltı ile yüzleşmeye başlar. O ana kadar saklanan tüm duygular artık ortaya çıkarken Zebercet acaba bunlarla başa çıkabilecek midir? Sadece kitabı alıp okuyayım derseniz sıkılıp bir kenara bırakmak isteyeceğiniz bir kitap. Karanlık ve ağır bir havası var çünkü. Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202329,9bin okunma
388 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #DiyarınKıyametiFilinGazabı #OktayVolkanAlkaya #KanonYayınları #TarihiRoman #388Sayfa #Kitabaaşıkokumayasevdalı Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere Kanon Yayınları'ndan çıkan, Oktay Volkan Alkaya'ya ait "DİYARIN KIYAMETİ FİLİN GAZABI" isimli tarihi romanla geldim. Yazarımızın yayınlanmış dört romanı daha
Diyarın Kıyameti : Filin Gazabı
Diyarın Kıyameti : Filin GazabıOktay Volkan Alkaya · Kanon Kitap · 202412 okunma
Ölüm bir yönü ile daha kolaydı ama ölüm korkusu ile yaşamak daha ağır bir imtihandı.
Bu kadarı da yeter. Şu iki üç parça eşya kayboldu diye dert yanacak kimse yoktur herhalde, değil mi? Ölen adamın bunlara ihtiyacı olmaz." "Olmaz tabii," dedi Mrs. Dilber gülerek. "Öldükten sonra bu eşyaları elinde tutmak istiyorduysa," diye devam etti kadın, "yaşarken herkes gibi yaşasaydı, kart pinti. Öyle olsa ölüm kapısına dayandığında yanı başında biri olur, son nefesini yapayalnız yatağında vermezdi." "Çok doğru söyledin," dedi Mrs. Dilber. "Ne ekersen onu biçersin." "Keşke daha ağır bir cezası olsa yaptıklarının," diye karşılık verdi kadın. "Başka şeyleri de elime geçirebilseydim cezası daha ağır olurdu, emin olun. Hadi Joe aç şu bohçayı da değeri nedir görelim bakalım. Açık açık konuş. Eşyaları ilk gösteren olmaktan korkum yok, onların görmesini de umursamıyorum. Burada karşılaşmadan önce hepimiz çıkarımızı düşünüyorduk zaten. Günah değil ya bu. Aç bohçayı Joe."
Reklam
koç salih
ey can hümâsı, bize bu ruzigârdan bir sayfa okur musun? sen umuda bak ve onu güzel eyle ey tanyerini kızıl bir harmaniyeyle boydanboya örten uzun bedevî bize altın lengerlerde ölüm sun sonra bir dudağı yerde
83 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Direk mevzuya giriş yapıyorum; Roman, bir yargıcın amansız bir hastalığın pençesinde ölüme doğru yolculuğunu ve bu süreçte yaşadığı içsel hesaplaşmayı anlatır. Tolstoy, eserinde dönemin Rus toplumunun çürüyen yapısını çarpıcı bir şekilde betimlerken, aynı zamanda ölüm ve yaşam arasındaki trajik karşıtlığı derinlemesine işler. İvan İlyiç'in
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,3bin okunma
Şen Bilim
Bu boğucu, iç karartia havanın, yaşamın avuntusu çiydir. Şair, kendinin ar- dındadır, kendine varamamanın, kendine yalan söylemek zo runda oluşunun acısıyla, kendinin, kendisiyle aradığı hakikatin ardındadır. Hakikatin ardında, onunla sevişmek, onunla evlen- mek için. Ulaşamayacağını bile bile arayan: Delidir şair. Işıltılı. parlak, renkli
196 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba kitap sever dostlar. Bugün sizlere @kafkayayinevi den çıkan #ölüleridefnetmek kitabı ile geldim. Latin Amerika'nın cesur sesi Karina Sainz Borgo'nun dokunaklı, heyecan verici ilk romanı, bildiğimiz dünyanın ne kadar çabuk parçalanabileceğinin tüyler ürpertici bir hatırlatıcısı. Adelaida'nın annesinin cenazesi karşılıyor bizi ilk sayfalarda. Cenazeden sonra yaşarken ölmüş bir vaziyette araca binmek için giderken birinin ona mezarlıklarda ki soygundan bahsetmesi ile ürperdi ve korkuyla annesinin mezarına baktı. Ve ağlamaya başladı. Annesi ve kendisi için. Artık tek kişilik bir aileydi. Parçalanmış hayatını parçalanmış bir dünya da tek başına yaşamak zorundaydı. Her sokakta, her evde ölüm vardı. Şehre ölü yağıyordu. Aynen öyle, metafor olmaksızın, her yere ölü yağıyordu. Peki Adelaida içinde bulunduğu şartlarda ne kadar ileri gidebilecekti? Kitap Venezüela'nın devrim ve darbe döneminde halkın yaşamış olduğu ağır şartları anlatıyor. Dünyanın ne kadar çabuk parçalanabileceğini, insanların acımasızlığını okurken ruh haliniz de büyük dalgalanmalar yaşatıyor. Kime yerde nefes almakta zorlanırken kini yerde kalbinizin ağrıdığını hissediyorsunuz. Dili biraz ağır olsa da içinde azıcık kasvetli bir hava olsa da vazgeçmeden devam edin derim. Son zamanların en iyi kitabını kesinlikle okumalısınız. Kitapla ve sevgiyle kalın.
Ölüleri Defnetmek
Ölüleri Defnetmek
Karina Sainz Borgo
Karina Sainz Borgo
Ölüleri Defnetmek
Ölüleri DefnetmekKarina Sainz Borgo · Kafka Kitap · 202151 okunma
Reklam
Ağır bir ölüm kokusu sarmıştı düşüncelerini, Yarının karanlığını toplamıştı gözlerine Yüreği dar, nefesi kesilmişti..
Gözümün görüyor olduğuna kanaat getirdiğimde ilk kez dehşete kapıldım. Binanın tamamen çöktüğüne ve diri diri gömüldüğüme şüphem yoktu. Üstelik diri diri gömülmek hayal kırıklığı yaratan ve insana kendini zayıf hissettiren bir ölüm şekliydi. Ne olursa olsun elimden geleni yapmaya çalışarak parçalanan eşyaların altında ağır bir şekilde ölüm kalım mücadelesine devam ettim.
Sayfa 15 - Ithaki YayınlarıKitabı okudu
Türkiye'ye dayatılan ölüm fermanın ilk adı Mondros idi. ... Ancak asıl felaket sözde barış antlaşması kılıfıyla önümüze getirilen, şartları çok ağır olan Sevr'di.
52 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçük Kara Balık... Yasaklı kitap olması dolayısıyla ilgimi çekti. Samed Behrengi tarafından kaleme alınan ve çocuk kitabı olarak geçen eser hâlen İran'da yasaklı. Bizim ülkemizde ise 12 Eylül darbe döneminde yasaklanmış. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu eser çocuk kitabı değil. Çocukların dünyasında kaçmak, hançerle yaralamak , ölüm , vs ağır gelir. Dikkatimi çeken diğer husus ise soysuz , namussuz , zalim gibi yine çocuk dünyasında ağır gelen ithamlar. Aslında yasaklanma nedeni burdan geliyor. Çocuklara yönelikmiş gibi yansıtılıp yetişkinlere atfedilen bazı kavramlar mevcut. Özgürlük, kabına sığmamak , olanla yetinmemek ,daha iyisi varsa arayıp bulmak, düşünmek, sorgulamak, sürü psikolojisinden sıyrılmak, özgün, korkusuz ve cesur olmak tüm bu özellikler küçük kara balık üzerinden okurlara aşılanmak istenmiş. Oldukça da başarılı işlenmiş. Hatta devrimci küçük kara balık lakabı da buradan gelir :) Okunmalık, okutulmalık, ve fezy alınmalık nefis bi eser . Okurlarına bol düşünmeli, bol sorgulamalı vakitler dilerim :)
Küçük Kara Balık
Küçük Kara BalıkSamed Behrengi · Can Yayınları · 202331,1bin okunma
Köle Şibanov'u hatırlayanınız var mı, beyler? Şibanov, 16. yüzyılda yurtdışına sürgün edilen ve ölüm tehlikesinden uzak yurtdışından Çar İvan'a sövgü dolu ağır mektuplar yazmış olan Rus prensi Kurbski'nin uşağıydı. Yine böyle mektuplardan birini yazdıktan sonra uşağı Şibanov'u çağırmış, hemen Moskova'ya yola çıkarak mektubu elden çarın kendisine teslim etmesini emretmişti. Şibanov da böyle yaptı. Kremlin Meydanında katedralden çıkan, etrafı silahlı muhafızlarıyla çevrili çarı durdurdu ve efendisi Prens Kurbski'nin mektubunu ona verdi. Çar keskin uçlu asasını kaldırdı ve birden Şibanov'un ayağına batırdı; asaya dayanıp mektubu okumaya başladı. Şibanov kıpırdayamıyordu. Prens Kurbski'ye cevabi mektubunda Çar şöyle demişti: "Uşağın Şibanov'dan utan!" Bu, kendisinin de uşak Şibanov'dan utandığı anlamına geliyordu. Bu Rus "uşak" tipi Lermontov'un ruhunu sarsmış olmalıydı. Lermontov'un Kalaşnikov'u, çarın huzurunda Kiribeyeviç'e ne sitem eder, ne de kınar onu. Kesinlikle idam beklediğini bile bile, "gerçeği", çarın en sevdiği muhafızı “özgür iradesiyle, ama istemeyerek öldürdüğünü" söyler. Yine söylüyorum, Lermontov uzun yaşasaydı, bizler halk gerçeğini kabullenmiş ve belki de halkın acıları için ağıt yakan halkın gerçek savunucusu büyük bir ozana sahip olurduk. Bu, Nekrasov'a nasip olmuştur...
Sayfa 1075 - 1076 Yapı Kredi Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.