Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
yaklaşık on iki saatte bir, sanki ağır çekim paket sende oyunu oynuyorlarmış gibi hortkuluk‘u birbirlerine verdiler, ancak müziğin durmasından korkuyorlardı - ki ödül korku ve endişenin arttığı on iki saatti.
Akla gelebilecek bütün lüksler içinde ölüm, kaçınılmaz ve gözünün yaşına bakmayan biçimiyle, elbette bedeli en ağır olandır.
Reklam
Ölüm ile ayrılığı tartmışlar elli gram ağır gelmiş ayrılık
hukuk: mezopotamya’da, özellikle de işin içinde seks varsa, başkalarının kötü davranışlarını bildirmemek yasaktı. (fahişelerin peçe takmasına izin verilmeyen asur’da da durum farklı değildi; eğer bir adam bir fahişenin peçe taktığını görüp de bildirmemişse kırbaçlanır, başına at yularına benzer bir ip dolanır ve alay edilsin diye şehirde dolaştırılırdı.) mezopotamya’da garsonlardan içki içen müşterilerin konuşmalarına kulak misafiri olmaları istenirdi. şayet suç teşkil eden bir şeyi duydukları halde bildirmezlerse, ölüm cezasına çarptırılırlardı. zina, en azından kadınların işlediği, ağır ceza gerektiriyordu. kocasına karşı entrika çeviren sadakatsiz kadın en feci cezaya çarptırılırdı: uzun bir direğe bağlanarak halkın gözü önünde yavaş yavaş ölüme terk edilmek
…ama ölümü beklemenin, ölümden daha ağır olduğu durumlar da vardı.
Ölüm kadar derin, sağlıklı bir çocuğunki kadar dinç hissettiren bir uykudan uyandım ağır ağır.
Sayfa 39 - Ithaki
Reklam
Kent,gittikçe daha ağır soluk alıyor ,daha sessiz yaşıyor, yavaş yavaş ölüyormüş gibiydi.
Rand için asaları kaldırın
"Görev dağdan ağır, ölüm tüyden hafiftir." Dağı bir kez omuzlarına oturtunca, artık indirmenin yolu yoktu. Zaten onu taşıyacak başka kimse de yoktu ve bu yüzden sızlanmanın da faydası yoktu.
İnsan Dünyâ’ya bir kere alışmasın, onunla bir dostluk oluşturmasın, Dünyâ’nın şehvetine ve lezzetine bir kez dadanmasın ve onunla olan bağlarını sıklaştırmasın; artık bundan sonra gönlünü kaptırdığı bu Dünyadan ayrılması oldukça zordur. Dünya sevgisi böylesine gönlünde yer eden bir kimseye ölümden söz etmek, ona ağır gelir.
Şimdi kara topraklar sarıyor eşimin kollarını ve bunu bilmek bana ağır geliyor. Yaşarken bir kişiyi bile incitmeyen eşimin anısı içimi incitiyor. Elimi nereye koysam onun anısı var. Hangi eşyaya dokunsam onun parmak izleri. Bir parçamı değil, gövdemin tamamını kaybettim sanki.
Sayfa 116 - Everest Yay.Kitabı okudu
Reklam
Ve insan utanılacak hiçbir şey yapmadığı halde öleceğini biliyorsa, yüreklendirici bir acıma duygusu olarak yüce ruhsal bilinç onu kuşatır ve insan bu denli ağır cinayetlerin işlendiği bir dünyada yaşamak istemez, ölüm, tam bir özgürlüğü müjdeleyen arzulanan bir dost olur.
Sayfa 253 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Hastaneye yatmanın ve tıbbi uygulamalara maruz kalmanın travma yaratabileceği fikri birçok insana şaşırtıcı gelir. Oysa uzun süre hareketsiz kalmak zorunda kalmanın, hastane tecrübelerinin ve özellikle ameliyatların travmatik etkileri genellikle uzun süreli ve ağır oluyor. Kişi operasyonun gerekli olduğunu biliyor olsa bile ve doktor eti, kasları ve kemikleri keserken bilinci açık olmasa bile, bu olay beden tarafından hayatı tehdit eden bir uygulama olarak kayıt altına alınır. "Hücre hafızası" düzeyinde beden kendisini ölüm tehlikesiyle karşı karşıya getiren bir yaralanmaya maruz kaldığını algılar. Biz entelektüel olarak ameliyatın yararına inanıyor olabiliriz ama ilkel düzeyde bedenlerimiz buna inanmaz. Travma söz konusu olduğunda, içgüdüsel sinir sistemimizin taşıdığı ağırlık artar çok daha fazla yük biner. Bu biyolojik olgu ameliyat- ların sık sık travma sonrası reaksiyon üretiyor oluşlarının birincil nedenidir.
33 kurşun
1. Bu dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van'da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür
"bu adamı arıyorum " diyorum uzatırken resmi resim: kayıp bir ülkeye ait dağ köyleri bambaşka, ağır bir ölüm var çekik gözlerinde ve birden saçlarındaki tombul at kestaneleri patlayarak düşüyorlar, geri alıyorum cenazemi.
"Nohut tanesi kadar mermi çekirdeği yüz küsur okkalık bedenin yaşamını sona erdirmek üzereydi. Onca azamet, onca hırs, hepsi bitmişti. Yırtıcı kuşun ömrü az olmuştu. Yaşamla ölüm arasında bir soğan zarı kadar mesafe olduğu bilememişti İdris. İnsanları küçük görmenin bedelini ağır ödemişti."
Dark İstanbulKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.