Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Namuslu bir saatte, böyle derlerdi Çaykara'da, yataktan çıktım. Gölün etrafında yürüdüm bir süre. Onca zaman sonra sigara çekti canım, tuttum kendimi. Ama işin özü... İstanbul'a dönmeye hazır değildim. Bahar'sızlığa, Beyoğlu'na, Kadıköy'e Bahar'ı anımsatacak herhangi bir şeye hazır değildim. En iyisi İskeçe'ye gitmekti; Bahar'ın ayak basmadığı topraklara. Ama oraya gidersem Bahar'la yaşayamadıklarımın gölgesi üzerimde olur muydu, olmaz mıydı, bilmiyordum. Ah Bahar... Acaba senin aklına da geliyor muydu cebimizde boşu boş kalan taşlar?"
Sayfa 248 - Pukka Yayınları, OzanKitabı okuyor
"Bahar'ın arzularını o kadar çok görmezden gelmeseydim, diyorum böyle anlarda. Bahar'ın gözlerinde gördüğüm arzuyu itmeseydim, ötelemeseydim her şey o kadar başka olurdu ki... Ah Ozan, ah! Dünya saati senin saatinle bir değildi. Akreple yelkovan üst üste gelmiyordu, saatinin ayarı şaşmıştı, önemli olan dünyanınkiydi ama sen bildiğini okudun. Öyle olmasaydı, dünyayı senin etrafında dönüyor sanmasaydın, Bahar'ın sessiz çığlıklarını görseydin... Ya da bunlar hep kuruntuydu. Bir yerde her şey olacağına varıyordu. Yakınmak nafileydi."
Sayfa 247 - Pukka Yayınları, OzanKitabı okuyor
Reklam
İnsan çıtır ekmeği ısırdığında, Kırıklar dolar kucağına, İşte orası umudun tarlasıdır. Ve orada başaklar ağırlaştığında, Sayısız ah dökülürdü toprağa.
Sayfa 18 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Ah keşke benimle aynı kafada olsan!
Sayfa 44 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sana gelince, ah sen yok musun sen Bir daha raslar mıyım sana Günlerin ne getireceği bilinmez ki
Kuşlar öttü, kendinden geçecek gibi oldu: Ah, kuşlar!
Reklam
“..ah şu yalnızlık kemik gibi ne yana dönsen batar”
Sayfa 268
Korkunç bir yalnızlık hissi vardı içimde. Benimle insanlar ve şehrin yaşamı, meydanlar, evler ve sokaklar arasında sürekli olan geniş bir uçurum vardı. Büyük bir felaket oluyordu, gazetelerde önemli şeyler yazıyordu - (ama) benim umurumda olmuyordu. Eğlenceler düzenleniyordu, ölüler gömülüyor, pazarlar kuruluyor, konserler veriliyordu - ne için? ne maksatla? Dışarı çıkıyordum, ormanlarda, tepelerde, taşra yollarda sürtüyordum, çevremde çayırlar, ağaçlar, tarlalar ah vahsız bir hüzünle, dilsiz ve yalvarırcasına bana bakıyor ve bana bir şey demeyi, bana doğru gelip karşılamayı, beni selamlamayı arzuluyorlardı. Ama orada öyle hareketsizce yatıyor ve bir şey diyemiyorlardı, ve ben acılarını anlıyor ve acılarını onlarla birlikte yaşıyordum , çünkü onları bu acıdan kurtaramıyordum.
"- Artık bu defa bana sevgisi olup olmadığını anlamaya çalışacağım. Varsa, ah, kendimi ne kadar mutlu sayacağım. Ya yoksa?.. Yoksa, hayatımın bir kısmı baharsız bir kışın istilasında geçecektir."
Sayfa 311 - İlya İzmir YayıneviKitabı okudu
"Ah yüreğim öyle doluydu ki. Birbirimizi anlamadan, vedalaştık. Bu dünyada birinin diğerini anlaması o kadar kolay bir şey değil."
Reklam
Oblomov içini çekti: - Ah! Bu hayat, dedi. - Nesi varmış bu hayatın? - İnsana rahat vermiyor. Başını derde sokuyor. Ne olur, şöyle bir yatıp uyuyabilsem... Hiç kalkmadan...
Ah, bu gülüşünü nasıl da özlemiştim.
Sayfa 22
Bir zalim hikaye edilir: Yoksulların odununu zorla, ucuza alıyor ve zenginlere zorla satıyordu… Sonunda bir gece mutfak ateşi, odun ambarına düştü. Bütün varlığını yakıp, onu yumuşak yatağından sıcak küle oturttu… Onun arkadaşlarına “Bilmiyorum, bu ateş evime nereden düştü?” dediğini duydu cevap verdi: Yoksulların gönlünden. Elinden geldiğince bir gönül perişan etme. Zira bir ah, bir alemi birbirine katar.
Acaba böyle aşklar, sadece Doğu'ya mı özgüydü bir çeşit harese miydi bu da insanın kendini helak ettiği ? Ah minel aşk sözü başka dile çevrilebilir miydi ? Bu tutkusuz , birbirine benzemiş, kişilikleri silinmiş, çıkarların yönettiği kent insanları dünyasında,
Ah bu boşluk!Göğsümün içinde,şurada hissettiğim bu korkunç boşluk!
Sayfa 83 - Türkiye İş Bankası
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.