Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
kimsenin su kadar meseli yok: eğildim kuyuya, bir yudum, dedim herkes için dedi: kan doluyum, sırrını verdin çünkü bana keşke bir söz daha etseydin belki şiir olur yazılırdım sana âh! kalbim kir tuttukça kin döktüm tanrım öldür
Ellerim titreyerek, kalbim küt küt çarparak mektubu açtım. Şöyle yazmıştı: Ruhum Saliha'm! İşte altı ay oldu ki görüşemiyoruz. Çok özledim. Allah vere de bir daha görüşelim. Bir daha birbirimizi dünya gözüyle görelim! Ah!.. O beraber olduğumuz zamanlar! .. Ah o zamanlar! Nasıl da su gibi geçti o günler. Şimdi bizim için bir dakika bin yıldır. Saliha'm, bundan sonra hiç olmazsa mektuplarla görüşelim. Gülizar'la bu mektubun cevabını gönder. Şimdilik bu kadarla yetinirim. inşallah pek yakında görüşürüz. Allah'a ısmarlarım! Ah!.. Ah!.. Ah!.. Rıfat
Sayfa 19 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri : Ömer Aslan, VI. Basım: Şubat 2020Kitabı okudu
Reklam
Bir ömr-ü mukadderden ma'dud olan şu günlerim, şükür ve hamd ile geçmektedir. Bana öyle bir kanaat geldi ki, kalbimi yokladıkça, kalbim bu kanaatı takviye ediyor.. nefsimle mücadelede muzaffer olacağımı ümid ediyorum. Aziz Üstadım! Şu hicrana ve firaka, muvakkat olduğu için tahammül ediyorum. Ayrılığımız her ne kadar muvakkat olsa, yine beni müteessir ediyor. Bizzarure malayani şeylere maruz kaldıkça, ah diyorum, Üstadımın yanında olsaydım ve kendi kendime, daha doğrusu kalbime ümid ve cesaret tavsiye ediyorum. Reddedilen bir arzu nasıl kesb-i şiddet ederse, emellerimin şimdilik husule gelmemesiyle, iman ve emellerim de aynı nisbette kesb-i kuvvet ediyor, ruhum yükseliyor; kalbimde açılan pencereden, manen daha serin ve daha geniş nefes alıyorum.
Elveda Efelya... kalbim o metruk tenhalık, o kırılgan kuş yıkıntılı şehirlerin aynasında yekinen imge uzak yağmurlar bekleyen çölün suya hasretiydi su gidiyor aldırmayıp şerha yaralarına kalbimin yüklenmiş gidiyor kuvva adımlarıyla erkenci bir baharı şarkıları, zamanları, düşe dair ne varsa na varsa umut adına, yarın adına olası mutlulukları
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
"İnsanların birbirleri için pek az şey ifade etmesi bende genellikle göğsümü parçalamak, beynimi dağıtmak isteği uyandırıyor. Ah, karşımdakine geçiremediğim sevgi, sevinç, şefkat ve hazzı karşımdaki de bana su sunamaz, tüm kalbim mutlulukla dolup taşsa bile, karşımda kılı kıpırdamadan duran soğuk birini mutlu edemem."
Sayfa 84
Reklam
he yaaaa.. ah şu pamuk kalbim :)
Her hadiseyi kafam yalnız şuurla değil, kalbim hisle de işler, yoğurur, ona en akla hayale gelmez şekiller ve ölçüler verir... Bu benim en büyük kusurum, en büyük meziyetimdir... Ne haltedeyim! Yaradılışım böyle...
Sayfa 44 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bu nasıl bir veda ah kalbim..
Sana hep şu anda baktığım gibi bakacağım, ruhlarımızın tekrar birleştiğini, beni affettiğini hissedeceğim, eskisi gibi ellerini öpeceğim ve belki farkına varmadan öleceğim.
Sayfa 163Kitabı okudu
BABAM İÇİN Allahım!... İşte bugün, Şu zavallı ömrümün En matemli bir günü. Elim böğrümde kaldım, Ben bugün haber aldım:
Ne sıkıntılı bir sabahtı!
Bugün çok erken bir saatte sıçrayarak uyandım ve kederler içinde, boğazımda anlaşılmaz bir tiksintiyle hemen yataktan fırladım. Bir düş değildi buna sebep; herhangi bir gerçeklik de yol açmış olamazdı. Belli bir şeyden kaynaklandığı açık olan, kusursuz, mutlak bir tiksintiydi bu. Ruhumun en derinindeki karanlıklarda, gözle görülmez, bilinmez
Reklam
Ah, kalbim…
Ebû Saîd (r.anh) anlatıyor: Peygamberimiz (sav) hastalığı esnasında, başı bir bezle sarılı olarak yanımıza geldi ilerleyip minbere çıktı ve "Allah'a yemin ederim ki, şu anda ben havuz üzerinde duruyorum." dedi. (Resûlullah'ın böyle buyurmasının bir sebebi vardı; bir hadis-i şeriflerinde: "Benim minberim havuzumun tam üzerindedir." diyerek minberinin bulunduğu mahallin altında Kevser Havuzu'nun olduğunu bildirmişti.) Daha sonra kendisini kastederek, "Bir kul, dünya ile ahiret arasında muhayyer bırakıldı; ama o ahireti seçti." buyurdu. Ebû Bekir'den başka hiç kimse, Resûlullah'ın bu sözüyle neyi kastettiğini anlamamıştı. Ebû Bekir'in gözlerinden ise yaşlar boşandı; ağladı ve "Ey Allah'ın Resûlü, anam babam sana feda olsun! Yok, yok, babalarımız, analarımız, canlarımız, mallarımız sana feda olsun!" dedi. Efendimiz minberden indi ve artık bir daha oraya çıkmadı.
Sayfa 102Kitabı okudu
Geçmiş Yağmur
Yedi uzun gün boyunca bu tekdüze yağmur Vurup durdu pencereme, Yedi uzun gün. Su ile doldu kalbim. Dudaklarımda bulutlar, Göğsümde karanlıklar, Elimde kitaplar, yanaklarım al
482 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.