Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
- Ah canım karıcığım, bir hatadır ettim. Affına muhtacım. - Hayır, hayır, hayır... Bin kere hayır... Hata bilmeden işlenir. Sen bunu ölçtün, hesapladın. Bile bile yaptın. Muradın nedir alçak herif?.. Namusumdan, doğruluğumdan şüpheye düşerek koynumda zampara yakalamak için böyle sessizce geldin değil mi ? Allah’a ahdım olsun ki, bu gece döşeğimde yakalayamadığını birkaç akşam sonra sana elinle tutturayım... Şuayip Efendi’nin dili dolaşarak: - Allah esirgesin, Allah esirgesin... Anacığım, kendine gel... Ne fena lakırdılar onlar... Senin dilinde vardır ama kalbinde yoktur bilirim. - Ahmak adam, hiçbir şey bildiğin yok. Her bir fenalık benim beynimde de vardır, kalbimde de... İçimde de, dışımda da... Anlıyor musun Hebenneka? Aynaya git de suratına bak. Boyalı kukla... Üzerine hiyanet edersem beni kim ayıplıyabilir? Bile bile aldın pezevenk... Bana adıylan sanıylan Orospu Servinaz'ın kızı Binnaz derler. Siz namusluluğun aynalı, oyuncaklı, süslü tasması altında yaşıyan insanlar... Kendinize hoş gelen her fenalığı işler fakat adını değiştirerek, kitaba uydurarak işlersiniz. Evet, bu dünya bütün uydurma düzeni ile, kelime oyunu ile bilerek aldatmak ve aldanmakla dönüyor. İhtiyar karınızın üzerine torununuz yerinde bir kızcağız aldığınız zaman vicdanınız size hiçbir azarlamada, ayıplamada bulunmaz. Bu genç kadın tabiattan zevk alma payını istediği vakit, meydana korkunç iki kelime çıkarırsınız: ırz ve namus...
Sayfa 135 - Atlas Kitabevi, 3. baskıKitabı okudu
133 syf.
·
Puan vermedi
·
9 saatte okudu
"Lânetlenmiştim Gökkuşağınca." *
17 yaşında bir şair adayı Rimbaud. Dergilere yazıyor durmadan; Ben gencim destek olun, el uzatın bana, sayın ustam, saygıdeğer büyüklerim!.. Eserin ilk kısımları, o sağ üst köşede adresin yazdığı, zaman zaman itekleyerek okuduğumuz mektuplardan değil. Bir Roman gibi, Rimbaud'nun bütün özel alanında dört nala koşturuyor. Bindiği trenin bilet
Rimbaud'nun Mektupları
Rimbaud'nun MektuplarıArthur Rimbaud · Düşün Yayınları · 198534 okunma
Reklam
Aşağılamak - aşağılanmak
Alıntılamak arzusuna kapıldığım çok cümle vardı, bu yüzden tümünü bırakıyorum yazının. "Aşağılamak bizim milli hasletimiz. Ana babalar çocuklarını, abiler kardeşlerini, müdürler öğrencilerini, patronlar işçilerini, okuyan okumayanı, okumayan okuyanı, sözelci sayısalcıyı, sayısalcı sözelciyi, klasik müzikçi popçuyu, mühendis öğretmeni, doktor
Geçti yıllar ah, geç aydım Anladım ki boşa gün saydım Baka kaldım giden güne Ben hep düne ait kaldım Çocukluğum kavruk Gençliğim savruk Yetişkinliğimden hiç hayır yok Hayat, kadere inat Seni sil baştan yaşayacağım Ahdım olsun
"Kardeşlerim! Hiçbir vakit, hiçbir müşrike el sürmemeye ve onlardan birinin de bana dokunmasına müsaade etmemeye ahdim var. Yani ki onların sözlerine kanarak teslim olacak değilim. Şimdi buna göre karar veriniz. Teslim olmayı isteyen var ise ... " "O nasıl söz Asım? Ölmekten korkacağımızı kim söyledi? Allah ve kutlu elçisi benden razı olsun yeter!"
" Bir gün soracaklar ey insanlar, kız çocuklarına neden sessiz kaldınız? Ahdım olsun ki susanı affetmeyeceğim! Yemin olsun sana ey insan; canını yaktığınız hiç bir kız çocuğunun hakkını helal etmeyeceğim!"
Sayfa 446 - DokuzKitabı okudu
Reklam
Deneme Denemesi: Türkçe'ye Yoldaş Olmak
Kelimelerin yola çıktığını, yolda olduğunu bilmeyen kelimelerle yolculuk edemez. Bilmek yeter mi? Yetmez elbette. Kelime teklerinin hakkını vermek, hakkını savunmak gerekiyor Musavari bir yolculuğa çıkabilmek için. Kelimeler sorar: Benimle yolculuk edebilecek misin? Kelimeler manasını yolculuklarından alır bazen. Niçin her zaman değil de bazen?
TRABZON DEFTERDARI TAHSİN BEG ! Veya SİNOPLU TAHSİN PAŞA ŞE'NİNDE
1. Aferin devrine ey âfet -i devrân Tahsin Zulmüne gerdîşine her dem u her an Tahsin 2. Bir karışdır bacağın bir buçuk endâze boyun Fitne sandukası şer mahzeni şeytan Tahsin 3. Sâni'in sun'ina yokdur diyecek âmennâ Yaradır sûret -i insanda hayvan Tahsin 4. Var mıdır şehr-i Stanbul'da sen teg mensûh Fitnede tam veli cisimde
ŞEHİDALLAHU ARAPÇA YAZILIŞI بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ *شَهِدَ اللّٰهُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۙ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَاُو۬لُوا الْعِلْمِ قَٓائِماً بِالْقِسْطِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۜ *ِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ۠ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا
Reklam
Ahdim olsun size her namazın arkasında okuyan herhangi bir kimsenin kusurlarına bakmayarak makamını Cennet kılacağım onu kutsal huzurda iskan edeceğim her gün kendisine yetmiş kere nazar edeceğim ve yetmiş türlü ihtiyacını yerine getireceğim ki bunun en aşağısı mağfirettir. Ve onu her bir din düşmanından hasetcinin şerrinden koruyacağım ve mağfiret eyleyecegim" 2/338 Bahsedilen Aliimran dan Sehidallahu... Ve Kulillahumme... diye başlayan ayetler
Sayfa 298 - Hadis Mealleri FihristiKitabı okudu
MİNİM SERÇE
Ben büyümüşüm "Minik Serçe" Sen nasıl böyle kalabildin?... "Küçüğüm" şarkısıyla kendimi avutamayacak kadar büyümüşüm. "Ağlamak güzeldir" dedin de Söyle Minik Serçe yaş mı kaldı sanki gözümde?... Bazen dalınca gözlerim uzağa Aktı yaşlarım tutamadım Sezen abla ne yaparsam yapayım Güçlü kalamadım Açıkçası "Ben O
Rubâiyat-ı Hayyâm köşesi, terc: Hüseyin Rif'at.
عشقكك اوغرينه بيك دورلو ملامت چكسه‌م عهدم اولسون كه شكايتده بولونمام، دلدار؛ شو قادار وار كه وفا ايله‌سون عمرم يالكز چكه‌يم جوركى اي سوكيلى تا حشره قادار! (Aşkının uğruna bin türlü melamet çeksem Ahdim olsun ki şikayette bulunmam, dildar; Şu kadar var ki vefa eylesin ömrüm yalnız Çekeyim cevrini ey sevgili ta haşre kadar!)
Her Osmanlı Padişahı gibi Kanunî Sultan Süleyman da kul hakkına çok riayet eder, ahirette kendinden hesap sorulmasından çok korkardı. Çeşitli hizmet birimlerinden meydana gelen Süleymaniye külliyesi tamamlanınca, mimarından işçisine kadar orada çalışanlardan helallik almak istedi vr çalışanların hepsinin toplanmasını istedi. Verilen gün ve saatte herkes geldi. İnsanların hakkı geçmemesi için onları beklemekten de hoşlanmayan Sultan Süleyman Han saatinde gelerek kendisi için hazırlanan yere geçti. Sultanlar Sultanı, en tatlı sesiyle, once Allahu Teâlâ'ya hamdetti. Sonrada Peygamberler Sultanına salavat getirdi. O'nun güzel ve güzide ashabını hayırla andı. Sonra da ecdadına ve hitin din kardeşlerine, Fatihalar gönderip duada bulundu ve: "Ey din kardeşlerim! Can kardeşlerim! Görüyoruz ki, bu cami-i şerif tamamlanmıştır. Ona emeği geçenlerin cümlesinden Cenab-ı Hak razı olsun! Ancak hemen şunu söylemek istiyorum ki, çalışıp da hakkını alamamış kim varsa gelip bizden istesin" dedi. Çıt çıkmıyordu. Padişah sözüne devam edip: "Olabilir ki, hakkını alamayan kimse burada değildir. Burada olanlara ahdim olsun ki, gelemeyenlere söyleyeler. Onlar da gelip hakkını bizden alalar." dedi. Hiç kimse çıkıp benim şu hakkım var demedi. Anlaşılıyordu ki inşaat sırasında büyük bir titizlik gösterilmiş hiç kimsenin hakkı kalmamıştı. Vesikaların tedkikinden anlaşıldığına göre; inşaatın en yoğun zamanlarında bile, çalıştırılan at, merkep ve katırların çayıra salınma saatlerine bile bilhassa dikkat edilmiş, hiçbir mahlukatın hakkına tecavüz edilmemesine gayret gösterilmiştir.
80 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.