Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Jurnaller...
Tutuklama meselesi mühimdi; bizim Abdülhamid vezirleri vesaire hakkındaki projelerimiz açıklanmıştı. Fakat ihbar doğruca Yıldız'a yapıldığından mektep idare heyeti hiçbir şeye karıştırılmıyor, tutuklamaları bizzat Yıldız Sarayı Erkan-ı Harbiye Reisi[Genelkurmay Başkanı] Müşir[ Mareşal] Abdullah Paşa(50) idare ediyordu. ---------------------------------------------------------------- 50- Balkan Harbi'nde Başkumandan olan Abdullah Paşa.
Sayfa 70 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
124 syf.
·
Puan vermedi
İnceleme değil kendime nottur
Ağrı dağının öfkesi... Ahmet diye bir delikanlının kapısına güzeller güzeli bir atın gelip durması devamında Ahmet'in atı uzağa götürmesini rağmen evinin kapısına tekrar gelmesiyle birlikte bu bana yadigârdır ne paşa ne padişah gelirse bunu alamaz der çünkü dağın adeti böyledir. Lakin atının Ahmet'te olduğunu öğrenen Mahmut paşa atını
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,1bin okunma
Reklam
İTFAIYE TANIMI VE TARIHÇE
İtfaiye Türkçeye, söndürmek anlamına gelen Arapça kökenli itfa etmek sözcüğünden girmiştir. Yangın söndürme işlemi ve bu işlemi yapan kuruluşa verilen genel addır. Yangın söndürmekle yükümlü itfaiye çalışanlarına ise itfaiyeci denir. Tarihçesi:İnsanoğlunun ateşi bulmasından itibaren faydalı kullanımından hep yararlanmaktadır. Ateşin faydalı
Paşa’nın sığ modernlik anlayışı
Kurumsallaşmamış gelenek, karşı çıkılması kolay, direnme hakkı elinden alınmış bir yapıdaydı. … Ahmet Vefik Paşa… yeldeğirmenlerine pervasızca saldırmayı ilericilik zannetmişti.
Ahmet Vefik Paşa'nın bu ilmi Türkçülükten başka, bir de bedii Türkçülüğü vardı. Evinin bütün mobilyaları, kendisinin ve aile fertlerinin elbiseleri umumiyetle Türk mamulatındandı. Hatta, çok sevdiği kerimesi Avrupa tarzında bir terlik almak için çok ısrar gösterdiği halde, "Evime Türk mamulatından başka bir şey giremez!" diyerek bu arzunun husulüne mümânaat göstermişti. ... mümânaat:engel
62 syf.
8/10 puan verdi
Ahmet Mithat Efendi’nin “Dolaptan Temaşa” eseri Osmanlı Devleti zamanında mahalle arasında insan topluluğunun helva sohbeti yapmak suretiyle bir araya gelmesiyle başlayan ancak Behram Ağa’nın iki arkadaşı tarafından meyhanede kandırılarak oracıkta bırakılması ve Behram Ağa’nın yer ve yön bilmemesiyle amaçsız sokak aralarında yolunu bulmaya
Dolaptan Temaşa
Dolaptan TemaşaAhmet Mithat Efendi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20193,546 okunma
Reklam
Mehmet, iki yaşında Amasya'ya gönderildikten sonra, aynı şehrin valisi olan büyük ağabeyi Ahmet, 1437 yılında apansız öldü. Altı yıl sonra da, yine aynı şehre atanan diğer ağabeyi Ali, önde gelen soylulardan Kara Hızır Paşa tarafından bebek yaştaki iki oğluyla birlikte katledildi ve Mehmet, hiç umulmadık şekilde taht sırasında bir numaraya yerleşti.
214 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İnsan, Türk olur da nasıl Kemal Paşa'dan yana olmaz? #Yaban
"İnsan, Türk olur da nasıl Kemal Paşa'dan yana olmaz?" Yaban, Çanakkale Savaşı'nda kolunu kaybetmiş, vatana, okumaya, kitaplara, bir de Emine'ye vurgun Ahmet Celâl'in gözünden Kurtuluş Savaşı'nda bir köyde yaşanan olayları konu alıyor. Kitaptaki bazı cümleler sizi derinden etkileyecek. "Geceleri sabahlara kadar okumayayım da ne yapayım? Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim. Çünkü, bu ömrümün batün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. O vakit, bu çıplak ve yalçın oda gerçek dünyadan daha geniş, daha ferahlı bir alemin munis, sevimli ve her biri sihir ve füsunla yoğrulmuş mahlukları ile dolmağa başlar." Keyifli okumalar.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yaban
Yaban
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,2bin okunma
" (...) Ahmet Hamdi Tanpınar, Sümbül Efendi'den bahsederken, der ki: «Sümbül Sinan, İkinci Bayezit'in mağrur veziri Koca Mustafa Paşa'nın camisini zaptetmiştir; Gümüş şamdanları, tâlik levhaları, şal ve avizeleri arasında, etrafındaki ağaçlardan ve ezan seslerinden kendisini ancak bıçak sırtı kadar ayıran türbesinden taşan rahmet bütün semti dolduruyor». Tanpınar, sonra, anlaşılır bir ürkeklikle, sanki gücü yetmeyecek, sanki nefesi kesilecekmiş gibi hemen ilave eder: «Fakat ben ondan bahsetmeyeceğim. Yahya Kemal'in Kocamustafapaşa'sıyle bu semt büyük şairin malı oldu. Bu anka lokmasını sahibine bırakalım: Âhiret öyle yakın seyredilen manzarada O kadar komşu ki dünyaya duvar yok arada Geçer insan bir adım atsa birinden birine Kavuşur karşıda kaybettiği sevdiklerine. Evet, büyük şair doğru söylüyor: «Bu sükûn ve rahmaniyeti yattığı yerden idare eden büyük ölüyü» anlatan şu söyleyiş ise Sümbül Sinan'ı anlatmaya çalışan her ifadeden daha ifadeli değil midir? «Gece geç vakte kadar Bir mücevher gibi Sümbül Sinan'ın ruhu yanar». "
Sayfa 287 - Atlas Yayınları
Râgıbâ düşmanın aldanma tevâzu’larına Seyl divârın ayağın öperek hedm eyler Ey Râgıb, düşmanın aldanma tevazularına, Sel, duvarın ayağını yalayarak yıkar. Koca Râgıb Paşa
Reklam
Eyvâh bu bâziçede bizler yine yandık Zîrâ ki ziyân ortada bilmem ne kazandık Eyvah bu oyunda bizler yine yandık, Çünkü zarar ortada, bilmem ne kazandık? Ziyâ Paşa
Refet Beyin bu sözleri üzerine Gedizde çarpışan 150 kişilik Alevi grup " Mademki geçmişe ait bir isyan dolayısıyla affedilmeyeceğiz , madem ki evlerimizde çoluk çocuğumuz dedemiz hakaret görüyorlar, neden Yunan karşısında ölelim diyerek muharebe günü kaçmışlardi. Refet Beyin yargılanması için İstiklal mahkemesine başvurdum. Araya Mustafa Kemal paşa ve İsmet bey girdiler, bu işin mahkemeye gitmemesini istediler.
Sayfa 115
Cemiyetin en güçlü olduğu Selanik'te başlarına bir iş gelmeyen Arnavut korumalar, hatta belki Şemso bile rahatlamış, Manastır'da herhangi bir suikast tehlikesiyle karşılaşacaklarını akıllarına bile getirmemişlerdi. Boşuna dememişti babam, "İnsanın en zayıf anı, kendisini en güçlü hissettiği andır" diye. İşte Şemsi Paşa'nın ölümüne yol açacak hata da bu olacaktı.
Cato,' insanları eskimiş pabuç veya kırılmış kadeh gibi çöplüğe atmayı büyük bir edepsizlik sayar; yaşlı bir öküzü elden çıkarmaya, hele de yaşlı bir köleden vazgeçmeye gönlü razı olmazdı: fakat insanlar, emeklerinin karşılığını tazmin etmek yerine, kö- leye sövüp sayıyorlar ve onu kendi habisliklerine alet edip de işleri bittikten sonra, tipkı Türklerin imparatoru II. Bayezid'in Ahmet Paşa'ya yaptığı gibi, köleden kurtuluyorlar veyahut onu mükâfatlandırmak yerine, Tiberius'un hizmet ettiği Silius gibi,' ona öldüresiye bir nefret besliyorlar.
Sayfa 138
Ahmet Cevdet Paşa
Hatta geceleri yatağa yatmaz, kitap mütâlâa ederken bir miktar uyuklar, sonra yine kitaba sarılırdı.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.