Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aklına eski bir atasözü geldi: Sert işleri kim ler yapmalı? Yapabilenler.
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
Reklam
hayatımda ilk kez birisi bana " kendine çok dikkat et " dedi. anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde... rastgele, yürürken aklına geleyim sızlasın için... zaman sen olmayınca geçmiyor, sen olunca da yetmiyor...
Çocukluğu, delikanlılığı, etrafıyla olan münasebetleri hep yabancı bir dünya ile yapılan temaslara benziyordu. Şimdi o, kendisine bu kadar uzak bulduğu bu dünyada, ne kadar müthiş azaplar çekiyordu! Bunlara ne lüzum vardı? Neden böyle korkunç çemberler onu sımsıkı bağlıyor, neden ona yavaş yavaş, sindire sindire en öldürücü işkenceler yapılıyordu? Ne için, kim için? Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu. Etrafı çevrilmiş bir geyik gibi kin ve yeis ile çırpınan ve bir çıkar yol arayan kafası mütemadiyen ağrıyordu. Bir aralık aklına Muazzez'i kaçırdığı gün, öğleyin eve gelirken çocukların kovaladıkları arı geldi. Bu anda kendini ona o kadar benzetti ki, gözleri yaşardı. Tıpkı o arı gibi hem kuvvetli, hem zayıftı. Tıpkı onun gibi etrafını insafsız kimseler sarmıştı. Zehirini akıtmasına imkân vermeden onu kıskıvrak yakalıyorlar ve müdafaa vasıtalarını elinden alıyorlardı. Önüne bir lokma ekmek tutuluyor ve bunun geri alınması tehdidiyle en olmayacak şeyler yapılıyordu. İstihfaf ettiği, kendisinden zayıf bulduğu mahlukların mahkûmu olmak çok harap edici bir şeydi.
Sayfa 200 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
464 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Virgina
Gerçeklik, diyor Virginia, -günlüklerini okuduğuma göre ilk ismiyle hitap edebilecek kadar yakın olmuşuzdur sanıyorum- önümde gördüğüm bir şey. Soyut bir şey; ama çimenliklerde ya da gökyüzünde bulunan bir şey; yanında hiçbir şeyin önem taşımadığı; içinde dinleneceğim ve var olmayı sürdüreceğim… Oysa kim bilir, insan bir kez kalemi alıp yazdı mı,
Bir Yazarın Günlüğü
Bir Yazarın GünlüğüVirginia Woolf · İş Bankası Kültür Yayınları · 2014492 okunma
Reklam
168 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
kalemi kamera gibi kullanmak; bir çanakkale savaşı günlüğü..
18 mart 1915 deniz savaşı sonrası 25 nisan 1915te başlayan çanakkale kara savaşlarına dair yerli yabancı yazarlar, tarihçiler, araştırmacılar tarafından yazılmış birçok kitap var. okumuş olduğum bu kitap dışarıdan bakıldığında bunlardan biri gibi görünse de aslında tam olarak böyle değil. zira
Kıyamet Koptuğunda
Kıyamet Koptuğunda
adı verilen kitap çanakkale kara savaşında
Kıyamet Koptuğunda
Kıyamet KoptuğundaHasan Cevdet Temizkanlı · Yeditepe Yayınevi · 201527 okunma
7 Mart 1927'de, Türkiye'de İstiklal Mahkemeleri'nin kaldırıldığını öğrendiğinde çok mutlu oldu Suat. Geriye doğru gitti ve Almanya'ya gelmeden önce izlediği mir Suikastı Davası'nı ve bu suikast girişimi nedeniyle başlatılan cadı avını dehşet içinde hatırladı. Ardından, Takrir-i Sükûn Kanunu geldi aklına. Ülkenin en önemli beyinleri, çıkartılan bir kanunla konuşamaz hale getirilmişlerdi. "Demek..." diye düşündü Suat. "Nihayet, İstiklal Mahkemeleri kaldırılıyor." Bu iyi haberdi! Kim bilir, belki de Türkiye, Mussolini'nin İtalya'sı gibi diktatörlükle yönetilen bir ülke olma yoluna girmeyecek, demokrasinin uygulandığı ülkeler arasında yer alacaktı... Öte yandan, acaba dünyanın gidişatı izin verecek miydi buna?
Sayfa 144 - Destek YayınlarıKitabı okudu
·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111,6bin okunma
Nietzsche'nin, o kaçığın hakikatten şüphesini ifade eden kaçık laflarından biri aklına geldi. Kim bilir, belki de haklıydı. Belki de hiçbir şeyde hakikat yoktu, hakikatin kendisinde bile; hakikat diye bir şey yoktu.
Sayfa 476 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kimsenin yemeğe davet etmediği açlık günleri geldi aklına. Asıl yemeğe o zaman ihtiyacı vardı, asıl o zaman midesine bir şey gitmediği için zafiyet geçirmiş, halsiz kalmış ve düpedüz açlık nedeniyle kilo kaybetmişti. Yaşadığı açmaz buydu. Asıl yemeğe ihtiyacı varken kimse onu davet etmemişti ama şimdi binlerce yemek satın alabilecek durumdayken ve
Nietzsche'nin, o kaçığın hakikatten şüphesini ifade eden kaçık laflarından biri aklına geldi. Kim bilir, belki de haklıydı. Belki de hiçbir şeyde hakikat yoktu, hakikatin kendisinde bile; hakikat diye bir şey yoktu.
Sayfa 476Kitabı okudu
1.143 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.