Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İstiklal Harbi günlerinde, Sakarya Meydan Muharebelerinin en kritik dönemlerinde, top seslerinin Ankara’dan duyulmaya başlandığı ve Büyük Millet Meclisi’nin Kayseri’ye nakledilmesinin bile düşünüldüğü günlerde, Atatürk, günlük çalışmalarının büyük bir kısmını yürüttüğü ve bugün müze olarak değerlendirilen Ankara Tren İstasyonu’ndaki evde, bir sabah erken kalktığı bir sırada Çavuş Ali Metin’e: “Acele olarak Fevzi Paşa’yı telefonla ara, bul ve hemen buraya gelmesini söyle.” diyor. Ali Metin, Fevzi Paşa’yı telefonla arayıp bulduğunda, Fevzi Paşa da Atatürk’ün yanına gelmek üzere, hemen evden çıkmakta olduğunu söylüyor. Fevzi Paşa, Atatürk’ün yanına girince, Atatürk ona bir kağıt kalem uzatıp: “Bugün gördüğün rüyayı yaz ve bana ver.” diyor. Kendisi de bir kağıt kalem alıp aynı şekilde o gün gördüğü rüyayı, Fevzi Paşa’ya vermek üzere yazmaya başlıyor. Yazma işi bittikten sonra, her iki paşa da karşılıklı olarak yazdıklarını alıp okuyorlar ve okuma işi bittikten sonra birbirlerine bakıp sevinçle gülümsüyorlar. Her ikisinin de yazdıklarını kendi kağıtlarından okuyan Çavuş Ali Metin, her iki kağıtta da şu rüyanın yazılmış olduğunu görüyor: Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz, Hacı Bayram-ı Veli’ye diyor ki: “Mustafa’ya söyle, korkmasın, sonunda zafer onların olacak.” Bilindiği gibi, aynı gecede rüyalarında Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz, Hacı Bayram-ı Veli’ye bu sözleri söylerken gören o iki muzaffer kumandanın o günkü isimleri, “Mustafa Kemal” ve “Mustafa Fevzi”dir.
Sana sevdiğinden bir mektup gelse mektubu kaç defa okuyorsun? Kaç kere okumuyorsun ki? Hatta onu kaybetmiyorsun peki. Eee bu satırları yazan adam peki affedersiniz sümüklü bir sevgili kadar değer ve kıymeti yok mu? Çık yukarıya doğru bakayım. Muhammed Mustafa'nın (Sallallahü Aleyhi ve sellem) sözlerini kaç defa okuyorsun? Daha yukarıya çık. Kur'an-ı Kerim'in sözleri vesaire. Aşık maşukundan gelen mektubun satırlarını ezberliyor, ezberliyor. Ona teşekkür olsun diye şair değilken şair bile oluyor. Değil mi? Eee ben bu satırları üç defa tekrarlasam, ahh hoca da amma tekrarlıyor ya vesaire demenin bir anlamı yoktur. Bak bunlar bu insanlara karşı sahip olmamız gereken aşkın ve sevginin eksikliğinden kaynaklanıyor.
Reklam
"Ata, 'Yanaşalım.' dedi. Böylece, sünnet düğünü olduğu anlaşılan bu derneğe Ata'nın katılması oradakiler için unutulmayacak bir mutluluk oldu. Atatürk çocukları sevdi, analarını babalarını kutladı; ortalığı bir bayram havası kapladı. Ata bir aralık kalem kâğıt alıp yazdığı bir tezkereyi çocukların babasına şu sözleri de katarak verdi: — Biz düğününüz olduğunu bilseydik tedarikli gelirdik, şimdi yanımızda çocukları sevindirecek bir şeyimiz yok. Siz yarın bu kâğıtla İş Bankası'na uğrar, sonra çocuklara bizim adımıza birer armağan alırsınız. Çocukların babası kâğıdı saygı ile eline aldı ve: — Atam, dedi, alınacak hiç bir armağan sizin imzanızı taşıyan bu kâğıt değerince olamaz; izin verin, biz bunu ailemizin ve çocuklarımın sonsuz bir övüncü olarak saklayalım. Ata adamın bu ince düşünüşü ve tok gözlülüğünden çok daha duygulandı ve şu yanıtı verdi: — Peki, siz bu kâğıdı saklayın, ama yarın yine bankaya uğrayın ve çocukları bizim adımıza sevindirin."
Gazi Mustafa Kemal'den dinleyelim: "Rauf Bey bir gün Meclisteki odama gelerek, benimle bazı mühim hususlara ait görüşmek istediğini ve akşam Refet Paşanın evine (Keçiören'de) gidersem daha güzel konuşabileceğimizi söyledi. Rauf Beyin teklifini kabul ettim. Ali Fuat Paşanın bulunması için de izin istedi. Onu da münasip gördüm. Refet
Sayfa 54 - Remzi kitabeviKitabı okudu
İmam Ali Rıza'nın İmâmeti Bayram Namazı
Memun, İmam Ali Rıza'nın veliahtlığı kabul etmesinden sonra, yaklaşan bayramda namazı, halka İmam Ali Rıza'nın kıldırmasını istedi. Böylece halkın gönlünde veliahtlık pekişecekti. İmam Ali Rıza da Memun'a yaptıkları anlaşmayı hatırlatarak kendisini mazur görmesini istedi. Ancak Memun bu konuda o kadar ısrar etti ki sonunda İmam Ali
Sayfa 103 - KRİPTOKitabı okudu
Hallac-1 Mansur'un tezkiyesi babında İbn Şüreyh'in "Hallac-1 Mansur durumu bize gizli kalan bir kişidir. O sebepten hakkında bir şey demem. Bu Ömer b. Abdülaziz'in kendisine Hz. Ali ile Hz. Muaviye sorulduğunda verdiği cevaba benzer. O, "Allah Teâlâ kılıçlarımızı bu kanlara bulaşmaktan koruduğu gibi, bizim de dilimizi bu havuza dalmaktan korumamız gerekmez mi?" dermiş. Bunun gibi, Hakka da bâtıla da tevil ihtimali olan sözleri sebebiyle kıble ehlinden hiç kimseyi tekfir etmemelidir. Çünkü birini İslam'dan çıkarmak çok büyük bir şeydir. Buna ancak cahiller koşarlar" sözünün yeterli olduğunu söylemektedir."
Sayfa 75 - Rabbani yayıneviKitabı okudu
Reklam
Bir Yaylı Araba ile Yola Çıktık Millî Mücadele yıllarında Mehmet Âkif'in büyük bir gazâ telakki ettiği busavaşa nasıl iştirak ettiğini bugün benim kadar yakından bilen kimse yoktur;çünkü ben onun yegâne oğlu olduğum kadar, Yunan Harbi'nin cereyan ettiğizamanlarda, bidayetten nihayete yine onun yegâne can yoldaşı ve yol
CHP Dönemi Siyasetle İlişkisi Derginin çıkış amacının mevcut siyasi iktidarın halk ve onun değerleri üzerindeki baskısına son vermek olduğu daha birinci sayının ilk sayfasında net bir şekilde ortaya konulmuştur. Derginin isminin altında yer alan “Allah’a, Millete, Vatana Koşanların Dergisi” ve “Hakka Tapar-Halkı Tutar” sloganları yayın
DP Dönemi Siyasetle İlişkisi Demokrat Parti’nin 1950-1960 yıllarında iktidarda bulunduğu dönemde Serdengeçti dergisinin 11. sayıdan başlamak üzere 32. sayıya kadar toplam 22 sayısı çıkmıştır. Aşağıda da örnekleriyle incelendiği üzere bu sayılarda CHP’ye yönelik eleştirilere devam edilmekle birlikte, ilk dönem DP’ye karşı destekleyen ve
3 MAYIS'I ÜÇ İSİMDEN DİNLEMEK Hakan Paksoy, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu Hakan Paksoy (HP): Millî Düşünce Youtube kanalı izleyicilerini selamlıyorum. Bugün önemli bir konuyu, Türk siyaset ve fikir hayatında ve devlet hayatında önemli olmakla birlikte çok da fazla üzerinde durulmayan bir olayı
Reklam
Atsız'a Mektuplar.
M. Hayati Özkaya Eylül, miladi takvime göre yılın dokuzuncu ayı… Arapça eylül, Süryanice aylûl (üzüm) anlamındaki aylûl’dan yani Üzüm Ayı’ndan gelmektedir. Aynı zamanda eylül ayı Anadolu coğrafyasında binlerce yıllık bir geleneğin, bağbozumunun başlangıcıdır. Bağbozumu tarımda hasadın, bereketin adı olarak bilinir. 1980 öncesini yaşayanlar
YETİM KALDIK 632
peygamberimiz (s.a.v) bayram namazından çıktıktan sonra bir köşe de ağlayan Beşir’i gördü ve yanına gidip derdini sordu. Beşir’den “yetimim..” cevabını alan peygamberimiz (s.a.v) “ey yavrum ister misin ki baban ben olayım, Âişe annen olsun, Fatıma ablan, Ali amcan, Hasan ve Hüseyin de kardeşlerin olsun..İster misin?” bu sözleri duyan Beşir’in ağlaması dindi ve peygamberimiz (s.a.v) ona çok dua etti. Beşir Bin Akra, Allah Resulü vefat ettiği zaman “işte şimdi yetim kaldım, işte şimdi yetim kaldım,” diye ağladı.
Rıhtıma baktı Nuriye Hanım. Gülmeye çabaladı. Yüzü gerilmişti bir garip. Elini yüzünden geçirdi bir kötülüğü kovarcasına. Rıhtımda çocuklar el sallıyorlardı. Sıralanmışlardı yan yana. Ali nişanlısının elini tutmuştu. Kısacık yağmurluğu, yeşil tyrolyen şapkası ile erkekle çocuk arası gülünç, dokunaklı bir görünüşü vardı. “Ali ağlayabilirdi
Sayfa 5 - Can YayınlarıKitabı okudu
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.