Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
·
Puan vermedi
Yakup Kadri nin gözünden
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU – GENÇLİK VE EDEBİYAT HATIRALARI TÜRKİYE’DE AYDIN AYMAZLIĞI İlginçtir Namık Kemal 48 yaşında ölür. İki tane dört haneli sayı arasında bir kısa çizgi Namık Kemal’in bütün hayatıdır. 1840-1888. İşte bu kadar. Aynı yaşam süresi 1867-1915 sayıları ile Tevfik Fikret için de geçerlidir. Her ikisi de oldukça kısa bir yaşam
Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
Gençlik ve Edebiyat HatıralarıYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınevi · 2017312 okunma
Sen zamanla yaralar iyileşir, duvarlar insanı saklar sanıyorsun, ama öyle değil. Bir şey insanın yüreğine yerleşince kimse onu yerinden sökemez!
Sayfa 29 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yine de bana karşı çıkabilir ve şunu sorabilirsiniz: İyi de, bu işin çok fazla çaba gerektirdiğine, hatta kişinin teyzelerini öldürmesine bile neden olabileceğine, öğle yemeklerine kesinlikle geç kalmasına neden olduğuna ve bazı çok değerli öğretim üyeleriyle boğaz boğaza getirebileceğine inanmanıza rağmen, neden kadınların kitap yazmasına bu kadar önem veriyorsunuz? Size şunu itiraf etmeliyim ki, beni kısmen bencilce olan birtakım duygular motive ediyor. Eğitimsiz İngiliz kadınlarının pek çoğu gibi ben de okumayı seviyorum. Öyle ki, birkaçını birlikte okumaktan da çok hoşlanıyorum ama son zamanlarda okuma alışkanlığım bir miktar tekdüzeleşti. Tarihle ilgili olanlarda çok fazla savaş var; biyografilerin neredeyse tümü büyük adamlar hakkında; şiir deseniz, gittikçe kısırlaşma eğiliminde ve kurmaca edebiyat ise — ama size modern kurmaca edebiyat eleştirmeni olarak da beceriksiz olduğumu sergilemiş bulunmaktayım — o yüzden, o konuda başka bir şey söyleyecek değilim. O nedenle sizlerden, konu ne kadar önemsiz ya da kapsamlı gibi görünse de asla duraksamamanızı ve olabilecek her türden kitap yazmanızı isteyeceğim.
1025 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Nedendir bilmem bilinçaltıma Dostoyevksi okuması çok zor bir yazar diye kazınmış ve ne zaman bir kitabını görsem, okumaya niyetlensem okumak zor ve boğucu olacakmış gibi geliyor. Ama şimdi okuduğum Dostoyevksi kitaplarını düşününce öyle bir etkide yaşamadım. Yazardan okuduğum 5 kitap oldu, normaldir ki bir noktada sıkıldığım da oldu ama Dostoyevksi'yi zor bir yazar diye etiketleyecek bir deneyimim de olmadı. Yazarla ilgili yapılan genel yorumlardan, fikirlerden etkilenerek bilinçaltıma işlenmiş ama düşünün, aslında öyle değil. Dostoyevksi'nin aslında çok sürükleyici bir yazar olduğunun en büyük kanıtı bu kitap. Evet bin sayfa ama o sayfalar dizi izler gibi akıyor. Sizi karakterlerin peşinden sürüklüyor. Dostoyevksi meşhur psikolojik tahlillerin yapıyor yine, inanç tartışmalarına da giriyor. Kitabın isminden anlaşılacağı üzere baba-oğul ilişkileri, aile ilişkileri de başrolde. O kadar çok şeye değiniyor ki bir kurguyu değil de gerçeği okuyormuş hissi veriyor. Kalınlığı veya yazarı hatta Rus klasiği diye okumakta çekinenlerin çekinmesi gereken hiçbir şey yok. Kitabı öven, derinlemesine tahlilini yapanlar da okuyanlara bunu yapsa daha mantıklı olur. Okumayanlara derin derin anlatılan psikolojik yön, inanç/inançsızlık tartışması, toplumsal eleştiri vs. gibi şeyler okuyucu korkutmaktan başka bir şeye yaramıyor.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202334,6bin okunma
Mendilimde Kan Sesleri
Her yere yetişilir, Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla, Ahmet Abi sen de bağışla. Boynu bükük duruyorsam eğer İçimden öyle geldiği için değil, Ama hiç değil.
Edip Cansever
Edip Cansever
Hayatımız göründüğü kadar basit değil ama anlaşılmaz gibi de değil öyle çoğunu unuttuk belki şimdiden belki bitti birtakım bekleyişler umutlar da bitti bir zaman, sevgiler de ama unutmayalım zulüm de biter hayatımızda
Sayfa 13 - EverestKitabı okudu
Reklam
Dosto okusaydı madalya takardı. Ben de takardım sana...
Biliyorum ya, iyi birisi ve kalbinin en derinlerinde yardımsever olduğunu, sen herkese yardım edersin, senden ricada bulunan yabancıya bile. Ama senin merhametin öyle tuhaf ki, herkese elleri alabilecek kadar almasına açık olan bir merhamet, büyük, sonsuzca büyük iyilikseverliğin, ama o - beni bağışla- tembel. Uyarılmak istiyor, alınmak istiyor. Sen çağırıldığında yardım edersin, senden rica edildiğinde, utancından yardım edersin, zayıflıktan (yardım edersin) ve mutluluktan değil. Sen - bırak da açık açık söyleyeyim - ihtiyaç ve sefalette olan insanı, mutlu insandan fazla sevmiyorsun.
Sayfa 106Kitabı okudu
"Bir keresinde konferansta bir kadınla tanışmıştım. Bize futbol takımındaki bir çocukla aralarında bir şey olması için çok çabalayan genç bir kızdan bahsetmişti. Çocuk kızı reddetmiş ve kıza çok çirkin olduğunu söylemiş. İki yıl sonra, kız üniversitede bir çocukla tanışmış ve hukuk bölümünden mezun olduktan sonra evlenmişler, üç çocukları olmuş ve banliyöde bir evde mutlu mesut yaşamışlar. Bu hikâyenin anlatmaya çalıştığı ne sence?" "Etki ve sonuç." "Aynen öyle. En iyisini umabiliriz ama insanların bizi nasıl algıladığını seçemeyiz. Ama o algıların bizi nasıl etkileyeceğini seçebiliriz."
Balkan insanlarını seviyorum ya. Kendi hâlinde, hoş, sıcakkanlı insanlar. ☺️ Film de hani öyle aman aman da değil ama izlenilir.
Bu denli farklı olan Terry'nin Jeff'i gerçekten böyle sevmiş olması bir mucizeydi; ama bazen olur öyle, farklılıklara rağmen, hatta farklılıklarımızdan ötürü.
Sayfa 163Kitabı okudu
Reklam
Ali'nin burun kanatlarına bazen bir çorbanın buram buram tüten kokusu çarpıyor. Hevesleniyor. Ama orada, aşevinin önünde öyle, çinko ya da bakır taslarını uzatarak duran kalabalığı Türklüğün yüzkarasıymış gibi görüyor. Hevesini içinden de, burnundan da kovuyor. Türk, hem bu denli yüceyken, hem nasıl bu kadar küçülmüş olabiliyor; buna akıl erdiremiyor. Orada aş dağıtımı yapanların insanları itip kakmaları, söyledikleri sözler de sıcak çorbanın çekiciliğini silip süpürmeye yardımcı oluyor. Ve Ali kendini daha yüce şeyler düşünmeye zorluyor. Hemen de önüne ilk çıkan güzel sözlere sarılıyor...
238 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Asıl adı Raat olan bir lise öğretmeni fakat bütün kent ona Unrat diyor. Unrat = Çöp demek İsmine benzerliğinden dolayı ona takılmış olan bu lakap 26 yıllık öğretmenlik hayatında hiç değişmiyor. Aksine neredeyse gerçek adının yerini alıyor. İnsanlar, arkasından Unrat diye bahsetmeye o kadar alışmışlar ki bazen yüzüne karşı da öyle sesleniyorlar.. Öğrencileri tarafından bulunup takılan bu lakap, Raat'ı çok rahatsız ediyor öyle ki bu durumu takıntı haline getiriyor.. Tüm derdi kendisine böyle seslenenleri "enseleyip" cezalandırmak oluyor.. Bu "enseleme" olayı öyle bir hal alıyor ki sınıftan üç öğrencisini takip edip Mavi Melek adlı gazinoda yakalamaya çalışıyor.. Fakat gazinoda şarkıcı Rosa Frohlich ile tanışması hayatını tamamen değiştiriyor.. "Enselemek" için çıktığı bu yolda tam da Unrat'lığın hakkını vererek avcıyken av konumuna düşüyor ve nihayetinde kendi enseleniyor.. Kitabın ilk başlarında Profesöre üzülmüştüm sonuçta kim çöp olarak anılmak ister ki.. Ama Raat'ın içindeki öfkeyi dışa vuruş şekli, cezalandırmaktan haz alması, üstelik Lohmann adlı öğrencisini hiçbir sebep yokken takıntı haline getirmesi ve intikam almak için resmen kendini ve hayatını çöplüğe dönüştürmesi fikrimi değiştirmeme neden oldu.. Yani sonuçta ne ekersen onu biçersin.. Neyse kısacası okunulası güzel bir kitaptı.. Tavsiye ederim.. bu arada unutmadan #kitabınfilmidevar mış fakat ben henüz izlemedim.. Herkese keyifli günler bol okumalar dilerim..
Profesör Unrat
Profesör UnratHeinrich Mann · Othello Yayınevi · 202132 okunma
... ama her zaman, en karanlık anlarda bile bir ormana gizlenir gibi kafama sığınmış, beni sarsan fırtınalardan uzakta küçük bir ben, zerre kadar bir ben vardı. Ona doktor ben, diyesim geliyor. Belki biraz öyle zaten. Yüzde yüz hasta olmadım, hastaya hasta bakan, günün birinde onu iyileştirmek gerekebileceğini hesaplayan o öteki varlık hep içimdeydi.
Sayfa 131Kitabı okudu
1.500 öğeden 15bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.