Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İlim bâbı
"İmam Mâlik dedi ki: 'Annem sarığımı bana giydirir ve şöyle derdi: 'Rebia'ya git ve ilminden önce edebini öğren!" Tertibu'l-medarik
Annem gözyaşları için ekmek kırıntısı gibi değerlidir derdi. Üstüne basıp geçenlerin çarpılışını görmek için bekliyorum seni.
Reklam
"dilin biraz şekere ihtiyacı var" derdi annem. "Kalbe nasıl sevileceğini öğretir"
Annelerin değişik tedavi metodları vardır
“Anne, çok kötüyüm, ölüyorum galiba,” dedim. “Tövbe de kuzum. Ne ölmesi... Nazar değdi sana. Ondan oldun böyle.” Annem gitti, yan odadan büyücek bir battaniye getirdi ve onu yere serdi. Masanın üzerinde duran boş reçete kâğıtlarından birini aldı eline. Diğer eline de perdede saplı duran dikiş iğnelerinden birini. Merak ve biraz da çaresizlikle izliyordum yaptıklarını. “Hadi, yat battaniyenin üzerine,” dedi. “Ne yapacaksın?” dedim. Cevap vermedi. Yataktan inerek yere battaniyenin üzerine sırtüstü yattım. Annem, elindeki boş reçete kâğıdını iğneyle delerek, bir yandan mırıl mırıl dualar okuyor, bir yandan da Kızılderililer gibi etrafımda dönüyordu. Beş altı tur attıktan sonra, sobanın yanından aldığı kibritle delik deşik olmuş reçete kâğıdını yaktı. Küllerini yine dualar okuyarak üzerime serpti. Başımdan ayak ucuma kadar sıvazlayarak işini bitirdi. “Hadi kalk kuzum, bir şeyin kalmadı,” dedi. Kalktım, yatağa uzandım. Çok iyi hissediyordum kendimi. Titremelerim geçmiş, ateşim de dinmişti. Abdest almak için banyoya doğru giden annemin arkasından, dayanamadım konuştum: “Babam haklıymış. ‘Oğlum, annen diplomasız doktordur, derdi de inanmazdım.” “İyi doktormuşsun valla... Yalnız, yarın hemşirelerin yanında falan söyleme yaptıklarını.” Dualarının içine karıştı gitti cümlelerim.
Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
"Önce iyi yönlerinizi hatırlayın, öfkeniz geçince de o davranışı konuşun. Öfke anında birbirinize öğüt vermeyin ve uyarmayın. Kimse öfkeliyken bir şey anlamaya ve öğrenmeye müsait değildir." derdi annem.
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
"Annem bana hep şöyle derdi Portuga: 'Kalbini oluşturmak 9 ayımı aldı, kimsenin 15 dakikada kırmasına izin verme"
Annem her zaman "Vermek almaktır,"derdi
Sayfa 23 - Genç TimaşKitabı okudu
"Can çıkmadan huy çıkmaz" derdi rahmetli annem. "Aile terbiyesi, çevre, eğitim bir yere kadar. Özünde insan hep aynı insandır."
Reklam
Deli miyiz? Ne saçmalı­yoruz? Gidip yatalım, sabah ola hayrola. Annem o an orada olsa, derdi bak. “Gündüzün şerri gecenin hayrından evladır, gidin yatın çocuğum, sabah olsun hele bir.”
“Annem bana hep şöyle derdi Portuga, ‘Kalbini oluşturmak 9 ayımı aldı, kimsenin 15 dakikada kırmasına izin verme.’”
Ve birde böyle insanlar var. Umarım Kadir gibi insanlar çoğalır
“Annem çok zorluk çekti. Ben büyük çocuk olduğum için onun neler yaşadığmı gördüm. O her ağladığında babam gibi bir adam olmayacağım dedim. Böyle dediğimde babam dalgaya vurur, büyüyünce görürüm ben seni derdi. Sırf onun gibi olmamak için okuyup İstanbul’daki üniversiteyi kazandım. Şehirdeki erkeklerin kadınlara nasıl davrandıklanm gördüm, ünlü şairlerin şiir kitaplarım okudum. Romanlar okudum, gazeteler okudum. Babam gibi olmamak için her şeyi okudum anlayacağın.”
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.