Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
208 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde Ütopya' nın anlamı 'gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce' olarak tanımlanmış. Distopya' nın anlamına baktığımızda ise bir sonuç gelmiyor. Ütopya Latince'de "iyi" anlamına gelen "eu" takısını alarak "iyi" yer anlamındaki "eutopos" ve "ou" takısıyla hiçbir
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,3bin okunma
Beni kötü yetiştirdiler. Annem de, babam da bana gerekli eğitimi vermediler. Yaşamak için demek istiyorum. Bana yaşamasını öğretmediler. Daha doğrusu, bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler. Bende kolayca razı oldum bana öğretilen bu yanlışlara. İnsan, kendi bulurmuş doğru yolu. Ben bulamazdım. Bana, başkalarına gösterdikleri basmakalıp yolları öğrettiler. Başka türlü bir itinayla tutmalıydılar beni. Daha fazla değil, farklı. Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da anormal dediler. Bende kendimi anlamadım: bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım. Arkadaşlarla geneleve gittim, müstehcen romanlar okudum ve sokakta genç kızların peşinden gittim. Hiçbirinde tutarlılık göstermedim. Bunun üzerine anormal olduğuma karar verdiler. Onlara biraz olsun benzeyebildiğim ölçüde kendimi mutlu sayıyordum. Kendimi onlardan ayırmasını beceremedim. Hitler, genel yatakhanelerde işçilerle kalırken bile onlardan ayrı olduğunu hisseder, onlara yaklaşmazmış. Bende böyle bir içgüdü yoktu. Sınıfta toplanıp müstehcen resimleri seyrettikleri zaman, onlardan uzaklaşmak gerektiğini bilemedim. Oysa, onlar gibi hissetmiyordum. Duyduğum bu yabancılığı, onlardan geri kalmak diye nitelendirdim ve nefes nefes onlara yetişmeye çalıştım. Bu bakımdan yakınmaya hakkım yok. Onlar gibiydim.
Sayfa 611Kitabı okudu
Reklam
Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da, anormal dediler. Ben de kendimi anlamadım: Bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım. Onlara biraz olsun benzeyebildiğim ölçüde kendimi mutlu sayıyordum. Kendimi onlardan ayırmayı beceremedim. Oysa onlar gibi hissetmiyordum. Duyduğum bu yabancılığı, onlardan geri kalmak diye nitelendirdim ve nefes nefese onlara yetişmeye çalıştım. Bu bakımdan yakınmaya hakkım yok. Onlar gibiydim.’’ Tutunamayanlar
Oysa, onlar gibi hissetmiyordum. Duyduğum bu yabancılığı, onlardan geri kalmak diye nitelendirdim ve nefes nefese onlara yetişmeye çalıştım. Bu bakımdan yakınmaya hakkım yok. Onlar gibiydim. Bu kıskanç korku gelinceye kadar, yaptıklarım bakımından değilse de, aklımdan geçenler bakımından aşağılık bir hayat yaşadım. Büyük ve güzel şeyler yerine, aşağılık şeyler düşündüm. Şimdi de durum düzelmiş değil: hiçbir şey düşünemiyorum. Çok bayağı bir olay. Neresinden tutulsa insanın elinde kalıyor: dağınık ve çürük bir örgü. Evet, haklıydı akrabalar. Ben, normal olmadığım için anormal olan bir çocuktum. Allah beni kahretsin ve ediyor da. Montaigne, kötü davranışlardan, istemediğiniz için kaçının, diyor: beceremediğiniz için değil. Beni ne güzel açıklıyor. Ben de diyorum ki: Sayın Montaigne ve sizin gibiler! Canınız cehenneme! Sizin haklı olmanız bana hiçbir şey kazandırmıyor. Köşemde kıvrılıp ölüyorum işte. Siz de sevimli akrabalarım kadar yabancısınız bana. Adınız Marki bilmem ne de olsa… Tabii siz gurur duyuyorsunuz düşüncelerinizden.
Sayfa 612 - İletişimKitabı okudu
372 syf.
·
Puan vermedi
·
32 saatte okudu
Kapatarak, bir ayıbı örtemezsiniz.
Merhabalar, Gerçekten de nasıl başlayacağımı olayı neresinden tutup anlatacağımı bilemiyorum. Daha yeni bitirdim, gözyaşlarım kuru ve yaram hâlâ taze. İlk olarak ensest nedir sorusuna açıklık getirerek başlamak daha doğru olur sanırım. Ensest nedir sahi? Evlenmeleri törece ve yasaca yasaklamış olan, yakın kan bağı olanlar arasındaki cinsel
Kardeşini Doğurmak
Kardeşini DoğurmakBüşra Sanay · Doğan Kitap · 20185,6bin okunma
6. BÖLÜM DEĞERLENDİRME
1. Geceleri uyumanız ve uykunuzu gerçekte olduğundan daha az algılamanız olası. 2. Uyuduğunuzu algılamamak uyumamakla aynı şey olmasa da anormal bir durumdur. 3. "Bütün gece" uyur vaziyette kalmak için mücadele ederken bunun sizin başınıza da gelme ihtimali olduğuna kendinizi hazırlamaya başlayın. Uyuyorsunuz, uyanıksınız, uyanıksınız ama gerçekte uykudasınız, uyuyorsunuz ama gerçekte uyanıksınız (Bunu kahvaltı hazırlamaktan kurtulmak için yapıyorum). Çok karmaşık. Tüm bunların ne zaman olması gerektiğini beyniniz nasıl takip eder? Beyninizin sizi ve uykunuzu nasıl belli bir düzende tuttuğunu anlamak için okumaya devam edin. İpucu: Güneş doğuyor!
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
58 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
Devrim bilincine kattıkların için sana minnet borçluyuz!
Herkese merhaba ve keyifli okumalar. Bugün Rosa Luxemburg'u ve ''Rus Devrimi'' kitabını inceleyeceğiz. Kitabı incelemeye başlamadan önce isterseniz biraz Luxemburg'u tanıyalım.Evet Rosa Luxemburg kimdir? '' 5 Mart 1871 ila.15 Ocak 1919 yılları arasında yaşamış olan Polonya doğumlu Alman Marksist politika teorisyeni,
Rus Devrimi
Rus DevrimiRosa Luxemburg · Yazılama Yayınevi · 201853 okunma
Beni kötü yetiştirdiler. Annem de, babam da bana gerekli eğitimi vermediler. Yaşamak için demek istiyorum. Bana yaşamasını öğretmediler. Daha doğrusu, bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler. Ben de kolayca razı oldum bana öğretilen bu yanlışlara. İnsan, kendi bulurmuş doğru yolu. Ben bulamazdım . Bana, başkalarına gösterdikleri basmakalıp yolları öğrettiler. Başka türlü bir itinayla tutmalıydılar beni. Daha fazla değil, farklı. Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da, anormal dediler. Ben de kendimi anlamadım: bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım. Arkadaşlarla geneleve gittim, müstehcen romanlar okudum ve sokakta genç kızların peşinden gittim. Hiçbirinde tutarlılık gösteremedim. Bunun üzerine anormal olduğuma karar verdiler. Onlara biraz olsun benzeyebildiğim ölçüde kendimi mutlu sayıyordum. Kendimi onlardan ayırmasını beceremedim. Hitler, genel yatakhanelerde işçilerle kalırken bile onlardan ayrı olduğunu hisseder, onlara yaklaşmazmış. Bende böyle bir içgüdü yoktu. Sınıfta toplanıp müstehcen resimleri seyrettikleri zaman, onlardan uzaklaşmak gerektiğini bilemedim. Oysa, onlar gibi hissetmiyordum. Duyduğum bu yabancılığı onlardan geri kalmak diye nitelendirdim ve nefes nefese onlara yetişmeye çalıştım. Bu bakımdan yakınmaya hakkım yok. Onlar gibiydim.
Sayfa 612Kitabı okudu
Tutunamayangillerin Sıradan Bir Hayatı
Beni kötü yetiştirdiler. Annem de, babam da bana gerekli eğitimi vermediler. Yaşamak için demek istiyorum. Bana yaşamasını öğretmediler. Daha doğrusu, bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler. Ben de kolayca razı oldum bana öğretilen bu yanlışlara. İnsan, kendi bulurmuş doğru yolu. Ben bulamazdım. Bana, başkalarına gösterdikleri basmakalıp yolları öğrettiler. Başka türlü bir itina ile tutmalıydılar beni. Daha fazla değil, farklı. Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da, anormal dediler. Ben de kendimi anlamadım: bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım. Arkadaşlarla genel eve gittim, müstehcen romanlar okudum ve sokakta genç kızların peşinden gittim. Hiç birinde tutarlılık gösteremedim. Bunun üzerine anormal olduğuma karar verdiler. Onlara biraz olsun benzeyebildiğim ölçüde kendimi mutlu sayıyordum. Kendimi onlardan ayırmasını beceremedim. Hitler, genel yatakhanelerde işçilerle kalırken bile onlardan ayrı olduğunu hisseder, onlara yaklaşmazmış. Bende böyle bir içgüdü yoktu. Sınıfta toplanıp müstehcen resimleri seyrettikleri zaman, onlardan uzaklaşmak gerektiğini bilemedim. Oysa, onlar gibi hissetmiyordum. Duyduğum bu yabancılığı, onlardan geri kalmak diye nitelendirdim ve nefes nefese onlara yetişmeye çalıştım. Bu bakımdan yakınmaya hakkım yok. Onlar gibiydim.
Sayfa 611Kitabı okudu
Beni kötü yetiştirdiler. Annem de, babam da bana gerekli eğitimi vermediler. Yaşamak için demek istiyorum. Bana yaşamasını öğretmediler. Daha doğrusu, bana her şeyin öğrenilerek yaşanacağını öğrettiler. Yaşanırken öğrenileceğini öğretmediler. Ben de kolayca razı oldum bana öğretilen bu yanlışlara. İnsan, kendi bulurmuş doğru yolu. Ben bulamazdım. Bana, başkalarına gösterdikleri basmakalıp yolları öğrettiler. Başka türlü bir itinayla tutmalıydılar beni. Daha fazla değil, farklı. Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da, anormal dediler. Ben de kendimi anlamadım: bütün hayatım boyunca normal bir adam olmaya çalıştım. Arkadaşlarla geneleve gittim, müstehcen romanlar okudum ve sokakta genç kızların peşinden gittim. Hiçbirinde tutarlılık gösteremedim. Bunun üzerine anormal olduğuma karar verdiler. Onlara biraz olsun benzeyebildiğim ölçüde kendimi mutlu sayıyordum. Kendimi onlardan ayırmasını beceremedim. Hitler, genel yatakhanelerde işçilerle kalırken bile onlardan ayrı olduğunu hisseder, onlara yaklaşmazmış. Bende böyle bir içgüdü yoktu. Sınıfta toplanıp müstehcen resimleri seyrettikleri zaman, onlardan uzaklaşmak gerektiğini bilemedim. Oysa, onlar gibi hissetmiyordum. Duyduğum bu yabancılığı, onlardan geri kalmak diye nitelendirdim ve nefes nefese onlara yetişmeye çalıştım. Bu bakımdan yakınmaya hakkım yok. Onlar gibiydim.
Reklam
94 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
İlm-i Tıbb'ı iki satırla topluyorum:
İftara doğru susuzluğun had safhaya geldiği bir an oturur yazarım demiştim. Ama günüm anormal derecede garip başladı. Ya birini hafif yaralayacam ya da kendime olan olacak. Allah'ım. Güzel Allah'ım . Neden bu insanlar neden? Diyeceklerim bu kadar. Çünkü gerisi Serdar Ortaç-Gıybet'e girer. Neyse. Ramazan 3'ten bildiriyorum:
Ramazan İktisat Şükür Risalesi
Ramazan İktisat Şükür RisalesiBediüzzaman Said Nursî · Yeni Asya Neşriyat · 2020932 okunma
Öylesine kendimle dertleşme...
Bazı vazgeçişler olmalı hayatta ; -Ne kadar acı olsada, -Ne kadar katlanılmaz olsada, -Ne kadar anısı olsada, -Ne kadar bağlılık olsada, -Ne kadar alışılmış olsada, -Ne kadar anormal olsada, Şarttı aslında vazgeçiş ve ayrılış. Bol özlem ve hasret acıya dönüşecek belki ama ilk nefes aldığımızda akciğerlerimizin o sızı dolu ağrısını nasıl unuttuysak, attığımız bu adımın da acısını unuturuz elbet zamanla... Zaman, zaman, zaman... Gerçekten de faydası olacak mıydı zamanın? Yoksa unutulmayıp artıp bizi bitirecek miydi anılar ve acılar? Neye karşıydı ki bu karşılıklı direniş? İnattan ibaret miydi? Yoksa sadece can sıkıntısı yada gerçekten de vazgeçiş miydi? Neden böyle oldu ki herşey? Yanyana kalmak için verdiğimiz çabayı şimdi de birbirimizden uzaklaşmak için veriyoruz gibi... O kadar zor ki vazgeçişe mecbur kalmak, o kadar acı veriyor ki... Dinecek mi bu acı? Unutulacak mı anı ve hatıralar, yoksa zihni ele geçirip yıkacak mı bizi?
Cinsellik tik atılarak doldurulacak bir kutucuk gibi; atılmaması durumunda ise cezası, diğerlerinin şüphe dolu bakışlarına maruz kalmak ve kendini anormal ve başarısız hissetmek oluyor.
68 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Didik didik ettiğim satırların da ötesinde, dipnotlarda bir yerde, “Azgelişmişlik nedir? Koca kafalı, şişko göğüslü bir cüce, azgelişmiştir, zayıf bacaklarına ve kısa kollarına gelince, anatomisinin geri kalan kısmıyla uyuşmamaktadır; bu, gelişimini bozan bir teratoloji olayının ürünüdür. Gerçekte bizler buyu, yumuşatarak ‘azgelişmişler’ adı takılmış insanlarız; gerçekte sömürge, yarı sömürge ya da karışık ekonomisini tamamlamak için gerekli sanayi ya da tarım kollarını anormal bir biçimde geliştiren emperyalist eylem tarafından ekonomi çarptırılmış ülkeleriz.” der cânım Ernesto. Üzerine de “Epey zamandır insanoğlu, kültür ve sanat yoluyla yabancılaştırılmaktan kurtulmaya çalışıyor. Kendi ruhsal yaratılışına can vermek için meta gibi davrandığı günlük sekiz ya da daha fazla saatlik mesaide ölüyor. Ama bu ilaç aynı hastalığın tohumlarını taşıyor: DOĞA İLE BİRLİKTELİK ARAYAN YAPAYALNIZ BİREY. Ortamın ezdiği bireyselliğini savunuyor ve estetik düşünceler karşısında tek isteği, tertemiz kalmak olan tek birey gibi tepki gösteriyor.” ifadesini gözümüze soka soka ekliyor. Siz şimdi bu yukarıdaki cümlede geçen “meta” kelimesi yerine “mal” kelimesini koyup, bu “mal” kelimesini de bildiğimiz/kullandığımız ÜÇ anlamıyla kullanarak tekrar okursanız taşların nasıl da tam oturduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. Anlayabilene selamlarımla…
Küresel Adalet
Küresel AdaletErnesto Che Guevara · Everest Yayınları · 201137 okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
Enfes bir öykü kitabı okudum. İlk tanışma kitabım ne kadar isabetli oldu bilmiyorum yazar hakkında çok bir bilgim yoktu çünkü. Kitap raflarını gezerken araya sıkışmış, kalmış aslında aklımda olmayan ve listeme dahil etmeyi düşünmediğim bir kitaptı. Zamansız ama tam zamanında okuduğum bir kitap oldu. Dili akıcı, olay örgüsü ve kurgusu muazzam.
Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler
Anne, Baba ve Diğer Ölümcül ŞeylerYalçın Tosun · Yapı Kredi Yayınları · 20181,349 okunma
216 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.