Bu ayaklanmayı tahrik ettiği bilinen Receb Paşa, Hüsrev Paşa davasını benimsemişti. Bu olaylar sırasında Kösem değil, Sultan Bu Murad kendisi konuşuyordu. Durumunun tehlikede olduğunun farkındaydı. Bostancıbaşı Cafer Ağa'yı gönderip zorbalarca başı istenen Hafiz Ahmed Paşa'yı fedâ etmekten başka çare olmadığını gördü. Bâbussaâde'de tahtı üzerinde oturup zorbaları huzuruna çağırdı.
İki sipahi, iki yeniçeri seçip göndermelerini istedi, onlara yaptıklarının din ve devletin namusunu bozduğunu söyleyip öğütlerde bulundu. Asker isteklerinde ısrar edip, yoksa isyan bitmez, diye tehdit ettiler. O sırada Hâfiz Ahmed abdest almış bekliyordu. Da- russaâde'den çıkıp pâdişahın yanına geldi: "Pâdişahım bin Hâfız yoluna fedâ lara teslim oldu. beni şehîd etsinler" deyip, duâsını okuyup zorbalara teslim oldu.
Padişah elindeki mendili yüzüne kapayıp gözyaşlarını tutamadı. Orada hazır olan Enderun ağaları ve Dîvân üyeleri gözyaşlarına boğuldu. Meydana yürüyen Hâfiz Ahmed Paşa üzerine gelen bir sipahiye yumruk attı, sipahi yıkıldı, kalktı, hançeriyle, "Başından vurup kulağına kadar" yaraladı. Ötekiler de, paşanın üzerine kılıç ve hançerle atıldılar, bir yeniçeri göğsü üzerine çıkıp bıçağıyla boğazını kesti, paşa şehîd oldu. Bu korkunç sahne pâdişahın gözleri önünde cereyan ediyordu. Sultan Murad daha fazla bu sahneyi görmemek için içinden, peygamber ve pâdişaha itaat etmez zalim- ler, sizlerden bunun nasıl intikamını alırım görürsünüz, diye kalkıp Bâbussaâde'den içeri çekildi.