Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine. _Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri. _Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar. _Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar. _Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. _Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa. _En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
Reklam
Aklınız sözcüklerin çağrıştırdığı resimler üzerinde odaklamr ve etme, düşünme, son ver gibi talimatlara kulak asmaz. Sporcular bu yüzden hayallerinde arzu etmedikleri şeyleri ("İkinci kez gene ağa takma!") değil, arzu ettikleri şeyleri ("İlk servisi karşıya geçir!") canlandırırlar. Profesyonel koçlar bu yüzden, "Bu kadar
Atamın çok değer verdiği köylünün öğretmenlere göstermediği değer:
Gani Çavuş'un odasında oturuyoruz. Şubatın yirmi biri. Eşini görmediğim yaman bir tipi, sokakları süpürüyor. Derde, sıkıntıya ilişkin acıklı konuşmaların bini bir paraya. Bu sırada kapı açıldı, efendi kılıklı bir genç girdi içeri. Bir elinde ufak bir bavul var. Paltosunun yakalarını kaldırıp çengelliiğneyle tutturmuş. Bir elinde de, kapının
"Onların, demək olar ki, heç biri sözün indiki mənasında insan deyildi, onlar tam hazır olmayan məhsul, əridilib qəlibə tökülmüş metal idilər, yalnız tarixin qanlı yüzillikləri nə vaxtsa onlardan əsl məğrur və azad insanlar yonub hazırlayacaqdı. Onlar laqeyd, tamahkar və ağlasığmaz dərəcədə xudpəsənd idilər. Psixoloji cəhətdən, demək olar ki,
Sayfa 132 - VI FƏSİLKitabı okudu
Okumaya değer...
Bu ayaklanmayı tahrik ettiği bilinen Receb Paşa, Hüsrev Paşa davasını benimsemişti. Bu olaylar sırasında Kösem değil, Sultan Bu Murad kendisi konuşuyordu. Durumunun tehlikede olduğunun farkındaydı. Bostancıbaşı Cafer Ağa'yı gönderip zorbalarca başı istenen Hafiz Ahmed Paşa'yı fedâ etmekten başka çare olmadığını gördü. Bâbussaâde'de tahtı üzerinde oturup zorbaları huzuruna çağırdı. İki sipahi, iki yeniçeri seçip göndermelerini istedi, onlara yaptıklarının din ve devletin namusunu bozduğunu söyleyip öğütlerde bulundu. Asker isteklerinde ısrar edip, yoksa isyan bitmez, diye tehdit ettiler. O sırada Hâfiz Ahmed abdest almış bekliyordu. Da- russaâde'den çıkıp pâdişahın yanına geldi: "Pâdişahım bin Hâfız yoluna fedâ lara teslim oldu. beni şehîd etsinler" deyip, duâsını okuyup zorbalara teslim oldu. Padişah elindeki mendili yüzüne kapayıp gözyaşlarını tutamadı. Orada hazır olan Enderun ağaları ve Dîvân üyeleri gözyaşlarına boğuldu. Meydana yürüyen Hâfiz Ahmed Paşa üzerine gelen bir sipahiye yumruk attı, sipahi yıkıldı, kalktı, hançeriyle, "Başından vurup kulağına kadar" yaraladı. Ötekiler de, paşanın üzerine kılıç ve hançerle atıldılar, bir yeniçeri göğsü üzerine çıkıp bıçağıyla boğazını kesti, paşa şehîd oldu. Bu korkunç sahne pâdişahın gözleri önünde cereyan ediyordu. Sultan Murad daha fazla bu sahneyi görmemek için içinden, peygamber ve pâdişaha itaat etmez zalim- ler, sizlerden bunun nasıl intikamını alırım görürsünüz, diye kalkıp Bâbussaâde'den içeri çekildi.
Reklam
Rize Olaylarının Gerçek Yüzü Rize'de Hiç Kimse Şapka Takmadığı İçin Asılmamıştır Peki, ama 1925 Kasımı'nda Rize'de gerçekten ne oldu? Cumhuriyet tarihi yalancılarının uydurmalarını bir kenara bırakıp olayın iç yüzünü gerçek belgelerden öğrenelim: Şapka Kanunu'ndan hemen sonra Anadolu'nun değişik
Sayfa 175 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
“Sultan Vahideddin”, “Vahdettin”, “Sultan Mehmed Han Sâdis”, “Vahid” olarak da bilinir. Abdülmecid ile Çerkes asıllı cariye Gülüstû Kadınefendi'nin oğlu, Osmanlı padişahlarının sonuncusudur. Saltanatın kaldırılması ve vatana ihanetle suçlanması üzerine İstanbul'dan kaçmış, San Remo'da ölmüş, Şam'da gömülmüştür. Mezarı
Sayfa 558 - 36- Sultan VI. Mehmet VahideddinKitabı okudu
Deli Murat'ın vahşi bir saraya benzeyen kulesi geniş ovaya inen yolun üstünde idi. Yedi ülke yolcuları önünden geçmeye mecburdu. Burasını hemen menzil hâline koydu. Her odaya bir sofra kurdu. Günde yirmi kazan kaynıyordu. Ekmeğinden, etinden, pilavından yedirmeden kimseyi geçirtmezdi. İç bahçeye de Karababa’nın dediği gibi kurumuş ağaçlar
Sayfa 263Kitabı okudu
2. Mahmut'un posta Tatarı Abdurrahman ağa.
Abdurrahman Ağa, Sultan Mahmud'un posta tatarı imiş. Gayet iyi Arnavutça, Rumca ve Arapça bilirmiş.Tepedelenli Ali Paşa'nın idam fermanını o okumuş. Mora muhasarasında da çok yararlılıkları olmuş. Leyla Hanım'ın biz küçükken anlattığı hikayelerden biri de Tatar Abdurrahman hakkında idi."Ağa-babam" diye anlatırdı, çok iyi
107 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.